Bir Arap kasabası kaç Türk'ün canına bedeldir
BU başlığı, bu yıl ikinci defa bir yazımda kullanıyorum.
***
Birincisi bu yılın 10 Mart günü, Menbiç’te bir Rus askerinin kolunda PKK amblemini gördüğümde yazmıştım.
***
İkincisini de dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözlerini okuyunca yazma ihtiyacı duydum:
“Yeni Lawrence’lar bu defa başarılı olamayacaktır bunu bilmenizi istiyorum.”
***
Demek ki...
Şu an Ortadoğu’da “yeni Lawrence’lar var”...
Ve biz onlarla yine savaş halindeyiz...
***
Eğer öyleyse, kendini böyle bir savaş içinde gören herkese, “İngiliz casusu Arabistanlı Lawrence” diye bildiğimiz T.E. Lawrence’ın “Bilgeliğin Yedi Sütunu” adlı kitabındaki bazı cümleleri hatırlatmak isterim.
***
Lawrence, kitabın girişinde şunu yazıyor: “Türklere karşı 30 muharebeye katıldım ve bunlarla gurur duyuyorum.”
***
Bir de şunu diyor: “Bir ideal uğruna savaşıyorduk...”
***
Peki neydi bu uğruna ölünen ve öldürülen o muazzam ideal...
Bugün geriye baktığın zaman değer miydi?
***
Lawrence bu sorunun cevabını kitabın 31’inci sayfasında kanımı donduran şu cümleyle veriyordu:
“Biz bu şeylerin bedelini onur ve masum yaşamlarla fazlasıyla ödedik...”
***
Peki kardeşim değer miydi?
Lawrence o günlerden sadece 8 yıl sonra, o Ortadoğu için hissiyatını şöyle dile getirmişti:
“Bana göre, söz konusu olan Arap eyaletlerin tümü, tek bir İngiliz’e değmezdi...”
***
O böyle söylüyor da biz de 100 yıl sonra şunu sormamalı mıyız?
Bir Arap kasabası kaç Türk’ün canına bedeldir...
***
Birinci Dünya Savaşı’nın üzerinden 100 yıl geçti...
Ne yazık ki, Ortadoğu’da tıpkı Birinci Dünya Savaşı’ndaki gibi yapayalnızız.
***
O yüzden Sayın Cumhurbaşkanım... Kendiniz için, çocuklarınız için, çocuklarımız için....
Lütfen çıkarın ülkemizi artık bu Ortadoğu denilen bataklıktan...
***
Yüzümüzü yine Batı’ya döndürün... Bırakın Ortadoğu’nun “yeni Lawrence”larını, bu defa Araplar düşünsün, kendileri ne yapacaksa yapsınlar...
***
Türk milleti o bataklıkta çok fazla bedel ödedi...
Bizim artık onurlu bir idealimiz varsa...
O da “muasır medeniyetler seviyesine çıkmak” ve barış içinde yaşamaktır...
EMRAH SERBES’İN MEKTUBU ÜZERİNE BİRKAÇ KELİME
HER şeyimizi çalan, bize bu ülkede yaşanacak iki metrekare yer bırakmayan şu vicdansızlık...
Şu acımasızlık, şu adaletsizlik zamanında...
Muhbirliği vatanseverlik, gammazlığı meziyet haline getiren şu kahrolası günümüzde...
Bir yazarın çıkıp vicdan denen şeyin sesine kulak vermesi...
Bu samimi mektubu yazması...
Geç de olsa...
“Niye hemen o gün yapmadın” diyecek olan çıksa da...
İyidir be...
Onca vicdansızlıktan sonra gece başını yastığa koyup horul horul uyuyabilenlerin yanında, hiç olmazsa vicdan denen şeyin insanı uyutmayan bir sancısı olabileceğini gösterdi bize...
Biliyorum o kazada öleni geri getirmez...
Geride kalanın acısını dindirmez...
Ama affettirir be kardeşim...
Ne bileyim biraz hafifletir...
BEHZAT Ç.’NİN LÜGATİNDEN AKILDA KALAN O CÜMLELER
“Kendine zarar vermiş bir insana ‘Niye?’ diye sorulmaz.
Zaten birilerine anlatabilseydi zarar vermezdi kendine.”
“Sahici bir sarsıntı, sahte bir dengeden iyidir.”
***
“Sanıldığı kadar kötü biri değilim. Ama sanıldığı kadar iyi biri de olmayabilirim.”
“Gün gelecek, dün olacak. Söylemediğimiz her şeyden pişman olacağız.”
***
“Şimdi sadece geceleri yapayalnız ve yalınayak anlayabildiğim şeyler var.”
YENİ GÖZLÜKLERLE ERİC CLAPTON GİBİ
TARKAN’ın yeni gözlüklerini, saç modelini ve bir de gülüşünü çok sevdim.
Biraz Eric Clapton’a benzemiş. Güzel büyüyor Tarkan...
Kendisi de müziği de güzel büyüyor...
VALLAHİ LADY GAGA’YI ÇIRILÇIPLAK GÖRDÜM
DÜN Kelebek’te Sinem Vural da yazmış. Lady Gaga’nın “Gaga: Five Foot Two” adlı belgeselini ben de çok sevdim.
Size küçük bir de tüyo...
Filmin bir sahnesinde üstü tamamen çıplak otururken çekilmiş görüntüleri var.
Altında sadece bir bikini altı ile görünüyor.
Bir başka sahnesinde ise alt tarafı çıplak görüntüsü de var.
Film, son albümü “Joanne”ın hazırlanışı ve çıkışı dönemini anlatıyor.
Bu kızı çok severdim, filminden sonra daha da çok sevdim.
O kadar doğal, o kadar komplekssiz ki...
BU YAZ SAATİ İNADINI BANA KİMSE ANLATAMAZ
DANIŞTAY kararı dinlenmeyecekmiş... Yani o saçma sapan yaz saati uygulaması devam edecekmiş. Ben de aynı görüşümde ısrar edeceğim.
Dünyanın en gereksiz kararıydı... Dünyanın en gereksiz inadı haline geldi.
İKİNCİ AHMET DE NİYE YAZMIYOR ÖĞRENDİM
STAR gazetesinde Ahmet Taşgetiren yazılarına son verince, “İlk raundu birinci Ahmet kazandı” diye yazmıştım.
Ama baktım birinci Ahmet (Kekeç) o günden beri yazmıyor.
Dün Ahmet Kekeç’e sordum.
Bir kitap çalışması için bir süre yazılarına ara vermiş.
Yani gazete ile bir sorun yok.
Gazetede de duyuracaklarmış.
CUMHURİYET DE ODTÜ’LÜ ‘DEV GENÇ’ÇİLER GİBİ Mİ DÜŞÜNÜYOR
ÇOK garibime gitti.
Kendi gazetesi Cumhuriyet, Kadri Gürsel’in o harika fotoğrafını kullanmadı.
Türkiye’nin en çok konuştuğu olay oldu o fotoğraf. Gazetesi ise sıradan yan yana çekilmiş bir fotoğrafı tercih etti...
Acaba onlar da, 1970’li yıllarda, genç kız ve erkek öğrencilerin el ele gezmesine yasak koyan ODTÜ’lü ‘Dev Genç’çiler gibi, bunu “halkın değerlerine ters” mi gördüler...
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
