Paylaş
Acaba Bülent Arınç’ın Turgut Özal Üniversitesi’nde yapacağı konuşmayı son anda erteleme kararı nasıl alındı.Yani “susturma” emrini kim verdi?
Mesela şöyle mi olmuştur?
Emrindeki istihbarat, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bu haberi vermiş ve o da “Konuşmaya mani olun” mu demiştir?
Çok samimi olarak böyle bir talimat verdiğine inanmıyorum.
Muhtemelen şöyle olmuştur?
Bu konu açıldığında Cumhurbaşkanı’nın çevresinde bulunanlardan biri, onun kaşına gözüne, yüzündeki ifadeye bakarak, “durumdan vazife çıkarmış” ve bu durumu rektöre iletmiştir?
Veya şöyle bir şey...
Cumhurbaşkanı’nın bu konuşmadan haberi bile yoktur ama etrafındakilerden biri “Reis buna çok bozulur” deyip kendiliğinden harekete geçmiş ve rektörü korkutmuştur.
Yani o da “durumdan vazife çıkarmıştır...”
Hangisi olursa olsun, son derece vahim bir durum.
Tek adamlığın ve otoriterleşmenin en büyük göstergelerinden biri, “durumdan vazife çıkaran bir periferinin” oluşmasıdır...
Bu “periferi”, adı konmamış bir “Batı Çalışma Grubu”dur...
Şimdi hatırlayın...
“Batı Çalışma Grubu” ve “Durumdan vazife çıkarma” kavramlarını biz nerede ve ne zaman öğrendik...
Cevabını verirseniz, Türkiye’nin nereye geldiğinin cevabını da vermiş olursunuz.
DÜĞÜN FİLMİNDEKİ BU KAREYE BAKARKEN DÜŞÜNDÜKLERİM
SÜMEYYE-Selçuk Bayraktar çiftinin nikâh töreni için yapılan filmi iki defa seyrettim.
Genel olarak çok beğendim.
Özellikle Sümeyye Bayraktar’ın çocukluk yıllarına ait fotoğraflar çok güzeldi.
Babasıyla birlikte masada ders çalışırken çekilen fotoğraf çok sıcak ve sahiciydi.
Babasına sevgiyle bakan bir çocuğun ışıltısı size de geçiyor.
Ama en çok, üzerinde bol askılı bir pantolonla verdiği pozu sevdim.
Belli ki, o bol pantolon ve askılarla kendine komik bir görünüm verdiğini düşünüyor.
O fotoğraftan esprili bir iç dünyası olduğunu anlıyorsunuz.
Selçuk Bayraktar’ın çocukluğundan beri uçak tutkusu olduğunu anlıyoruz.
Daha çok küçük yaşta gelişmiş uçak tasarımları yapmış.
Filmde beğenmediğim taraf ise 28 Şubat dönemindeki türbanlı kız protestolarının bulunduğu sahnelerdi.
Bana göre o bölümlerin bu mutluluk filminde yeri yoktu.
Babası Silivri’de yatmış bir kız, ileride evlenirken düğün filmine Silivri’de kız çocuklarının elbiseleri çıkarılarak yapılan aramaları, onlara yapılan muameleleri koysa yine aynı şeyi düşünür, aynı şeyi söylerdim.
NİKÂHTAN SIZAN BAZI ALKIŞ DEDİKODULARI
NIKÂH günü Fenerbahçe’nin Final Four maçları için Berlin’de olduğumdan ancak dönünce biraz kulak misafiri oldum.
Tabii ki en çok alkışı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması almış.
Ancak ondan sonra en büyük alkışı alan kişi Başbakan Ahmet Davutoğlu olmuş.
Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le el sıkışırken de büyük alkış kopmuş.
Salona gelenlerin hepsi AKP’li değil...
Ama Türkiye’nin iş ve sanat dünyasının bir bölümü de orada.
Bu alkışlar acaba neyi anlatıyor?
Fabrika ayarlarına dönüş arzusunu mu...
NE YALAN SÖYLEYEYİM BU YAZIYI HASETTEN ÇATLAYARAK YAZDIM
YAZ geliyor ya, Kelebek yine Murat Tavman’la hasta etmeye başladı bizi.
Bir arkadaşın karnındaki baklavalara bakıyorum, bir de kendi karnımdaki yuvarlak şeye...
Eee bayağı farklı yani.
Yine de söylemeden edemeyeceğim.
Arkadaş, o baklavaları gözümüzün, burnumuzun, beş duyumuzun içine soktun... Tamam..
İyi de spor yaparken gözündeki o beyaz çerçeve gözlük ne...
Hadi onu anladık diyelim, ya bileğindeki altın mı, altın suyuna banma mı bilmediğimiz saat...
Kaç mekik yaptığına oradan mı bakıyorsun yani...
Bir dijital spor bileziği taksan daha uygun olmaz mıydı...
WOLVERİNE’SİZ BİR ‘X-MEN’ ÇEKİLİR Mİ
YENİ “X-Men” filmi bugün gösterime giriyor.
Kelebek yazarı Ömür Gedik, seyretmiş ve yazmış.Ben de büyük bir Marvel karakterleri hayranıyım.
Ama Hugh Jackman’ın oynadığı Wolverine karakterinin özellikle hastasıyım.
Jackman bu rolü daha önce 8 defa oynadı ve rekor kırdı.
Ancak bu defa kastta yok.Sadece hatırlatmak için bir sahnede, eski filminden bir sekans varmış.
Gerçi çok kuvvetli bir kast ama Wolverine’siz bir “X-Men” nasıl olur...
Seyredip karar vereceğim...
SHAKESPEARE’VARİ BİR WOLVERİNE MUHABBETİ
SONDAN bir önceki “X-Men” filminde Master Yashida ile ölümsüzlüğe mahkûm olduğu için acı çeken Wolverine arasında şu harika diyalog geçiyor:
Wolverine: Beni öldürmeyi mi teklif ediyorsun?
Master Yashida: Hayır, uzun ve sıradan bir hayat yaşayabilirsin. Âşık olabilirsin, evlenebilirsin. Ve sonra sıradan bir insan gibi ölebilirsin. Bunu teklif ediyorum.
Paylaş