Paylaş
Benim için ise orası aşk sokağıdır...
O sokakta öğrenci olarak yaşadım.
Tansu’yu o sokakta tanıdım... O sokakta âşık oldum...
O sokakta nişanlandım...
Genç bir öğretim üyesi olarak o sokakta yaşadım...
12 Mart’ta arkadaşlarım o sokakta gözaltına alındı...
Yani Süleyman Demirel mahalle komşumdu...
* * *
Ben solcuydum... İsyan doluydum...
O ise bu ülkenin başbakanı...
Kızdığım, ifrit olduğum her şeyi o temsil ediyordu.
Sonra yıllar geçti...
Araya bir askeri darbe girdi...
Hayat ikimizi de imtihanlardan geçirdi...
Onun da hataları oldu, benim de...
Büyük muhasebe günü gelip de kendiminkini bilmem, ama onunkine baktığımda...
Büyük bir ders görüyorum...
Çok büyük bir ders...
İşte o dersi, o günleri yaşamayan genç insana anlatmak istiyorum.
* * *
Genç arkadaş...
Yakın tarihi 15 yıldan öteye geçmeyen kardeşim...
Bil ki gerçek manada büyük bir Türk büyüğünü kaybettik...
* * *
Vefa bilmez büyüklerin onu sana kendi bildiğince anlatabilir...
Bir de benden dinle...
Kaybettiğimiz insan, bu ülkenin en yoksul köylerinden birinde, köyünden de yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğdu...
Bu ülkenin Başbakanı oldu... Cumhurbaşkanı oldu...
Otuz beş yıldan çok bu ülkenin siyasetindeydi...
* * *
Hapisler yattı...
Yattı da, ne mazlum edebiyatı yaptı, ne de bu edebiyatın üzerine muazzam bir zulüm anıtı dikmeye kalktı.
* * *
Ne üç buçuk aylık bir hapsin çile rantiyesi oldu...
Ne de o rantın derebeyi...
* * *
İktidar oldu, muktedirliğe soyunmadı...
Kibir desen, değil evinin, hiç terk etmediği Güniz Sokak’ın kapısından bile adımını atamadı...
* * *
Siyaseten Güniz Sokak’ta doğdu, orada yaşadı, 7 kere başbakan oldu, iktidar nedir bildi...
Bildi de 3 katlı mülküne tek göz oda eklemedi...
* * *
Kendinin de halkın da sevdiği deyimle, “Çoban Sülü” olarak doğdu, Türkiye Cumhuriyeti’nin Dokuzuncu Cumhurbaşkanı olarak öldü. Ve bize öyle bir cümle bıraktı ki, onu söylemeden geçemeyeceğim.
Genç arkadaş ondan kalan şu cümleyi yaz bir kenara
GENÇ arkadaş bil ki...
“Çoban Sülü” ile “Dokuzuncu Cumhurbaşkanlığı” parantezine sığan ve taşan şey 1923’te kurulan Cumhuriyet’tir...
Onu bu Cumhuriyet okuttu... Üniversiteye gönderdi... Bu ülkenin Başbakanı, Cumhurbaşkanı yaptı...
Hani “İki ayyaş” diye aşağılanmaya kalkılan aziz insanların ve arkadaşlarının cesareti, vizyonu, fedakârlıkları ile kurulan ve bu ülkenin insanlarını Isparta’nın köyünden, İstanbul’un Kasımpaşa’sından, Malatya’nın, Kayseri’nin yoksul mahallelerinden alıp da devletin başına getiren rejimin adıdır o...
* * *
Öyle bir rejimdir ki...
Hiçbir zaman insanların soy hanesine bakmamış...
Soy hanesinde sadece yoksulluk yazan insanları alıp tepelere giden yolunu açmış ve gerçek asaletin ne olduğunu hepimize göstermiştir.
* * *
Kaybettiğimiz insan...
Kininin davasını sürdürmemiştir...
Bize Cumhuriyet’e nankörlüğü değil, vefayı öğretmiştir...
Bak genç arkadaşım, insan, insanlar nankör olabilir...
Ama sakın ola ki, son 5 yılda senin sırtına yüklenmek istenen o nankörlüğün hamalı olma...
Genç arkadaş bil ki Türk siyasetinin görünmeyen davranış kitabını o yazmıştır...
- Dün demiştir ki:
“Dün dündür, bugün bugündür.”
Bugün görmüşüzdür ki, dünün kötülüklerinden vazgeçemezsek, bugünün güzelliklerini yaşayamayız...
* * *
- Dün demiştir ki:
“Yollar yürümekle aşınmaz.”
Bugün dinleseydik, Gezi’de güzel bir dünya için yürüyen çocuklarımızı kaybetmezdik...
* * *
- Dün demiştir ki:
“Demokraside çareler tükenmez.”
Bugün, yani önceki pazar akşamı görmedik mi bize sabır telkin eden o güzel sözün ne anlama geldiğini...
* * *
Ama bize bıraktığı en önemli söz nedir dersen...
- Bak arkadaş, dün demişti ki:
“Barışmayı bilmeyenler kavga etmemeli...”
Yaz bu lafı bir kenara...
* * *
Dün söylemişti, bugün anlamazsak...
Hepimize, bu ülkeye çok yazık olacak arkadaş...
Paylaş