Paylaş
ASALA örgütünün büyükelçilerimizi öldürdüğü yıllar...
Bütün Türkiye ASALA’yı koruyor diye Fransa’ya savaş ilan etmiş durumda...
Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği’nin önüne her gün kara çelenkler bırakılıyor.
*
İşte o yıl 14 Temmuz gününü hatırlıyorum...
Fransa’nın milli günü yani...
Büyükelçilikteki daveti bütün Ankara protesto etmiş...
Büyükelçiliğin bahçesinde en fazla beş-on Türk var...
Bunlardan biri de benim...
Benimle birlikte, şu an kamuoyunda adını iyi bildiğiniz üç-beş aydın daha...
*
Fransa’da 6 yıl kalmışım... Doktoramı yapmışım... Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyesiyim.
Kızım okul yaşına gelmiş. İşimi kaybetsem başka bir iş bulma imkânım neredeyse sıfır...
Diyorum ya, üç-beş kişiyiz o kolektif protestoya katılmayan...
Hepimizin sırtına “hain” damgası basılmış öyle geziyoruz...
Biz, üç-beş hain, bütün gece Fransızlara Türk kamuoyunun hassasiyetini anlatmaya çalışmıştık...
*
Tam bir yıl sonra... Temmuz 1984...
Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand daha önce Galatasaray Lisesi’nde öğretmenlik yapmış Etienne Manach adlı bir hocayı özel bir misyonla Ankara’ya gönderdi.
Türkiye’yi seven, Türkiye’yi tanıyan Manach olağanüstü iyi bir iş yaptı.
Türkiye ile Fransa ilişkileri bir anda hiç olmadığı kadar iyiye gitmeye başladı.
*
Önceki akşam Fransız televizyonu, İrlanda’da sırtüstü yüzmede şampiyonluk kazanan harika kızımız Sümeyye ile ilgili çok övücü bir haber verdiğinde o 14 Temmuz gününü hatırladım.
İki gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fransa Cumhurbaşkanı Macron’la yaptığı görüşmeyi izlediğimde de hatırlamıştım.
*
Bundan 35 yıl önce, 14 Temmuz 1983 günü, biz birkaç “hain Türk” Fransa Büyükelçiliği’nin kapısından girerken, Türk devletinin istihbaratı bizi damgalıyordu.
Dışarıda Fransa bayrakları yakılıyor, o günlerde henüz ithal edilmeyen Fransız şarabını içmememiz, peynirini yemememiz için kampanyalar düzenleniyordu.
Biz, üç-beş “hain Türk”, o yıl çok büyük bir iş başardık.
O gün görevini yapmış “akıllı Türk” olarak bugün içimiz, işte o yüzden çok rahat.
*
Çünkü şunu çok iyi biliyoruz...
Bugün meydanı, elinde balyozla iPhone kıran insanlara bırakırsanız, yarın yıkılmış köprüleri tamir edecek insan bulamazsınız.
BAKIN AMERİKA DA BİZİM GİBİ BİR HAİNİ NEREYE TAYİN ETTİ
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey ülkesinin başkanı Trump gibi düşünmeyen insanlardan biri.
Geçmişte TRT’ye verdiği bir mülakatta “Türklerin kızgınlığını anlıyorum. Bu kızgınlık ABD’nin PYD ile ilgili sözünü tutmamasından da kaynaklanıyor” diyebilen bir insan.
Yani bir Türk olsaydı ve ülkesi hakkında böyle bir şeyi söyleseydi herhalde anında “hain” diye damgalanacak bir insan.
Bakın Washington yönetimi bu insanı geçen hafta ABD’nin Suriye’den sorumlu özel temsilcisi olarak atadı...
Dediğim gibi “birkaç iyi hain” bazen ülkelerinin arasındaki kin ve nefret duvarlarını yıkabilir.
YARIM ASIRLIK AHMET HAKAN’IN ACI İNTİKAMI
BUNDAN tam 373 gün önce, yani 11 Ağustos 2017 günü 50 yaşına girdiğinde onun için şöyle yazmıştım:
“Ahmet Hakan da artık yarım asırlık çınar oldu...”
*
Belli ki bu laf fena oturmuş.
İntikam soğuk içilen bir şerbettir deyip o cümlenin acısını dün benden çıkardı.
*
Şöyle yazmış:
“Ertuğrul Özkök üç çeyrek asırdan beri aşk gemisinde...”
Tabii hemen anladınız, “aşk gemisi” lafı bahane... Asıl amaç benim “üç çeyrek asırlık” olduğumu söylemek...
Allah için güzel ve zeki bir soğuk şerbet...
Ama itirazım var...
*
Ahmet geçen hafta 51 yaşına girdi...
Bense 71 yaşındayım... Henüz 75 olmadım.
Kavramları eşitleyerek söyleyeyim.
O, hâlâ “iki çeyrek asırlık çınar”...
Ama ben henüz “üç çeyrek asırlık çınar” olmadım...
SİZCE BEN BEYAZ TÜRK MÜ YOKSA GÜZEL TÜRK MÜYÜM
HÜRRİYET yazarı Vedat Milor’un dün Cumhuriyet gazetesinde Zeynep Miraç’a verdiği mülakat çok ilginçti.
Vedat Milor’a “Siz beyaz Türk müsünüz” diye soruyor.
Cevabı şu:
“Ben etrafıma baktığımda sadece iki türlü Türk görüyorum.
Güzel Türk ve çirkin Türk...”
Ama şunu da ekliyor:
“Fiziksel görünümlerden söz etmiyorum.”
Böylece yeni bir Türk sınıflandırması ortaya çıktı.
İNSAF, ÜÇ HAFTALIK KUZU DA YENİR Mİ
- VEDAT Milor kuzu etine düşkün. Buna kızanlara şu cevabı veriyor:
“Bana duygusal bir tepki olarak geliyor. İspanya’da sırf bu amaçla yetişen kuzular var ve 3 haftalık yeniyor.”
Ben de Milor’la bir kere daha iddiaya giriyorum.
Önümüzdeki 30 yılda kuzu yiyenlere kürk yiyenlerden daha beter muamele edilecek...
İNSAN BÜYÜDÜKÇE AŞKI ANLAMAZ HALE Mİ GELİR
İKİSİ de “celebrity”...
Şöhret yani...
Dün ikisi de Posta gazetesinin Cumartesi ekine konuşmuş.
*
- Biri Edis...
28 yaşında...
Çok keyifle dinlediğim bir sanatçı...
Aşk hakkında öyle büyük bir tecrübeyle konuşuyor ki...
“İnsanın sevdiği ile yaşadığı şeye erotizm denmez. Aşktır o” diyor...
“Aşk dünyanın en saf duygusudur. Ve sadece yaşarken anladığın bir şeydir” diyor.
*
- Öteki Eda Taşpınar...
38 yaşında...
Çok takdirle izlediğim tam bir hayat gurusu...
O ise şöyle diyor:
“Aşk konusunda ahkâm kesecek kadar büyümedim hâlâ...
Herkesin kendi yolculuğu bu...”
*
Ne diyorsunuz...
Acaba aşk büyüdükçe karmaşıklaşan, anlaması zorlaşan bir şey mi...
EDİS DİKKAT
- “İNSANIN sevdiğiyle yaşadığı şeye erotizm denmez bence aşktır o” diyor ya, takıldım bu cümleye...
Yoksa Edis, “bazı şeylerin sadece fahişelerle yapılabileceğine” inanan o erkek tiplerinden biri mi...
NAZAN ÖNCEL’İ EN İYİ KİM SÖYLER
NAZAN Öncel’in şarkılarından oluşan “Tribute” albümü çıktı.
Bir Nazan Öncel fanatiği olarak tabii ki atıldım üzerine...
İşte ilk raporum.
*
- “Gitme
Kal Bu Şehirde”...
Hiç kuşkusuz en sevdiğim şarkısı.
Albümde
Sezen Aksu çok farklı, çok güzel söylüyor.
*
- “Beni Hatırla”...
Sıla harika söylüyor... Ama yine de Nazan...
*
- “Yalnızlar Treni”...
Tarkan çok iyi söylemiş.
*
- “Gidelim Buralardan”...
En sevdiğim ikinci Nazan şarkısı...
Şarkılarını çok sevdiğim Göksel söylemiş.
Bana göre olmamış.
*
- “Aynı Nakarat”...
Eypio söylüyor ve onun tarzına çok iyi gitmiş...
*
-“Sokak Kızı”...
Ceylan Ertem söylemiş. Sözler öyle kuvvetli ki, onun tarzına çok çok iyi gitmiş.
*
- “Nazlı Ay”...
Neylan Okan söylüyor... Harika bir düzenleme yapılmış. Yumuşacık.
Çok sevdim.
*
SONUÇ: Ama yine de hepsi için Nazan Öncel diyeceğim.
Bütün bu şarkıları kafamıza öyle sokmuş ki... Aşılması çok güç...
NE AYIP, ARİF MARDİN’İ YAZMAYI UNUTMUŞUM
DÜN Aretha Franklin’in “Respect” şarkısını uzun uzun yazdım.
Bütün ayrıntıları verdim de çok önemli bir bilgiyi atlamışım.
Dün yeğeni Ömer Dormen haber gönderdi.
İtiraf edeyim bilmiyordum. Ama o harika şarkının hem prodüksiyonunu hem aranjmanını Arif Mardin yapmış.
Peki bu ne anlama geliyor?
Şöyle anlatayım.
Müzik bilgisine çok güvendiğim Sedat Ergin dün benim yazım üzerine hem Otis Redding’in orijinal şarkısını, hem de Arif Mardin’in düzenleyip Aretha Franklin’in söylediği yeni versiyonunu dinlemiş.
Arif Mardin’inki çok çok daha mükemmel diyor.
BAYRAM ANONSU 1: 96 BİN KİLOMETRE GİDEREK 120 YAŞINA KADAR NASIL YAŞANIR
- Bayramda sizi kendi vücudunuzda 99 bin kilometrelik bir yolculuğa çıkaracağım.
- İnsan kaç yaşında gerilemeye başlıyor? Gerçek yaşlanma kaç yaşında başlıyor.
- “Yeni orta yaş” teorisi palavra mı gerçek mi...
- Damarlarınızdaki tıkanma ne zaman başlıyor? Kaç yılda ne kadar tıkanıyor?
- Tıkanma kaç yaşında ve hangi aşamada yakalanırsa stent ve baypasa lüzum kalmadan tedavi ediliyor.
- Glutasyon nedir?
BAYRAM ANONSU 2: KEDİLER GÜNÜ’NDE KARAKÖY’DEN BEBEK’E KAÇ DAKİKADA GİDERSİNİZ
- Yollar tıkalı ve randevu verdiğiniz kişi sinir bozucu ölçüde dakik. Üstelik o gün Dünya Kediler Günü. Yolda evdeki kediye de bir şeyler almanız lazım. En kısa yoldan nasıl gidersiniz.
- Bayramda size genç bir Türk’ün acayip bir başarı hikâyesini anlatacağım. Bu hikâye askerden döndüğü gün başlıyor.
- İstanbul otogarında kendisini bekleyen babasına sarılırken, o öyle bir şey söylüyor ki...
Gerisi bayramda.
GÜNÜN ŞARKISI
- Madeleine Peyroux’nun yeni şarkısı “Liberte”...
“Özgürlük” yani...
Müzik harika.
Sözleri harika...
İki gündür özellikle akşamları durmadan dinliyorum...
Paylaş