Paylaş
Olup bitene ilgisiz kalamıyorsun.
Ülkende bazı şeylerin iyi gitmediğini görüyorsun.
İçin kıpır kıpır...
Vicdanın sana durmadan “Bir şeyler yapman lazım” diyor...
* * *
En demokratik hak bildiri yayınlamak...
Ama biliyorsun ki, zaman askeri rejimdeki gibi bile değil. Terörle mücadele daha güneş doğmadan kapına dayanacak.
* * *
Ey, içi kıpır kıpır, bildiri yazacak arkadaş...
Sana yol gösteriyorum.
* * *
Aziz Nesin’in 1984 “Aydınlar Dilekçesi” davasındaki savunmasını iyi oku.
Çünkü orada bildiri yazarken dikkat etmen gereken şeyleri çok iyi anlatmış.
* * *
Google’a gir... “Aydınlar Dilekçesi” yaz...
Aziz Nesin bundan 32 yıl önce, yani askeri rejim döneminde “Aydınlar Dilekçesi”ni yazarken hangi ilkelere uyduklarını madde madde yazmış.
* * *
Unutma... O dilekçeyi 1384 kişi imzaladı...
59’u yargılandı...
59’u da askeri sıkıyönetim mahkemesinde beraat etti.
Gel şimdi birlikte okuyalım.
Askeri dönemde bildiri yazarken dikkat edilmesi gereken 8 altın kural
-KURAL 1: Görüşlerinizi bildiri olarak değil, Anayasa’nın 74. maddesinin yurttaşa verdiği dilekçe hakkından yararlanarak sunun.
-KURAL 2: Kesinlikle açık ve yasal çalışın.
-KURAL 3: Çalışmalarınızı bir örgüt biçimine sokmadan yürütün.
-KURAL 4: Dilekçeyi imzalaması için hiç kimseye doğrudan ya da dolaylı baskı yapmayın, rica etmeyin, kimseyi imzaya özendirmeyin, kışkırtılmayın.
- KURAL 5: Dilekçenin yazılması ve imzalanmasında, kesinlikle sağ-sol ayrımı yapmayın, bütün aydınlara açık olun.
-KURAL 6: Yönetimdeki hoşgörüsüzlük nedeniyle yasal çerçeve içindeki dilekçeyi gençlere imzalatmayın.
-KURAL 7: Hem bildiri niteliği almaması hem de imza sayısı çoğalıp engellenmemesi için dilekçe imzalarını halka açmayın.
-KURAL 8: Dilekçeyi en ılımlı biçimde yazın, aydınların birleşebilecekleri asgari müşterekleri dile getirin.
Kadının 1 lirası erkeğinkinden daha mı az değerli
BU soruyu, Financial Times’ın “Ekonomi dedektifi” Tim Hardy soruyor.
New York şehri ‘Tüketici İşleri Bölümü’nün, yılbaşı öncesi alışverişle ilgili bir raporu şöyle bir gerçeği ortaya koymuş.
Kadınlar, aynı tür ürünleri alırken, erkeklere göre yüzde 7 oranında daha fazla para ödüyormuş.
Yani “Fiyatlamada bir cinsiyet ayrımcılığı” söz konusuymuş.
Deodorant, cilt bakımı, saç kesimi, kuru temizleme gibi ürün ve hizmetlerde fark daha da yüksek olabiliyormuş.
Bazılarına göre bunun nedeni “Alınan ürünün kalitesi konusunda kadının daha talepkâr olmasıymış.”
Kadının para biriminin ve paritesinin farklı olması ilginç bir konu... İzlemeye devam edeceğim.
Otelde mini barda gördüğüm torbadaki harika şey neydi
ÖNCEKİ akşam Milano’da harika bir fashion partisinden oteldeki odama dönüp mini barı açtığımda küçük bir torba gördüm.
Üzerinde İngilizce şu yazıyordu:
“İçmenin fenalıklarını okuduğum zaman, okumaktan vazgeçiyorum...”
Açtım, içinde iki küçük hap, bir tane “Brain food” (Beyin gıdası) ve su kaybını önleyen bir küçük tüp sıvı...
Yani bir “Hangover kiti...”
Bugüne kadar mini barlarda prezervatif çok gördüm, ama sarhoşluğun kötü etkilerini giderecek bir ürün paketi hiç görmemiştim.
Hiç fena bir fikir değilmiş... Dün sabahımı kurtardı...
Kruvaze ceketlerin harika dönüşü
ÖNCEKİ akşam Milano’da, Türk tasarımcı “Les Benjamins”in partisinde, Yasemin Allen’le tanıştım.
Dizi filmlerde seyrettiğim Allen harika bir kız...
Suna Yıldızoğlu’nu kadın olarak çok beğenirdim.
Kızı daha da güzel...
Yürüyen bir modernite ve stil ikonu.
Yol arkadaşım Levent Özçelik, ben ve o harika bir sohbet yaptık.
İnsana umut veren bir ışıltısı ve gülüşü var...
Mesafesini çok iyi koruyan samimiyeti, harika gülüşü ile bir anda herkesin dikkatini çekiyor.
Siyah parlak bir tayt üzerine kruvaze ceket giymişti.
Kruvaze ceket geçen yıldan beri müthiş bir dönüş yapıyor.
Yasemin de müthiş taşıyor...
Birlikte bu pozu verirken, Hümeyra’nın son günlerde aklıma takılan şarkısı geldi.
“Sus, duymasın...”
Çok yaşa Yasemin... Hep böyle umut veren gülüşünle dolaş aramızda...
Böyle insanlara, arkadaşlara ihtiyacımız var...
Telefonsuzluk
DÜN sabah Milano’da kahvaltıda bir kadın...
Önünde laptop, bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Bir gece önce telefonunu bir arkadaşına vermiş ve geri alamamış.
“Telefonsuzluğa kaç dakika dayanabilirim diye bakıyorum” diyor.
Deneyiminden ulaştığı sonuç şu:
Yarım saat...
Paylaş