Bir bardak soğuk su Recai Bey

SAADET Partisi Eski Genel Başkanı Recai Kutan'a geçmiş olsun diyorum. Kanal 7 Televizyonu'na sahip olan şirketteki yüzde 33 hissesi, ‘‘haberi olmadan’’ elinden alınmış.

Recai Bey bu durumda ne yapabilir?

TAVSİYEM ŞU

Benim tavsiyem şu:

‘‘Bir bardak soğuk su içsin...’’

Çünkü kendi düşen ağlamaz.

Ancak kendisine kötü bir haberim var. Dava açmakla kötü bir iş yapmış.

Bugün artık milletvekili değil ve dokunulmazlığı yok.

Dolayısıyla kendisi hakkında her an bir dava açılabilir.

Neden dolayı mı?

‘‘Kanuna karşı hileden...’’

Çünkü Kanal 7'de sahibi olduğu yüzde 33 hisseyi geri almak için açtığı dava, aynı zamanda bir itiraf ve ‘‘suç ihbarı’’dır.

Eski RTÜK Kanunu, bir kişi veya kuruluşa, bir televizyonun yüzde 20'sinden fazla pay sahibi olmayı yasaklıyordu.

Meğer Recai Kutan'ın payı yüzde 33'müş.

Gerçi kendileri, bunun eski kanundan önceki döneme ait olduğunu söylüyorlar.

Madem payınız yüzde 33 değil, o zaman bu davayı neden açıyorsunuz?

Demek ki Kanal 7'nin gizli patronlarından biri oymuş.

Dün Hürriyet'in manşetinde patlayan haber, yıllardır süren bir tartışmada kimin haklı, kimin art niyetli olduğunu açıkça ortaya koydu.

Biz ne diyorduk?

‘‘Bu kanun çalışmıyor. Aslında hangi televizyonun kime ait olduğunu herkes biliyor, ama bilmiyormuş gibi yapıyor.’’

Biz demiştik ki:

‘‘Bu maskeli patronluk sistemini bitirin. Televizyonların gerçek sahipleri belli olsun.’’

KANUN DEĞİŞTİ AMA

Biz bunları yazdıkça, söyledikçe, hayatımızda yemediğimiz hakareti yedik, iftiralara uğradık.

Gazetecilik cemiyetleri karşımıza dikildi.

Hepsinin söylediği şuydu:

‘‘Bir kimsenin yüzde 20'den fazla pay sahibi olmasına izin verilirse, televizyon alanında tekel oluşur.’’

Kanun değişti.

Bir kişiye, yüzde 20'den fazla pay sahibi olma imkánı tanındı.

Ama bakın, bu maskeli patronların hiçbiri ortaya çıkıp, televizyonunu kendi üstüne geçirmedi.

Hálá o maskeli düzeni devam ettiriyorlar.

Son iki ayda yaşadığımız iki olay, maskeli sistemin pespayeliğini ortaya çıkardı.

Star televizyonlarının sahipleri arasında ‘‘Uzan’’ soyadlı kimse yok.

Öyleyse, Star televizyonları niye bir ay süreyle kapatıldı?

Madem sahibi onlar değildi, neden ‘‘Cem Uzan ve ailesinin menfaatleri için kullanıldığı’’ gerekçesiyle kapatıldı?

Çünkü RTÜK ve herkes çok iyi biliyor ki, bu televizyonlar Uzanlar'ın.

Gelin hep birlikte soralım.

‘‘Bu televizyonlar sizinse, niye üstüne adınızı koymuyorsunuz?’’

Bu televizyonlar, utanacağınız kadar pespaye de ondan mı?

Değilse, o zaman başka gizli amaçlarınız mı var?

MASKELİ FİYASKO

Recai Kutan
olayı, televizyonculuk tarihinde, ‘‘maskeli patronluk’’ sisteminin suçüstü yakalanmasıdır.

Ama aynı zamanda bir siyasetçi tipinin karakterini göstermesi bakımından da önemlidir.

Çünkü Recai Kutan'ın başında bulunduğu Fazilet Partisi, yıllarca RTÜK Kanunu'ndaki değişikliğe karşı durdu.

Yüzde 20 pay sahipliği sınırının kaldırılmasına hep karşı çıktı.

Maskeli patronluk sisteminin yıkılmasına direndi.

Meğer bu maskeli patronlardan biri de kendisiymiş.

Şimdi bizlere o ağır hakaretleri yazan gazetecilere seslenmek istiyorum.

Sizler, salkım saçak ortaya dökülen bu kirli çamaşırlara ne diyorsunuz?

ZAMANA EMANET

Hálá adını televizyonlarının sahiplik hanesine yazdırmamakta direnen maskeli patronlar için bir satır yazı yazma ihtiyacı duymuyor musunuz?

Bizlere hakaret konusunda bu kadar cömertleşebilen elinizi, bu itiraflar karşısında serbest bırakmak gibi vicdan muhasebeniz olmuyor mu?

Bu soruları ikinci defadır soruyorum.

Çıt yok.

Gazetecilik vicdanını bıraktım, vicdanlarının bir santimetre karesi bile kalmamış ki, elleri bir satır özeleştiri yazmaya gitmiyor.

Ama görüyorum ki, Allah bize ömür verdikçe, zaman yazdığımız yazıların haklılığını gösterecek.

Zaten o yüzden uzun yıllar önce hakkımı bu tür gazetecilere değil, zamana emanet ettim.
Yazarın Tüm Yazıları