Paylaş
Şimdi kadınlardan rica ediyorum... Lütfen bana yardım edin, şu işi birlikte çözelim.
***
Birileri çıktı dedi ki...
Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, “kadın sporculara yapılan desteğin günah olduğunu” söyledi... Sütlüoğlu da çıktı yalanladı...
***
Rizeliler arasındaki meseledir deyip geçecektim...
Ama dün Çaykur Genel Müdürü’nün açıklamasını baştan sona okuyunca kafam karıştı...
***
Çaykur Genel Müdürü’nün konuşmasında iki ayrı bölüm var.
Birinde “spor kulüpleri” ilgili, ötekinde “Çaykur”la ilgili konuşuyor.
Buna bağlı olarak da kafasında iki tür kadın var...
“Bayanlar” ve “hanımlar”... Açıklamasının spor kulüpleri ile ilgili bölümünde 6 ayrı yerde “Bayan spor takımı”, 3 ayrı yerde “Bayanlar” diyor...
Ama konu, başında bulunduğu Çaykur’daki kadınlara gelince nedense terminoloji birden değişiyor.
Burada 3 ayrı yerde “Hanım kardeşlerimiz” diyor...
***
Tablo şu:
Spor yapanlar “bayan”, Çaykur’da çalışanlar ise “hanım”...
Spor kulüplerindeki kadınlar sadece “bayan”, Çaykur’da çalışanlar ise “hanım kardeşimiz”...
Bu açıklamayı bilerek mi böyle yaptı fikrim yok...
Ama kafasında kadınları neye göre “bayan” ve “hanım kardeş” yaptığını anlamadım.
Belli ki iki ayrı beyin lobu var ve iki kategori kadın arasında bilincin üstünde veya şuurun altında bir ayrım yapıyor... Ve geliyorum asıl soruya...
***
Yahu kardeşim...
Sporcusu “bayan”, yanında çalıştırdığı kişiler “hanım kardeşi”...
Peki Müslüman bir erkeğin hayatında hiç kadın yok mudur?
***
Ve şunu merak ederim...
“Kadından mı” korkarlar...
Yoksa bir bayan veya hanımın “kadın” olmasından mı...
PSİKOLOGLARA ÇOK ÖZEL NOT
BU konu dilbilimcilerin değil, psikologların alanına giriyor.
Bu bilinçüstü, şuuraltı vakayla ilgilenen amatör ve profesyonel psikologlar varsa, Çaykurcunun açıklamasının tam metnini aşağıdaki linkte bulabilirler...
BAŞKA BEDENLERDE YAŞAYAN İNSANLAR
ÜÇ gecedir fena halde “Altered Carbon” tutkunuyum.
Netflix’in en pahalı yapımı olarak lanse edilen dizi beni fena bağımlı yaptı.
1970’lerin sonunda seyrettiğim ilk Blade Runner’ı alın...
Biraz Matrix...
Biraz Sense8 ve biraz da Avatar koyun...
Mutsuz ve bitkin klonlar, başka bedende yaşayan insanlar...
Bir de zaman ve mekân boyutlarının kopuşu...
Her bölümün başında çok ilginç iç konuşmalar var...
Filmi kahramanı Takeshi Kovacs, beyaz ve Batılı bir erkeğin bedenine yaşayan Japon bir savaşçı...
Size onun savaş kanunlarından bir potpuri yaptım..
Belki lazım olur...
POTPURİ
TAKESHİ KOVACS’IN SAVAŞ KANUNLARI
- Bir savaşı kaybetmek istiyorsan, öncesinde konuş...
***
- Kurdun gücü dişleri ve pençesi değil, sürüsüdür...
***
- Güçlü olmak istiyorsan, kendine sadık sürü bul. Gerektiğinde onlardan vazgeçebilirsin.
***
- Savaşta kullanacağın silahların önce gücünü değil, zaafını öğren.
***
- Eğer lidersen, birlikte savaşacağın müttefikine “Öndekini ben hallederim, sen arkamı koru” de...
***
- Bir insanın hayatında yapacağı tek gerçek tercih, satın almakla satın alınmak arasındadır...
***
- Tutsaklıkta asıl düşmanın seni sorgulayan değil, umutsuzluğundur.
***
- Mücadelede bizi yenen düşmanlarımız değil, korkularımızdır.
LIV TYLER’I KİM DÜŞÜNMÜŞSE HARİKA BİR İŞ YAPMIŞ
BİR iletişimci olarak, bir aydır büyük bir otel zincirinin Amerikalı aktris Liv Tyler’la yaptığı reklam kampanyasını hayranlıkla izliyorum.
Kırk bir yaşında bir kadın...
Üç çocuk annesi...
Hollywood’un en gözde aktrislerinden biri değil...
Ama yıldız parlaklığı on numara...
Konu mankeni yapaylığının zerresi yok..
Reklam fotoğrafları ve filmlerinde oturuşu, ayakta duruşu, yürüyüşü o kadar güzel ve asil ki...
Bikinili bir tek kare yok... Ama kadınlığının en güzel yaşı ile orada...
Ve reklamını yaptığı otel markasını mükemmel bir seviyeye taşıyor...
Kimin aklına geldiyse bravo...
On numara bir tercih...
ÖZLEMİŞİM
DÜN kontrol için doktora giderken bir radyoda tesadüfen Şahsenem’in şarkısı “Gözyaşlarım Anlatır”ı dinlerim. Ne güzel şarkı ve ne kadar özlemişim...
GÜNÜN DEDİKODUSU
ÇOK FAZLA MASTÜRBASYON YAPAN ÜNLÜ FİLOZOF KİM
YARIN size sanat ve felsefe dünyasından müthiş dedikodular yazacağım. Fikri mastürbasyondan bahsetmiyorum. Gerçek mastürbasyon. Çok ünlü bir felsefeci bu kişi. Özel doktoru bir müzisyene yazdığı mektupta bundan bahsedince herkes öğrendi.
ÇERNOBİL’İN KÖPEKLERİ TOP ATINCA HÂLÂ GERİ GETİRİYOR MU
ÇERNOBİL nükleer santral kazasından sonra oradaki Pripyat kasabasına ilk giren 10 gazeteciden biri bendim. Orada köpekler görmüştüm. Kazadan 30 yıl sonra o köpeklerin nesilleri ne oldu araştırdım.
Bunu da yarın yazacağım.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş