Bu adamın suratı neden bana 'dürüst gazeteci'yi hatırlattı

Bazen o nehrin başında karşınızdan öyle bir şey geçiyor ki...

Kahkahalar atmaya başlıyorsunuz...

Gülerken de yukarılara bakıp “Allahım sen ne büyüksün” diyorsunuz...

Olay şu...

Şu sıralar Avrupa’da popülizmin en karanlık rejimi haline dönüştüğü Macaristan’da iktidar partisine mensup bir milletvekili var...

Bu adam Macar Parlamentosu’ndaki iktidar partisinin ahlak timsali...

Eşcinselliğe karşı anti-LGBT kanunun meclise getirilişi ve kanunlaşması sırasında en önde savaşan bir ahlakçılık abidesiydi güya...

Başına geleni okudunuz değil mi...

*

İşte bu adam, Brüksel’de bir eşcinsel partisinde yakalandı...

Hem de pandemi uygulamalarını hiçe sayan toplu seks ayininde...

Sonunda hem Avrupa Parlamentosu’ndan, hem Orban’ın partisinden istifa etmek zorunda kaldı...

*

Üç günden beri gülüyorum...

Gülerken de gözümün önüne bu sakallı adamın suratı geliyor hep...

Bir de başka suratlar geliyor gözümün önüne...

Siyasetçi, gazeteci portreleri... Durun onları da anlatayım.

DÜRÜST GAZETECİ DÜRÜST MÜDÜR, ARAŞTIRMACI GAZETECİ ARAŞTIRIR MI

TAMZAMANLI gazeteciliğe 1987 yılında başladım.

Bunun 24 yılı üst düzey yöneticilikte geçti.

İnsan bu kadar süre böyle bir yerde oturunca bazı gözlemleri oluşuyor...

Bu da onda bazı kavram ve prototiplere karşı duygular geliştiriyor...

*

Bu 24 yıl boyunca çok fazla gözlem ve örnekle şunu öğrendim...

 BİR: Bir gazeteci durup dururken ve çok sık kendine “Ben dürüst gazeteciyim” diyorsa...

Bilin ki o karakterde bir sorun vardır...

Hayatımda tanıdığım gerçek manada dürüst gazetecilerin hiçbirinin ağzından, kaleminden “Ben dürüstüm” cümlesini işitmedim. Kendisi için “dürüst” kelimesini kullanmamış insanlardı...

*

İKİ: Bu 24 yıl boyunca bir gazetecinin ağzından “Ben araştırmacı gazeteciyim” lafını duyduğum zaman bilirim ki, geride ne araştırmacılık ne soruşturmacılık vardır.

Polisten şuradan buradan gelen belgeleri hiç soruşturmadan servise koyan insanlardır çoğu...

O nedenle bu kelime de bende nedense hep “infazcı”, “linççi” gazeteci çağrışımı yapar...

Sedat Ergin gibi gerçek araştırmacı gazetecilerin ağzından da üç cümlede bir “Ben araştırmacı gazeteciyim” cümlesini hiç duymazsınız.

*

O nedenle durmadan ahlaktan, dürüstlükten, mertlikten, şereften bahseden insanların gölgelerinde hep başka şeyler görürüm...

Bilirim ki, “Ahlak, dürüstlük, namus, şeref”, insanın kendi kendine verebileceği payeler değildir...

CADILAR GERÇEKTEN CADI MIYDI FAHİŞELER DE AHLAKSIZ MIYDI

ÖNCEKİ hafta Amerika’da yeni çıkmış bir kitabın tanıtımını okudum.

Okur okumaz da ısmarladım.

Kitabın adı “The Ones and Future Witches”...

Türkçesi “Dünün ve Geleceğin Cadıları”...

Yazarı Alix E. Harrow.

Cadılık ortaçağdan beri Hıristiyan dünyasının büyük meselelerinden biri...

Toplumun fanatik dindarları bazı kadınları şeytan gibi görüp, “cadılık” suçlaması altında ateşte yakıyor, idam ediyorlardı...

Bunların tarihteki en önemli örneklerinden biri Amerika’nın Salem kasabasında cadı diye yargılanıp idam edilen kadınlardı.

*

Feminizmin hayatımıza girmesinden ve özellikle de MeToo hareketinden sonra ortaçağın “cadı” olayına bakışta yepyeni bir yorum var.

Cadı denilen kadınların aslında dünyadaki ilk “feminist” hareketlerin öncüleri olduğu sık sık yazılıyor.

Bu da öyle bir kitap.

Bu kitabın özeti okurken önüme bir de Türkçe bir kitap geldi.

Kitabın adı “Yeni Öncüler”...

İşte o kitapta da “cadı” kelimesine yeni bir yorum gördüm.

Size o yorumu da aktarmak istiyorum.

*

Göreceksiniz ki, erkek egemen toplumlarda erkeklerin kendi yarattıkları ve “cadı”, “fahişe”, “ahlaksız” gibi kavramlar üzerine oturttukları tarih kadınlar tarafından yeniden yazılıyor.

PERU’NUN AVCI KADINLARI TÜRKİYE’NİN EKO CADILARI

GEÇEN kasım ayı içinde Peru’da bulunan, bir kadına ait kalıntılar, yüzyıllardır geçerli olan antropolojik bir inancı yıktı.

Neydi o inanç?

Erkek avcıdır, kadın toplayıcı...

Hayır, Perulu kadın basbayağı avcıydı ve av aletlerini kullanıyordu.

Bu buluş, kadının tabiatla ilişkisi konusunda da yeni ufuklar açıyor.

*

Ebru Güzel’in “Yeni Öncüler” adlı kitabında “Ekofeminizm” diye bir bölüm var...

İşte o bölümün ara başlıklarından biri de “Eko Cadılar”...

Anlayacağınız “cadı” kelimesi artık önündeki kazanda tuhaf büyüler kaynatan şeytanımsı bir varlık değil, tam aksine kadın hakları için dişe diş mücadele eden bir kadını anlatıyor.

.................

(*) Ebru Güzel: “Yeni Öncüler”, Alfa Yayınları, Eylül 2020

ROCK’ÇI SANIYORDUM MEĞER KLASİKÇİYMİŞİM

HINCAL abi yine kızacak ama 2020 yılına ait Spotify sicilimi yazmaya devam edeceğim. Eğer bir streaming müzik dinleyicisi iseniz siz de kendinize ait bazı şeyleri keşfedebilirsiniz. Çocukluğumdan beri kendimi bir Rock müzik hayranı olarak biliyorum. Ama Spotify müzik konusundaki gerçek profilimi ortaya koydu. 2020 yılında en çok dinlediğim parçalar şunlarmış:

İlk 10 şarkıda bir tane rock parça yok.  Bir numaradaki parça Lang Lang’ın çaldığı Mozart’ın 16 numaralı piyano sonatı. Bu yıl çıkan bir yorum...

Geriye kalanların çoğu smooth jazz... Meğer buymuşum...
Siz de araştırın...

Galiba hepimizin içinde kendimizin bile tanımadığımız daha smooth, yumuşak biri var...