Paylaş
Arkasından İslami kesimde çok yakından takip edilen bir başka yazar, Ahmet Taşgetiren oradan alıp tekrarladı.
★ ★ ★
Tam ben de o ihaneti yazmaya oturduğum sırada İdlib’den o acı haber geldi.
Sekiz aslanımız, sekiz yiğidimiz şehit olmuştu.
Öyle oturdu ki içime...
Öyle yaktı ki ta şuramı...
Kendimi tutamadım...
Bu yazıyı o duyguyla yazdım...
Öfke ve acılarım yazdı
bu yazıyı...
Ben değil...
★ ★ ★
Olay şu...
Geçtiğimiz günlerde Mekke’de İslam dünyasından 1000’e yakın din insanının katıldığı bir toplantı yapılmış.
Toplantıyı bizim 80’li yıllarda Uğur Mumcu’nun yazılarından “Rabıta” diye bildiğimiz ‘Râbıtatu’l-Âlemi’l-İslâmî’ adlı örgüt düzenlemiş.
★ ★ ★
Peki kimler katılmış bu toplantıya...
İslam dünyasının hemen her ülkesinden, ayrıca Rusya, Avrupa ve diğer coğrafyalardan Müslüman toplumların resmi temsilcileri, müftüler, diyanet işleri başkanları, fetva konseyi üyeleri ve bunlara denk yetkililer...
Çok kuvvetli bir “ulema” yani...
★ ★ ★
Ne kadar mı kuvvetli...
Mesela, yüksek istişare kurulu toplantısının yönetim masasında şu beş kişi oturuyor:
Fas Âlimler Birliği Başkanı Ahmed Abbâdî, Mısır Vakıflar Bakanı Muhammed Muhtâr Cuma, Râbıta Genel Başkanı Muhammed Îsâ, Suudi Arabistan Müftüsü Abdulaziz Âl-i Şeyh, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Fetva Konseyi Başkanı Şeyh Abdullah bin Beyye ve Mısır Müftüsü Şevkî Allâm.
★ ★ ★
Kâbe’nin hemen yanı başında toplanan İslam âleminin bu sözde uleması, baştan sona alev alev yanan İslam âleminin hiçbir sorunu kalmamış gibi oturup Türkiye ile ilgili bir karar almışlar.
“Türkiye’nin Libya’daki varlığını kınıyorlar...”
★ ★ ★
Cumhurbaşkanı
Erdoğan geçen cumartesi günü bazılarının adını da vererek Arap ülkelerine “Kudüs konusunda neredesiniz” diye sitem ederken, eminim içinde Mekke’den gelen bu fetvanın yarattığı tepki de vardı.
Şimdi oturup düşünün...
Mekke’de sırtımıza saplanan bu ulema bıçağını görünce siz de aynı tepkiyi göstermediniz mi...
İçinizden “Yuhh” demek gelmedi mi?
★ ★ ★
İşte “İslam ümmetinin” durumu bu...
★ ★ ★
Ama artık şu soruyu sorma zamanı geldi.
Değer mi böyle bir “ümmet” için bunca fedakârlığa...
★ ★ ★
Ben sekiz şehidimizin başında bu soruyu artık daha yüksek sesle soruyorum.
BAŞSAĞLIĞI VE MİNNET
HEPİMİZİN başı sağ olsun... Orada kahramanca savaşan Silahlı Kuvvetlerimize de hem başsağlığı diliyorum... Hem de minnet duygularımı iletiyorum.
BAYÜLGEN’İN UYKUSUZLAR KULÜBÜNE NEDEN ÜYE OLDUM
HÜRRİYET’te yeni açılan tartışma sayfasından da öğrendik. Tartışma programlarına çıkanlar bile kavga formatlarının artık iyice demodeleştiğinin farkında. Hep aynı tartışıcıların, sanki akşam SSport’taki güreş şovlarına gider gibi gittikleri bu programlar dibe gittikçe YouTube kanallarındaki kişisel programlar yükseliyor.
Benim son gözdem Okan Bayülgen’in “Uykusuzlar Kulübü”...
◾ Formatına bayıldım.
◾ Okan’ın yeni saç tarzı ve yönetme biçimi harika...
◾ Çekimler son derece profesyonel.
◾ Okan’ın eski agresivitesi gitti, yerine daha az ısıran bir karakter geldi.
◾ Sorular tam dozunda. Çok rahat ama karşısındaki insanı incitmeyen bir üslupla soruyor.
CAN YAMAN’DAN ÖNCE EN SEKSİ ERKEK KİMDİ
SORUNUN cevabını Okan Bayülgen’in “Uykusuzlar Kulübü”nün konuğu Cem Yılmaz verdi.
Cem Yılmaz: 90’larda biz en seksi erkeklerdik. Okan ve ben. Bak görüyor musun şimdi gülüyorlar. Tabii Can Yaman var. Ama Can Yaman o zamanlar daha libido bile değildi. Neyse biz bütün o yılları karizma falan deyip iyi geçirdik.
Okan: Bir ara vücut yapmıştın. Nasıl bir şeydi?
Cem: O bir şey mi, üç ayda yaparım ben onu.
YAŞLILIĞIN İLK FOTOĞRAFI MI ORTA GENÇLİĞİN SON KARESİ Mİ
OKAN Bayülgen programda Cem Yılmaz’ın son günlerde en çok konuşulan bu fotoğrafını gösterdi. Cem’in yorumu şu oldu:
“Yaşlılığımın ilk fotoğrafı. Gözlük de gerçek. Yakın görüş gözlüğü...”
Tabii aynı fotoğrafa bakınca benim yorumum ise şu: Yaşlılığın ilk fotoğrafı değil, olsa olsa orta gençliğin sondan bir önceki karesi...
OTOSTOPLA ANTARKTİKA’YA GİDİLEBİLİR Mİ GERÇEKTEN
HAYATIMIN son yıllarında en çok istediğim iki-üç şeyden biri Antarktika kıtasına gitmek.
Özellikle orada yapılan bilimsel çalışmaları çok merak ediyorum.
Ancak gitmek o kadar kolay değil.
En ucuz seyahat 15-20 bin dolara mal oluyor.
Ayrıca yılın ancak belli zamanlarında gidebiliyorsunuz.
★ ★ ★
Bu hafta Hürriyet Seyahat’in kapak konusu Antarktika’ydı...
Eskiden bir şirkette müdürlük yapan Tülay Demircioğlu ile Çanakkale’de yaşayan İngilizce öğretmeni Tülay Sabaz birlikte Antarktika’ya gitmişler.
İnsanın içini açan fotoğraflar çekmişler.
★ ★ ★
Orada beni çok şaşırtan bir şey söylüyorlar.
Antarktika’ya otostopla gitmişler...
Arjantin’in Ushuaia Limanı’nda biraz zaman geçirip Antarktika’ya giden teknelerle anlaşabiliyormuşsunuz...
Yani resmen otostop yapıyorsunuz.
Bu yolla gezinin maliyetini 3 bin dolara indirmişler...
Vooovvv helal olsun dedim.
GUPSE’YE GÖRE KÜÇÜK KIYAMET BAKIN NEYMİŞ
DÜN yeni bir kavram daha öğrendim.
“Küçük kıyamet...”
Eski bir televizyon dizisinin adıydı, ama Gupse Özay bunun yeni bir tarifini yapmış.
Pazar günkü Posta gazetesinde Oya Çınar’a verdiği mülakatta, “Eltilerin Savaşı” filmini şöyle anlatıyor:
“İki elti komşu olduğunda, bir de en üstte kayınvalide varsa neler olur onu seyredeceğiz” deyip ekliyor:
“Küçük kıyamet olur...”
FOTOĞRAFÇI ARKADAŞIMIZA SORUYORUM: PHOTOSHOP VAR MI
GUPSE Özay’ı son olarak 3 yıl kadar önce Alaçatı’da Stay Otel’de görmüştüm.
Bayağı kilo vermişti.
Ama dün Posta’da Şafak Güven’in çektiği bu fotoğrafını görünce şaşırdım.
Sadece kilo vermemiş, aynı zamanda acayip fit olmuş.
Eğer photoshop yoksa, helal olsun Gupse’ye...
Hem acayip çalış...
Yaz, yönet, oyna...
Hem de bu kadar fit olmak için spor yap...
Tekrar helal olsun...
Paylaş