Paylaş
Fotoğraf, geçen cumartesi akşamı Almanya’nın Leipzig şehrindeki Quarterback Arena’da çekildi.
İlk bakışta sıradan bir konser gibi görünüyor...
Ama konserden çok öte bir şeyin fotoğrafı bu...
Tarihin, insan üzerinde deney yapılan ilk konseri...
*
Salonda 4 bin kişi var ve bunlar sıradan seyirci değil...
Gönüllü kobay seyirciler.
Çünkü normal olarak 1000 kişiye izin verilen bu tür bir salona 4 bin kişi girerek, COVID-19 virüsünü kapma tehlikesini göze aldılar.
*
Evet, dünyanın ilk “kobay seyircili müzik konseri”, geçen cumartesi Leipzig şehrinde yapıldı.
Bu insanlar, Martin Luther Üniversitesi’ne mensup bir araştırma bölümünün gönüllü deneği olmayı kabul ettiler.
Araştırmanın amacı, böyle bir kalabalıktan kaç kişiye virüs bulaşacak, onu araştırmaktı.
Aynı şekilde Almanya’nın tanınmış pop müzik sanatçısı Tim Bendzko da vereceği konserle bu deneyin parçası olmayı kabul etti.
*
Şu yöntem uygulandı.
Seyirciler 3 bölüme ayrıldı:
Bir bölümü çok katı sosyal mesafe kuralı uygulanarak, geniş aralıklarla oturtuldu.
Bir bölümü daha az sıkı bir sosyal mesafe aralığı ile yerleştirildi.
Üçüncü bölüm ise normal konserlerdeki gibi yan yana, omuz omuza oturtuldu.
Her bir grup ayrı ayrı izlemeye alındı.
*
Konser öncesi, sırası ve sonrası onlarca deney yapıldı.
Aerosolle hava püskürterek virüsün yayılma alanı ve miktarı görülmeye bile çalışıldı.
Ve her gruptaki seyirci tek tek iki ay boyunca izlenecek.
Sonunda böyle bir ortamda COVID-19’un yayılma ihtimalleri ortaya çıkarılacak.
BİZDEKİ KONSERLER İÇİN DE YOL GÖSTERECEK
ARAŞTIRMACILARIN temel varsayımı ve asıl soruları şu:
“Böyle bir konser veya kalabalıkta virüsün bulaştığını biliyoruz. Bilmediğimiz şu: Bu bulaşma tam olarak nerede ve ne zaman oluyor?”
*
Araştırmanın sonuçları ekim ayı başında belli olacak.
Bu araştırma, Almanya’da yılda 130 milyar Euro’luk bir pazar yaratan canlı müzik sektörünün geleceğini de tayin edecek.
BU 4000 KOBAY SEYİRCİ SALAK MI KAHRAMAN MI
TABİİ geriye şu soru kalıyor...
Bu araştırmada yer alan 4 bin kobay seyirci için ne diyeceğiz?
Salak, şuursuz insanlar mı...
Yoksa kahramanlar mı...
Ben de bir rock müzik konseri tutkunuyum...
O yüzden kendi kendime de soruyorum bu soruyu...
‘65 plus’ olduğum için bu riski göze alır mıydım, çok emin değilim.
KILIÇDAROĞLU’NU TİYE ALMAK GÜZEL BİR ŞEYDİR
HAFTA sonu birbirinden çok farklı dört kitaba daldım.
Bu hafta dördünü de anlatacağım size...
Ama önce en hafifinden başlayayım.
*
Kitabın adı ‘Kafasını Kaybeden Adam’...
Yazarı, iktidara en yakın köşe yazarlarından biri olan Salih Tuna...
“Kafasını kaybettiğini yazdığı insan” ise ana muhalefet partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu...
Anlayacağınız gibi Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarını “tiye almak” için yazılmış...
*
Ben hayatım boyunca hep mizahtan yana oldum...
Mizah daha çok iktidara muhaliftir...
Ama muhalif olana muhalifi de olur.
Kalitelisi ülkenin menfaatinedir... Kalitesizinin ülkeye bir zararı olmaz.
KİTAPLA İLGİLİ FİKRİMİ NE ZAMAN YAZACAĞIM
HER şeye rağmen mizah sıkılmış yumrukları gevşetir...
Gerginleşmiş siyaseti yumuşatır...
Salih Tuna iyi bir şey yapmış.
Böyle bir kitabı yazan insandan şunu beklerim:
Ülkede ana muhalefetin başkanı için mizahi bir kitap yazılabiliyorsa...
Başkaları da iktidardakiler için böyle kitaplar yazabilmeli... Mizah kitabı fikrini beğendim... Kitabı beğenip beğenmediğime gelince...
Bir gün iktidardakilerle ilgili böyle mizah kitapları da yazılmaya başlanırsa... İyi bir mizah okuru olarak ben de işte o gün Salih Tuna’nın kitabı ile ilgili görüşümü yazacağım.
BIYIKSIZ ABDULLAH GÜL’E BAKARKEN DÜŞÜNDÜKLERİM
Kesinlikle onu daha genç ve sempatik göstermiş.
İnsan tanıdığı birinin bıyıksız halini, bıyık bıraktığı günden daha çok yadırgıyor.
Çünkü bıyık alıştıra alıştıra, iki-üç haftada geliyor, bir saniyede gidiyor.
Şunu bilmeyi çok isterdim:
O bıyığı bırakırken ne düşünüp bırakmıştı?
Keserken ne düşünüp kesti?
Gençlik ve öğretim üyesi yıllarımda ben de bıyık bıraktım.
O devirde bıyık, ait olduğun cemaatin kanunlarına göre bırakılırdı.
Solcular posbıyık, Ülkücüler sarkık bıyık...
Son iki üç yıldır ise bıyık, muhafazakâr çevreye kabulün parolası haline geldi.
Düşünün, golfçü Dışişleri Bakanı bile bıyık bıraktı...
DAVUTOĞLU DA BIYIĞINI KESER Mİ
Muhafazakâr kanadın muhaliflerine gelince...
Ali Babacan da bıyıksız...
Şimdi gözler Ahmet Davutoğlu’nda... Bakalım onun bıyıklar kalacak mı...
EİNSTEİN’IN KAMPUSUNDA ‘AĞLADIKÇA’ VE ‘ŞİNANAY’
Belki bazılarınız biliyordur, Ahmet Kaya’nın meşhur ettiği ‘Ağladıkça’ şarkısı Amerikalı bir müzisyenin bestesidir.
Amerikalı, ancak ailesi Diyarbakır’dan göç etmiş, Ermeni kökenli bir Amerikalı’nın...
Ut üstadı Ara Dinkjian...
‘Ağladıkça’ şarkısının orijinal adı da ‘Pictures’, yani ‘Resimler’dir...
Ara Dinkjian, kanun ustası Tamer Pınarbaşı ve klarnet üstadı İsmail Lumanovski ile birlikte ‘The Secret Trio’ diye bir üçlü kurdu.
Her biri kendi alanında üstat olan bu üçlü, 2017 yılında Amerika’nın Princeton Üniversitesi’nde bir konser verdi.
Kendilerine ‘The American Gipsy All Star’ grubu da eşlik etti.
*
Princeton, Amerika’da Ivy Leage denilen doğu yakasındaki 8 büyük üniversiteden biri.
O kampustan 40 Nobel’li insan çıktı...
Ayrıca Einstein’ın ders verdiği üniversite...
*
O konserde üç şarkı çalındı ki...
Allaaaah...
‘Ağladıkça’, ‘Şinanay Yavrum Şinanay’ ve ‘Sarışınım’...
O konsere gitmeyi çok isterdim ama gidememiştim...
Biletleri çıktığı an tükenmişti.
*
İşte o konserin canlı kaydı, haziran ayı sonunda pandemi yasakları sırasında streaming platformlarına kondu.
Apple Music, Spotify veya Deezer’da bulup dinleyebilirsiniz...
Paylaş