Paylaş
Hepimizin gözü ve yüreği Süleyman Şah Türbesi’nin taşınmasına çevriliydi...
İşte o günlerde Suriye’de çok önemli bazı gelişmeler oldu.
* * *
- 23 ŞUBAT: Bir Fransız parlamento heyeti Şam’a hareket ediyor.
İki ülke arasındaki ilişkiler 2012 yılında kesilmiş.
O günden beri ilk defa “seçilmiş milletvekillerinden” oluşmuş bir Fransız heyeti Suriye’ye gidiyor...
Ortalık toz duman...
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ateş püskürüyor.
Bekliyorsunuz ki Fransa Dışişleri Bakanlığı zehir zemberek bir açıklama yayınlayacak...
* * *
Açıklama geliyor... Ama tonu yumuşak mı yumuşak...
Sadece şunu söylüyor:
“Giden heyet, herhangi bir resmi mesaj götürmemektedir...”
* * *
Ama açıklamada asıl dikkatimi çeken, bir alttaki şu cümle:
“Bu heyet, kuvvetler ayrımı prensibine uygun olarak gitmiştir...”
Cümlenin manası çok açık:
“Kardeşim, burası yarı başkanlık sistemidir ama kuvvetler ayrımı vardır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Hollande çok kızsa da, karşı çıksa da, parlamenterler isterse gider...”
* * *
- 27 ŞUBAT: Geçen yıl kurulan ve Türkiye’de eğitilip en önemli “ılımlı Suriye muhalif gruplarından” biri olan Hazm hareketinin merkezi El Kaide yanlısı Nusra hareketinin eline geçiyor.
Ciddi bazı kaynaklara göre ise Hazm hareketi, elindeki silahlarla birlikte Nusra’ya katılıyor.
* * *
Anlamı şu:
Ilımlı muhalefet denilen hareketin artık Suriye’de hiçbir şansı kalmadı.
Bunların bir kısmı radikal İslamcı örgütlere, öteki kısmı da sonunda Esad saflarına katılacak.
Dünya bunu anlıyor...
Peki Türkiye...
Türkiye’de de iyi işaretler var.
Türkiye: Çok güzel hareketler bunlar
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan gezisi yararlı olmuştur.
Türkiye’nin Arap dünyasındaki yalnızlığını telafi etmek için ilk önemli adım sayılabilir.
- Erdoğan’ın Suudi Arabistan dönüşü gazetecilere Mısır’la ilgili sözleri, bu konudaki bir yumuşamanın ilk işareti sayılabilir.
İki şey söyledi:
Bir: Mısır ile alt düzey temaslar başlayabilir...
Akıllı harekettir bu...
İki: İlk defa Mısır yönetimini muhatap alıp, “muhalefete karşı yumuşama” tavsiyesinde bulundu.
Üslup da ton da son derece yumuşak ve yapıcıydı.
Gerçekçi harekettir bu...
- Türkiye, Musul’u IŞİD’in elinden alacak harekâta katılacağı işaretleri veriyor.
Türkiye’yi şerefli yalnızlıktan kurtarıp akıllı bir beraberliği götürecek adımdır bu.
- Doğu Perinçek ve arkadaşlarının Şam’a yaptığı ziyaret, olumlu bir adım olmuştur.
Türk halkının monolitik olmadığını gösteren, dolayısıyla dış politikaya esneklik katan bir harekettir bu.
- Esad’ın Türk ziyaretçilere söylediği sözler çok yumuşak ve yapıcıydı. Bu da olumlu bir gelişmedir.
İlerisi açısından hem gerçekçi, hep yapıcı, hem akıllı, hem mantıklı sözlerdir bunlar.
Yeter ki ilmek ilmek örülmeye başlayan bu akılcı makas değişimini, seçim meydanlarında bir anlık Meksika dalgası yaratmak için harcamayalım.
A330 mürettebatı IATA kurallarını ihlal ediyor
KOMŞUM Akif Beki “A330 mürettebatının” banko isimlerinden biri...
Ben de onun yazılarının en sadık müdavimlerinden biriyim.
Çünkü sayesinde, içeriden renkli ve anlamlı haberleri de alıyoruz.
Mesela “Duvarcı loncası”nın Mekke duvarlarına el koyduğunu da ondan öğrendik.
Onların bize yaptığı bu iyiliğe karşı ben de bir iyilikle cevap vermek istiyorum.
* * *
Dünkü yazısından öğrendik ki, Cumhurbaşkanı’na refakat eden A330 mürettebatı, Suudi Arabistan dönüşü, hiç dinlenmeden aynı uçakla Amerika Birleşik Devletleri’ne devam etmiş.
Bu defa Başbakan Davut-
oğlu’na refakat etmişler.
Devlette devamlılık ilkesi, mürettebatta da devamlılık ilkesine dönüştüğüne göre bunu nasıl değerlendireceğiz...
* * *
- BİRİNCİ YORUM: AKP iktidarının üst yönetimi, bu mürettebat dışında güveneceği gazeteci bulamıyor.
- İKİNCİ YORUM: Başbakan, Cumhurbaşkanlığı mürettebatını yanına alarak, bir anlamda Erdoğan’la ilişkisini iyi sürdürmek istiyor.
Tabii bu da A330 mürettebatına fevkalede önemli bir “elit gazeteci birliği” statüsü sağlıyor.
Her gazetecinin ağzının suyunu akıtacak bir durum
* * *
Allah’tan ben varım ve iyi bir münafığım...
Uçak sahipleri düşünmüyor ama ben onların durumunu düşünüyorum. Şimdi ortada hem IATA kuralları hem de insan hakları açısından sorunlu bir durum var.
* * *
IATA (Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği) kurallarına göre uçuş ekibinin çalışma saatleri belli.
Suudi Arabistan dönüşü, uçuş ekibi mutlaka değişmiştir.
Peki onlar değişirken, A330 mürettebatının hiç ara vermeden uçmaya devam etmesi doğru mu...
Dün bu konuyu ‘Kokpit’ köşesinin deneyimli uzman gazetecisi Uğur Cebeci’ye sordum.
“Kesinlikle gazeteci uçuş mürettebatı da değişmeli” dedi...
Benden söylemesi...
* * *
Ayrıca uçuş güvenliğini tehdit eden bir başka tehlike daha var.
Maazallah o yorgunlukla Başbakan’a söylenmemesi gereken bir lafı ederler, Cumhurbaşkanı alınır...
A330’un koltuğu mundar olur...
Benden söylemesi...
Paylaş