Paylaş
İki taraftaki rıhtımlar gencecik insanlarla dolu...
Kıyıda ilerledikçe, kafelerden gelen bir şarkıdan ötekine geçiyoruz.
*
Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen, artık onun parçası haline gelen kasketi ile bana durmadan Eskişehir’i ve bu şehrin hikâyesini anlatıyor.
İki günden beri buradayım.
Hayretler içindeyim...
Bir insan bir şehri bu kadar kısa sürede nasıl olur da bir Orta Avrupa şehrinin yüzyıllar içinde oluşmuş güzelliği seviyesine getirebilir...
Yani bu şehrin hikâyesi, aynı zamanda onu dönüştüren bu büyük insanın da hikâyesi...
*
Gondol sakin sularda giderken, Yılmaz Hoca “Ama bir sorunum var” diyor...
“Büyük bir sorunum...”
Merakla “Nedir hocam” diyorum...
Gülerek “Torpil” diyor...
“Kendilerine torpil yapmamı isteyenler...”
Ve hemen arkasından hayatımda dinlediğim en güzel torpil hikâyesini anlatıyor.
İNSAN YAPTIĞI TORPİLLE GURUR DUYAR MI, DUYAR
Torpil olayı, şehirdeki konser ve tiyatrolardan kaynaklanıyor.
Eskişehir’in iki senfonik orkestrası var.
İdil Biret, Fazıl Say, Gülsin Onay, Pekinel kardeşler gibi dünyaca ünlü sanatçılar, yılda en az bir kere şehirde konser veriyor.
Üniversitedeki öğrencilerin mezun olmak için yılda en az 5 kültürel faaliyete katılması lazım.
Ayrıca şehir artık çok sayıda turist ağırlıyor.
Büyükşehir belediyesinin en büyüğü 1300 kişilik olmak üzere değişik koltuk sayılarında 5 adet konser salonu var.
Ayrıca Anadolu Üniversitesi’nin 3, Odunpazarı Belediyesi’nin de 2 adet konser salonu bulunuyor.
*
Konserlere ve tiyatroya çok büyük bir talep var. Buna karşılık aylık kapasite 65-70 bin kişi.
Bu büyük talep nedeniyle bilet bulmak çok zor hale geliyor.
Gerisini Yılmaz Büyükerşen’den dinleyelim:
“İşte bu nedenle çok sayıda insan konser bileti bulmam için benden ricacı oluyor. Konser ve tiyatro torpili istiyorlar yani... Tabii ki şakayla torpil diyorum. Hepsini karşılayamıyorum ama bu kadar çok insanın konser bileti için başvurması bana gurur veriyor.”
EN BÜYÜK KUYRUKLAR SENFONİK ROCK İÇİN
ŞEHRİN yeni fenomeni, sef Musa Göçmen’in senforock konserleri...
Bu konserler yeni başlamış ve Eskişehir halkının büyük beğenisini kazanmış.
Her konser öncesinde şehirde yüzlerce metrelik kuyruklar oluşuyormuş.
BALMUMU HEYKEL MÜZESİ ÖNÜNDEKİ KUYRUKLAR
PROF. Yılmaz Büyükerşen’in şahsi gayreti ve becerisi ile kurulan Balmumu Heykel Müzesi gerçek bir şehir efsanesi haline gelmiş. 24 saat arayla iki kere gittim.
Hafta içi olmasına rağmen ikisinde de önünde kuyruklar vardı.
Geçen hafta sonunda bir günde 8 bin kişi müzeyi gezmiş.
Bayram sırasında gezen insan sayısı 18 bini geçmiş.
Tahminimden büyük bir müze...
Işıklandırması çok iyi. Gerçekten büyük keyifle geziliyor.
MÜZE HAKKINDA FAYDALI BİLGİLER
Müzenin içinde fotoğraf çekmek yasak. Ama çıkışta Atatürk’le fotoğraf çektireceğiniz bir yer oluşturulmuş.
Müzede bazı heykeller bütün toplumun tanıdığı insanlar. Ama bazıları hocanın tanıdığı gazetecilerin heykelleri. Tanımazsanız üzülmeyin.
Müze belli sayıda insanı alabildiği için bazı saatlerde kuyrukta beklemek zorunda kalabilirsiniz.
Yanınıza küçük bir not defteri alın. Çünkü müzeyi gezerken, ya yanınızdaki insanla, ya kendi kendinize mutlaka kimin heykeli çok benziyor, kiminki benzemiyor diye bir kıyaslama yapıyorsunuz. Bunu not etmek eğlenceli bir hatıra olabilir.
MÜZELERİ KAÇ KİŞİ ZİYARET ETTİ
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykel Müzesi’ni açıldığı 2013 yılından bu yana toplam 2.130.541 kişi, Eskişehir Kurtuluş Müzesi’ni 1.5 yılda 170.198 kişi ziyaret etmiş...
BİR SELAHATTİN DEMİRTAŞ HEYKELİ DE OLSA NE OLUR
Müzenin en hoşuma giden taraflarından biri sergilenen kişiler konusunda hiçbir ideolojik ayrım yapılmamış olduğunu görmekti...
Türkiye’nin ne kadar siyasi yelpazesi varsa heykeli var.
İlhan Selçuk
da var, Mehmet Barlas da...
Bülent Ecevit de var... Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakan da...
Kemal Kılıçdaroğlu da var... Recep Tayyip Erdoğan da...
O heykellere bakarken kendi kendime düşündüm.
Acaba bir Musa Anter ve Selahattin Demirtaş da olsaydı... Yakışmaz mıydı...
NECİP FAZIL HEYKELİ NİYE KALDIRTILMIŞ
Yılmaz Hoca’yla Balmumu Heykel Müzesi’nin atölyelerini gezerken, birçok kişinin heykelinin yedeklerinin de yapıldığını gördüm.
Bu arada bir de Necip Fazıl Kısakürek’in heykeline rastladım.
Çok da başarılı olmuş.
“Bunu niye müzenin sergi salonuna koymadınız” diye sorunca, beni şaşırtan bir cevap aldım.
Necip Fazıl’ın vârislerinin avukatları itiraz etmiş ve kaldırtmış. Yazık...
Bence çok yanlış bir karar...
KİTAPÇILAR, KAFELER ÇİÇEKÇİLER, TURİSTLER
Şehirde 42 çiçekçi, 30 kitabevi, 15 sahaf var.
73 bar, 244 kafe bulunuyor.
Eskişehir Ticaret Odası’nın verilerine göre şehirde “aktif” 15.668 esnaf var.
2000 yılında şehre gelen turist sayısı yaklaşık 50 bin iken, 2018 yılında 1.5 milyon...
ŞEHİR İÇİNDE 9 KM’LİK BİR SEİNE NEHRİ OLMUŞ
Sık görüyor, okuyordum.
“Eskişehir bir kanal şehri oldu...”
Nedense hep aynı yerden çekilmiş fotoğraflar olduğu için...
Ve bir de Türkiye’de böyle bir şeyi hayal bile edemediğim için...
Kendi kendime diyordum ki... “Eh işte 800-900 metre bir nehir kenarı düzenlemesi yapmışlardır, orada da küçük bir kanal gettosu kurmuşlardır...”
Meğer ne kadar yanılmışım...
Porsuk Nehri gerçekte bir Seine Nehri olmuş.
Şehir içinde 12 kilometrelik nehir bölümü var.
Bunun 9 kilometresi gerçek bir kanal şehri ortaya çıkarmış.
Geriye kalan 2 kilometre ise parklar bölgesinde gerçek anlamda turkuaz renkli bir Ege plajı haline gelmiş.
NEHİR KENARININ MUTLU İNSANLARI
Yılmaz Hoca’yla İtalya’da adalara ve havalimanına çalışan teknelere çok benzeyen bir motorla nehirde gezintiye başlıyoruz...
Nehir kenarı ancak bir Avrupa şehrinde göreceğimiz biçimde ıslah edilmiş.
Duvarlarına yerleştirilmiş şehir amblemleri buraya bir ortaçağdan kalma havası vermiş.
Nehir boyunca kenardaki rıhtımlar genç insan dolu.
Tabii bu arada çekirdek çitleyen eşek heykeli önünden geçiyoruz.
Burası gerçekten bir mutlu insanlar şehrine dönüşmüş.
Yemyeşil ağaçlar arasındaki rıhtımın hemen üzerinde kafe ve barların cıvıltısı ve ışığı bize kadar uzanıyor.
“Aman Allahım neredeyim ben” diyorum...
AMSTERDAM’DAKİ GİBİ NEHİR SEVİYE ODALARI
Bu arada nehrin akış yönü nedeniyle teknelerle ilerlemek için Panama Kanalı veya Amsterdam’da, Paris’te gördüğümüz gibi su seviyesini indirip, yükselten aktarma odalarına giriyoruz. Tabii Seine Nehri’nin üzerindekini andıran çok sayıda köprüyü ve kenarda balık tutan insanları da unutmamalıyım.
DİPLOMAMI ALDIM AMA MUTLU DEĞİLİM
PARKTAKİ ünlü şatoyu gezip çıkarken kepleri ve mezuniyet cübbeleri ile parkı gezen 4 kız öğrenciye rastlıyoruz.
Biri Manisa, biri Burdur, öteki Muğla’dan gelip burada okuyan öğrencilermiş.
Hemen Büyükerşen’le fotoğraf çektirmek istiyorlar.
Hoca, “Mezun olmuşsunuz hepinizi kutlarım” diyor.
Kızlardan birinin cevabı şu oluyor:
“Mezun olduk ama Eskişehir’den ayrılıyoruz diye mutsuzuz.”
Bir öğrencinin eğitim yaptığı şehre bırakacağı bundan daha güzel bir hatıra ve hediye olabilir mi...
OPERA VE BALEYE BİR AYDA 52 BİN KİŞİ
Büyükşehir belediyesinin 8 tiyatro sahnesi var. Ayrıca Odunpazarı Belediyesi’nin 2, Tepebaşı Belediyesi’nin 1, Anadolu Üniversitesi’nin de 5 tiyatro ve konser sahnesi bulunuyor.
*
Bütün oyunlar ‘kapalı gişe’ oynuyor, biletler en az 1 ay öncesinden tükeniyor.
*
Şehir tiyatrolarında yıllık oynanan oyun temsil sayısı 2.220, aylık tiyatro izleyici sayısı 95.700 kişi.
*
Kurulduğu günden bu yana oynanan oyun sayısı, müzikaller dahil 5.480.
*
Yıllardan beri her yılın nisan ayında opera ve bale günleri düzenleniyor. 2019 Opera ve Bale Günleri’nde izleyici sayısı 52 bin kişi.
Paylaş