Bir matematikçi kadının başörtüsüz portresi ve...
İRAN Cumhurbaşkanı Ruhani geçen perşembe günü Instagram hesabından bir kadın fotoğrafı paylaştı.
Altında “Hüzünlü bir kayıp” yazıyordu.
*
Fotoğraftaki kadın İran’ın ünlü matematikçisi Meryem Mirzahani’ydi.
İran’ın yetiştirdiği en büyük matematikçilerden olan Mirzahani henüz 40 yaşındaydı ve göğüs kanserinden hayatını kaybetti.
*
İran Eğitim Bakanı, onun hem İran’da hem yeryüzündeki bütün kadınlar için bir övünç kaynağı olduğunu açıkladı ve herkesi onun için dua etmeye davet etti.
*
Henüz öğrenciyken Dünya Matematik Olimpiyatı’nda altın madalya kazandı.
31 yaşında Stanford Üniversitesi’nde profesör oldu.
İran’da milyonlarca genç kızın rol modeliydi.
*
İran, kadın matematikçisine saygısını nasıl gösterdi biliyor musunuz?
*
Onun benimsediği ilkelere ve hayat tarzına saygı göstererek.
*
İran Cumhurbaşkanı Instagram hesabına onun başörtüsüz bir fotoğrafını koydu.
Bütün İran gazeteleri birinci sayfalarında onun başörtüsüz fotoğrafını yayınladı...
*
Ve aynı hafta Fransa’nın en ünlü gazetesi Le Monde, çıkardığı derginin İran özel sayısının kapağını İranlı kadınlara ayırmıştı.
*
Başlığı şöyleydi:
“2017 İran’ın yeni kadını...”
*
Derginin kapağında ise başı açık bir kadın vardı.
*
Biz artık çok çabuk eskiyen bir “yeni Türkiye”den söz ederken, yanı başımızda bir başka “yeni ülke” çıkıyor ve onun yeni kadını da başını açma mücadelesini kazanıyor.
*
Biz, kadının bu meselesini 1923’te halletmiştik.
Ama geriye başını örtmek isteyen kadının da meselesi kalmıştı.
*
Allah’a şükür onu da şu son 15 yılda hallettik.
*
Geriye bu güzel Cumhuriyet’i taçlandıracak, iç barışı sağlayacak bir demokrasi ve adaleti kurmak kaldı.
*
Hiç karamsarlığa kapılmayın...
Kadın var ya kadın...
Hani, her gün sosyal medyada, otobüslerde, metrolarda ahlaksız ve ödlek erkeklerin tacizine maruz kalıp da artık haddini bildiren kadın...
Hani Kadıköy vapurlarından inen, Anadolu’nun en ücra köşelerinde küçük, küçücük mahalli gazetelerde meydan okuyan kadın...
Her yerde gördüğümüz o kadın...
*
Adil, demokrat, vicdanlı, şefkatli...
Çocuğunun özgür ve demokrat bir ülkede yaşamasını isteyen cesur, yürekli, 21’inci yüzyıl kadını...
*
Biz erkekler yapamasak, pıssak, köşelerimizde sümsük otursak bile...
Bir gün onlar başaracak...
*
Bir gün mutlaka...
TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDAN REPERTUVAR
- KARADENİZ’DE ÖZLEMEK: Elif Buse Doğan: “Gel Sevdiğum”
*
- URLA’DA SARHOŞ OLMAK: Tanju Okan: “Öyle Sarhoş Olsam ki”
*
- ANKARA’DA SEVDALANMAK: Zuhal Olcay: “Ankara’da Âşık Olmak”
*
- BODRUM’DA HATIRLAMAK: Akrep Nalan: “Halikarnas”
*
- İZMİR’DE SİTEM ETMEK: Ayla Dikmen: “Anlamazdın”
*
- İSTANBUL’DA AYRILMAK: Nükhet Duru: “Beni Benimle Bırak”
*
- TÜRKİYE’DE UNUTAMAMAK: Fikret Kızılok: “Bu Kalp Seni Unutur mu”
*
- VE AKDENİZ’İN RENGİ : Yeşim Salkım: “Deli Mavi”
NEHRİN KENARINDA OTURAN İNSANLAR
- ANCAK National Geographic’te görebilirdik. İçinden yeraltı nehirleri akan bir İstanbul metrosu...
Ve kenarında oturmuş önlerinden akan nehri seyreden insanlar.
*
- Ancak Hindistan’da görebilirdik: Bir otobüs durağının bankları üzerinde mahsur kalmış insanlar.
*
- Ancak bilimkurgu filmde görebilirdik: Şelaleye dönmüş metro merdivenleri...
Ve o merdivenlerden inen insanlar. Bir nehrin kenarında oturursanız...
Geçmişin bütün gerçekleri önünüzden geçer...
U2 KONSERİNE HAZIRLANIRKEN İBRAHİM TATLISES’İ HATIRLAMAK
DÜN Barcelona sokaklarında saatlerce yürüdüm. Cıvıl cıvıl bir kalabalık vardı... Kafeler doluydu ve hepsinden hayatın sesi geliyordu...
“U2” konserine hazırlanıyordum, ama İbrahim Tatlıses’in de yorumladığı Grup Merdiven’in şarkısını mırıldanıyordum.
“Akdeniz akşamları bir başka oluyor
Hele bir de aylardan temmuz ise bir başka...”
Birden fark ettim ki, benim ülkemde “Akdenizlilik ruhu” resmen öldürülüyor.
Akdenizli yanımız bizi hep yaşamaya, geceleri sokağa çıkmaya teşvik eden o harika tarafımız her gün biri tarafından vuruluyor.
O güzel hayat yerine her gün kafamıza ölümü, “şehitliği” yücelten bir resmi ideoloji çakılıyor.
İşte o nedenle Barcelona’da Katalan sokaklar Akdenizli yanımı depreştirdi...
İçimdeki o Akdenizli çocuğu ölünceye kadar yaşatmaya ant içtim.
ERDAL ARKADAŞ, BAŞBAKAN’IN ÖNÜNE PİJAMAYLA ÇIKILIR MI
ÜSTTE soldaki fotoğraftaki iki kişiyi tanıdınız mı?
Sağdaki, ülkemizin seçilmiş Başbakanı Binali Yıldırım...
Yanındaki de iktidarı destekleyen Sabah gazetesinin genel yayın yönetmeni Erdal Şafak...
*
Başbakan takım elbiseli... Gazeteci tişörtlü ve blucinli...
Fotoğraf bu ay çekildi.
*
Yandaki ikinci fotoğrafta ise dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ve Hürriyet gazetesinin sahibi Aydın Doğan var...
O fotoğraf 1997 yılının Haziran ayında bir pazar günü Aydın Doğan’ın evinin kapısında çekildi. Üzerinde pazar günü giydiği rahat bir tişört, ayağında pantolonu, belinde kemeri vardı.
*
İktidar yanlıları, bu fotoğraf yüzünden, “Başbakanın karşısına pijama ile çıktı” diye Aydın Doğan’a atmadık iftira bırakmadılar. Bunlar arasında Sabah gazetesinin yazarları da vardı.
*
Şimdi ben de Sabah gazetesinin genel yayın yönetmenine sesleniyorum: “Huu Erdal, koskoca seçilmiş başbakanın karşısına böyle pijamayla çıkmak oldu mu?...”
*
- NOT: Ben atlamışım, bunu eski bir Hürriyet çalışanı olan Bülent Mumay fark etmiş ve yazmış. Orada gördüm.
