Bu hödüğün hakkından vallahi Recep İvedik gelir

Önceki akşam, Eintracht Frankfurt karşısındaki takım çıksaydı rahat 3 çekerdi bu Pire takımına...

Ama beni daha çok üzen Olympiakos’un hödük başkanının lafları oldu...

Hele hele bir de bazı Galatasaraylı dostların “Bizi bu hödüğün laflarına muhatap ettin ya Fener, helal olsun sana” yollu şakaları yok mu...

İşte o kahretti beni...

Delirdim...

*

Ama sonra herifin bu fotoğrafını gördüm...

Adam bizim Recep İvedik’in tıpatıp ikizi...Vallahi rahatladım...

Ne bekleyeceksin bu hödükten, diye biraz rahatladım...

Allah aşkına siz de bakın herifin şu haline...

Bildiğimiz sıfır numara maganda...

Hani bizim Recep İvedik’i yanına koy, bizimkine “Monşer” demezse ne olayım...

*

Hele hele Şahan Gökbakar şu son yangınlardaki kahramanlığı ile gözümüzde iyice büyüdü ya...

Recep İvedik de büyüdü...

Hadi Recep, dedim...

Madem hödüğün hakkından hödük gelir...

Giy çubuklu formayı, ver şu hıyarın ağzının payını...

*

Ne mi yapacaksın...

Çak filmlerden birkaç replik...

Ufaktan birkaç “Hööyyttt”...

Fotoğraftaki bu hıyar dörtnala olmazsa ne olayım...

RECEP İVEDİK GİYDİ ÇUBUKLUYU VE SAYDIRDI ‘PİRE’Lİ HÖDÜĞE

“Lan Matrakis, bu internet aleminde çok garı gız va diyorlar doğru mu la...”

*

“Lan ikiz dingiller, o dilini gobartırım senin...”

*

“Problem nedir gardaş? Hı Takaşi Hiroşi Mahat hı? Nedir lan sizin derdiniz, geldiniz burda artistlik yapıyonguz...”

*

“Sen suya düşsen batmazsın biliyo musun neden? Çünkü senin tipin kayık...”

*

“Gonuşma lan... Akülü araba mı bu...”

*

“Senin içine bir şey kaçmış yavrum, ortasında i var.”

*

“Kadının yaşı, erkeğin maaşı sorulmaz koçum, biraz yol yordam öğren dingil...”

*

“Kan görüyorum hocam, vahşet görüyorum, şakak kemiğinden girmiş levye görüyorum hocam, levye hocam...”

YUNAN KARDEŞİM, SEN BİR ŞEY DE BU DENSİZE

Yukarıdaki yazı tabii ki bir şaka...

Ama o herifin anlayacağı dilden bir şaka...

Bu bir spor yahu... Daha geçenlerde Barcelona kendi sahasında Bayern Munich’ten 3 gol yedi...

Siz Bayern başkanından böyle densizlik gördünüz mü... Şurada komşuyuz... Zaten siyaseten gerilmiş bir hava var. Avrupa kupalarında, futbolda, baskette kim bilir kaç karşılaşma olacak daha aramızda... Yani şu güzel olayı böyle magandaların insafına mı bırakacağız...

Siz bir şey söyleyin bu herife lütfen...

DENİZCİ YELKENLİNİN DENİZCİSİ BİLE BUNU YAPARSA

Dokuz gün boyunca Türkiye’nin en ıssız sahillerindeydik, diye yazmıştım.

Karayolu bağlantısı olmayan, kıyıları yapılaşmaya açılmamış, olağanüstü bakir bir bölge burası...

Ama orada bile başımıza şu tür olaylar geldi.

*

Mesela pazartesi sabahı Kalkan’ın yan tarafındaki büyük koydaydık.

Sabah pırıl pırıl bir denize uyandık. Yan tarafımızda geceyi geçiren üç-beş yelkenli tekne erkenden kalktıktan sonra denize girdim.

Ama daha beş dakika geçmemişti ki açıktan gelen inanılmaz bir sintine atığı deryasında buldum kendimi...

İğrenç bir salya ve köpük atığıydı...

Belli ki ayrılan teknelerden biri bırakmıştı daha koyu terk etmeden.

*

Türkiye’de tekne sayısı inanılmaz bir hızla artıyor.

Ismarlanan teknelerin boyları 70-80 metreye doğru gidiyor.

Ama denize sahip çıkma kültürü gelişmez, güçlü kontrol mekanizmaları ve teknolojileri geliştirilmezse korkarım ki 10 yıl sonra bu sahillerde denize girmek hayal olur.

*

En denizci tekneleri kullanan, denizin çevrecisi sayılan insanlar bile sintinesini böylesine vurdumduymazlıkla denize bırakıyorsa...

Vay halimize...

32 YIL SONRA SEINFELD’İ SALONDA DEĞİL, YATAKTA SEYRETMENİN FARKI

Seinfeld televizyon tarihinin en önemli dizilerinden biri.

Dizinin ilk bölümü 5 Temmuz 1989 günü yayınlandı.

O gün 42 yaşındaydım...

Seinfeld bu hafta yeniden streaming platformlarına kondu.

Önceki akşam ilk bölümü yeniden seyrettim.

Aradan 32 yıl geçmiş ve ben bugün 74 yaşındayım.

İşte 32 yılın farkı...

*

- 32 yıl önce bu ilk bölümü salondaki analog televizyon ekranında seyretmiştim.

Önceki gece ise yatakta iPad’imde bir streaming platformda izledim ve kulağımda kulaklık vardı.

- 32 yıl önce ilk bölümde evdeki telefon çaldığında hiç şaşırmamıştım, önceki gece o kablolu telefon bana boynuma bağlanmış zincir gibi göründü.

- 32 yıl önce ilk bölümde kimsenin elinde cep telefonu, masasının üzerinde bilgisayarı yoktu.

- 32 yıl önce Jerry Seinfeld, kaçırdığı maçı kaydedilmiş bir video kasetten seyrediyordu... Bense aynı gece maçı bir streaming kanaldan seyretmiştim.

- 32 yıl önce seyrettiğim ilk bölümde ne çok ceketli insan vardı. Şimdiyse etrafımda ne çok tişörtlü, sweatshirt’lü insan var.

- 32 yıl önce ilk bölümde New York’taki Kennedy Havalimanı’nda ne maskeli ne CovId-19’lu insan vardı, ne de sosyal mesafe kuralları...

MAVİ KALP EMOJİ’Sİ
DİKKAT, ‘MAVİ’DE ‘GRİ’NİN 51’İNCİ BDSM’Sİ DE VAR

Son zamanlarda gelen mesajlarda çok sayıda mavi kalp emoji’si görüyorum. Özellikle kadınlardan gelen mavi kalp emoji’sinin ne anlama geldiğini tam anlamış değilim.

Dün Google’da araştırdım.

Sonuç şu:

- “Güven, uyum, savaş ve sadakati gösterir.”

- “Derin dostluğu temsil eder...”

Bunlar tamam, ama şunun anlamını çözemedim:

- “BDSM ilişki türüne hizmet eder. Ve arzuyu içerisinde barındırır.”

*

Yahu bu BDSM, “Grinin Elli Tonu”ndan sonra meşhur olan BDSM değil mi...

Hani tarifi şöyle olan:

“Rızaya bağlı olarak, fiziksel güç ve baskı kullanılarak duygusal uyarının sağlandığı ve fantezi olarak baskının rol oynadığı bir cinsel tercih...”

*

Google uyarıyor.

Bu emoji çift taraflıdır. Kullanırken dikkatli olun.

Yanlış bir mesaj vermiş olabilirsiniz...

SAĞLIK
BU BİRA FESTİVALİNDEN SONRA NABZINIZ DAKİKADA KAÇA ÇIKAR

Hayır sadece fotoğraftaki bu dekolteye bakıp birasını çeken erkeklere sormuyorum.

Kadınlara da soruyorum.

Diyelim ki bir bira festivalinden veya içkili ve sıkı bir arkadaş grubu yemeğinden çıkan herkese soruyorum.

Siz bilmiyorsanız veya farkında değilseniz, bilenlere danışıp öğrendim.

*

Dünyanın en ilginç araştırmalarından biri 2017 yılında Münih’te yapılmış.

Geleneksel Oktoberfest, yani bira bayramına katılan 3 bin gönüllü üzerinde alkolün etkisi araştırılmış.

Bu kişilerin hepsi içtikten sonra kan vermişler ve EKG’leri çekilmiş.

İşte sonuçları:

*

- YÜZDE 26’SININ nabzı dakikada 100 atışa çıkmış.

Ancak bu atış hızı ölümcül bir risk taşımıyormuş.

- YÜZDE 5-6’SINDA ise daha tehlikeli düzensiz kalp atışları tespit edilmiş.

*

SONUÇ: Alkol tüketimi kalp atış hızında artışa neden oluyor. Ancak bu etki herkeste aynı değil. Bazıları alkolü daha iyi tolere ediyor, bazılarında ise etki daha ağır oluyor.

İÇ HATLARDA YEMEK SERVİSİ BAŞLADI

Dün Bodrum’dan İstanbul’a dönerken fark ettim.

THY, iç hatlar business sınıfında COVID-19 nedeniyle kestiği yemek servisine başlamış.

Dün “Türk mezeleri” ile başlayan, “Panna Cotta” ile devam eden mönü güzeldi.

Ancak alkollü içki servisi başlamamış. Buna karşılık meşrubat, çay, kahve, ayran gibi içecek mönüsü genişlemiş.

COVID-19 öncesinde Anadolu şehirlerine uçuşta business’ta alkollü içki servisi kaldırılmıştı.

Ancak Bodrum, İzmir, Antalya gibi turistik hatlarda vardı.

Sordum, “COVID-19 önlemleri nedeniyle alkollü içki vermiyorlar”mış.