Paylaş
Nankör hafızamız...
Nasıl da ihanet ettiriyor kendimizi kendimize...
*
Dün arkadaşım Canan Tangün gönderince hatırladım.
TRT’de yayınlanan o programdaki sahne aynen şöyleydi...
Mazhar Fuat Özkan çalıp söylüyordu...
Bir gece önce Bülent Ecevit’in şiirinden yaptıkları bir besteydi...
*
Türkiye’nin başbakanı, ana muhalefet partisi başkanı, darbelere direnen, “Sayın” kelimesini siyasetimize sokan, hakkında tek kuruşluk kara leke bırakmadan bu dünyaya veda eden mütevazı insanımız dinliyordu.
*
Sonra o şiir üzerine inanç muhabbeti başlıyordu.
Güzel, munis bir Müslümanlık muhabbeti...
Ve ülkemin dürüst siyasetçisi onlara Türkiye tasavvufunun güzelliğini şöyle anlatıyordu:
“Başka İslam ülkelerinin din tasavvuru Allah korkusuna dayanır.
Türk İslam tasavvufunda ise din tasavvuru Allah sevgisine dayanır. O sevgi beraberinde hoşgörüyü, özgürlüğü, barışı getirir.”
*
İslam’ın, siyasetin elinde insanları camilerden kaçırtan bir ideoloji haline getirilmediği yıllardı.
TRT’nin militanlaşmadığı senelerdi...
*
Şimdi vefasızca “Eski Türkiye” diyorlar ya...
Bilin ki pırıl pırıl bir ülkeydi.
AKP TRENİNDE KİM KİMDİR DÜŞENLER DÜŞÜRÜLENLER
AKP treninin yolculuğu çok uzun sürünce, tabiatıyla yolcular arasında da mırıldanmalar başladı...
- Kimi bu yolculuk çok uzadı dedi... Sıkıldı, klostrofobi bastı, bir istasyonda indi.
- Kimi zaten, bir ara istasyona kadar gitmek için binmişti... İndi.
- Kimi, “Biz Orient Ekspres’e binip Batı’ya gidecektik, tren Bağdat demiryoluna girdi” deyip bir yerlerde indi...
- Kimi “İçeride maraza çıkarıyor” diye, kondüktör tarafından bir istasyonda indirildi...
- Kimi, inmemekte direnince trenden atıldı... Sorulunca da “Düştü” denildi...
- Bu arada ara istasyonlarda yeni binenler oldu... Kimi biletliydi, kimi biletsiz...
Neticede tren yoluna devam ediyor...
Nereye gidiyor, 2002’de kalkarken söylenen yere mi...
Yoksa meçhul bir istikamete mi...
Bilmiyoruz...
Ama tren son sürat istikametine gidiyor...
Ben de trendekiler için “Kim kimdir” niteliğinde bir şiir antolojisi hazırladım.
TREN YOLCULARI
İNENLERE BİNENLERE DÜŞENLERE ŞİİRLER
- TREN ÂŞIKLARINA
“Biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
ben yalnız kalmıştım, senin içinde”
Haydar Ergülen
*
- SESSİZ YOLCULARA
“Bir tren yolculuğunda ve her yerde
Adamlar gülüyorlarsa iyi, gülmüyorlarsa gene iyi
Ve bütün yolcuların dalgın
Koparıp koparıp bir şeyler yediklerini
Görünüşte kararsız
Görünüşte üzgün, endişeli
Görsek mi acaba, görmesek mi”
Edip Cansever
*
- ENDİŞELİ YOLCULARA
“Ben birazdan kalkıp Sirkeci’ye gideceğim
Sevgilim trene binip gidecek
Bir zaman hiç güneş doğmayacak, sabah olmayacak, bir zaman
dünyada değilmişiz gibi korkacağız.”
İlhan Berk
*
- HÜZÜNLÜ YOLCULARA
“Neden akşam oluyorum tren kalkınca
kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
mendiller sallanınca neden tıkanıyorum.”
Hasan Hüseyin Korkmazgil
*
- ARA İSTASYONDA BİNENLERE
“İlk girdiğiniz bir ev, bir merdiven
Birden güneş vuran pencere,
Ve tam sırasında tren düdüğü...”
Melih Cevdet Anday
*
- TRENE HİÇ BİNMEYENLERE
“bu rüzgârın tadı senin hiç tatmadığın
bu yolcular bilmediğin bir yerden geliyor
konuştukları dil ömrünce duymadığın
gözlerini sakla sen burda bir yabancısın
akşam tren raylarına yağmur yağıyor
karanlıkta bir kadın tanımadığın
bir şeyler söylüyor anlamadığın”
Attilâ İlhan
*
- ZORLA İNDİRİLENLERE
“Bir tren sesi duymayagöreyim,
İki gözüm
İki çeşme.”
Orhan Veli Kanık
*
- TREN NÖBETÇİLERİNE
“Bir gece bütün koğuş uykuda
Ben nöbetteydim
Bir gece bir tren penceresinde”
Necati Cumalı
*
- BİNMEYİ BEKLEYENLERE
“Yine yarın benimlesin bekleyiş,
Gelmedi posta treni!
Bu berbat düşünceler saatinde;
Tanrım, başıboş bırakma beni!”
Behçet Necatigil
*
- TRENDE BİTEN AŞKLARA
“Hayatın hızıyla yaşadık o aşkı
Her şey bir anda başladı
Yaşandı
Ve bitti...
Yan yana gidip de bir süre
Ayrı yönlerde uzaklaşan
İki tren gibi..”
Ataol Behramoğlu
*
- GECE TRENCİLERİNE
“Nereye bu gece vakti?
Güzel tren, garip tren?
Düdüğün pek acı geldi.”
Cahit Sıtkı Tarancı
*
- İNDİRİLMEKTEN KORKANLARA
“Raylar
Düğümlenen yollar, tren
Bir gün
Ümit etmediğim bir gün
Alıverecekler seni benden.”
Gülten Akın
*
- TRENDE AYRILANLARA
“Burda gelir insana,
Boş günlerin usancı.
Çalar birden kampana,
Ölüm çanından acı.
Sonra bir düdük öter,
Kesik çığlıklarla der:
Burdan bildik gidenler,
Yarın döner yabancı...”
Necip Fazıl Kısakürek
FLÖRTLEŞMENİN, İLTİFATIN KİMSEYE ZARARI YOKTUR
MEKTUBU yazanların hepsi kadın...
100 kişiler.
Yayınlayan Le Monde gazetesi...
Hollywood’daki cinsel taciz olayı konusunda Amerikalı kadınlara diyorlar ki...
İşin suyunu çıkardınız.
İşi cadı avı haline getirdiniz.
Ufak flörtleşmeler, cinsel dokunuşlu iltifatlar, hayatı güzelleştiren şeylerdir.
Zora kaçmadığı, zorlayıcı olmadığı, ölçüsü aşılmadığı takdirde bunlar “hayatın güzel şeyleridir...”
Aralarında Catherine Deneuve de var...
“Gündüz Güzeli” filminin unutulmaz kadını...
Utangaç bir erkek olarak, Fransız kadınlarının bu cesur mektubunun altına ben de imzamı atarım...
Paylaş