Paylaş
Onu 25 yıldan beri, hiç bıkmadan, her geçen yıl daha kendime yakın hissederek dinliyorum.
Hayranlığım her yıl daha da artıyor.
Üstelik İzmirli...
Ve acayip güzel söylüyor.
ALLAH’IM YILLAR NE ÇABUK GEÇMİŞ
Sahnedeki kadına bakıyorum...
Yıllar ne çabuk geçmiş.
Geçmiş ama, Aleksiu hep aynı Harula...
Yine sade... Yine abartısız.
Yine bütün gücünü sesine ve bir de duruşuna vermiş.
Bir dakika...
Duruş dediysem, dört dörtlük bir kadın duruşu.
Gerçek bir Akdeniz kadını duruşu.
Daha yeni kitap yazdım, “Kırk yaş, kadının en güzel yaşıdır” dedim.
Altmış da güzelmiş yahu...
SAHNENİN ÖNÜNDE BİR TÜRK VITELLONI EKİBİ
Geçen pazartesi akşamı Atina’da onu dinliyoruz.
Sahnenin önünde bize ayırdığı sandalyelerde 5 Türk erkeğiyiz.
Türkiye’deki konserlerini düzenleyen Mustafa Oğuz, Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz ve ben...
Bir de her tür müzik bilgisini şaşkınlıkla izlediğim bir bankacı.
Ersin Akyüz...
Anlayacağınız Fellini’nin ‘I Vitelloni’ filminden fırlamış tam bir danalar ekibi...
Haris Aleksiu’yu dinlemeye gelmişiz.
Hepimiz onun hayranıyız.
Ve hepimiz 63 yaşında bir kadını hem sesiyle dinliyoruz, hem de kadınlığı ile seyrediyoruz.
Dedim ya, yine sade.
BU ELBİSEYE TASARIMCI ELİ YA HİÇ DEĞMEMİŞ, YA DA
Üzerine siyah bir elbise ile çıkıyor.
İkinci bölümde ise birincisinin çok benzeri kırmızı bir elbise giyiyor.
Tahminim şu: Ya tek dikişine tasarımcı eli değmemiş..
Ya da onu çok çok iyi tanıyan mükemmel bir zarafet tasarımcısı her dikişine el atmış.
Önce mekânı anlatmalıyım.
Atina sırtlarında, taşocağını andıran bir mekân. Sahne sırtını dik bir dağa dayamış.
Önünde 20-30 sıra sandalye.
Onun arkasında, resmigeçit törenlerindekine benzer demonte platformlar.
Biletler çoktan bitmiş.
Tam bir halk konseri.
İki saat boyunca mest oluyoruz.
Harula Mehmet’e hasretle sarılınca üç dana çıldırdı
KIZGIN DANA
ATİNA danaları hakkında demografik istatistikleri de vereyim. Yaş ortalaması 55. En küçüğü 40, en büyüğü 65 yaşında.
Konserden sonra 5 Türk dana olarak, Harula’nın kulis olarak kullanılan odasına davet edildik.
Kapıda bekleyen çok sayıda Yunan hayranın biraz kıskaçlık gibi duran bakışları altında basit odaya girdik.
Dışarıda yaşadığımız kıskanılma duygusu, bu defa beni ve iki öteki danayı vurdu.
Çünkü Haris Aleksiu, Mustafa Oğuz ve Mehmet Yılmaz’a öyle hasretli bir şekilde sarıldı ki...
Eyüp, Ersin ve ben doğrusu biraz kontrpiyede kaldık.
Tam bir Aleksiu fanatiği olan ve bütün konseri sahnenin önünde ayakta hayranlıkla izleyen Ersin’in yüzündeki ıstırap ifadesi içimi burktu
Hadi Mustafa Oğuz’u anladık. Aleksiu’nun Türkiye’deki konserlerini o düzenliyor.
Ya bizim Mehmet’e ne oluyor?
Kıskançlık, özellikle benim gözlerimde ateş topuna dönüşünce, mecburen anlatıyorlar.
İki hafta önce Aleksiu’nun bir arkadaşı Bodrum’un karşısındaki Kalimnos Adası’nda evlenmiş. Mustafa ile Mehmet de düğüne katılmış.
Oradan tekne ile Haris Aleksiu’yu da alıp Leros Adası’nda bizim Takis’in lokantasına gitmişler. Bütün gece şarkı söylemişler.
O muhabbet, o hasretli sarılma da işte o geziden geriye kalan özlemmiş...
Ne yapalım, Haris Aleksiu’ya 25 yıldır hayranlıkla sadık kalmış bendenize, kabullenmekten başka bir çare kalmadı.
Allah’tan konserden sonra gittiğimiz restoranda bize de çok hoş davrandı. Şaka bir yana...
Harula, Harula’dır...
Ve Allah bu canı bu bedenden alıncaya kadar, her yaz onunla yatıp onunla kalkacağız...
Atina konseri ile Açıkhava konseri arasındaki farklar
DANA GÖZÜ
BİLET FİYATLARI Ekonomik kriz konser fiyatlarını da etkilemiş. Aleksiu konserinin biletleri 10-12 Euro.
Türkiye’de ise Sezen Aksu ve Tarkan konserlerinin fiyatları 30 Euro’dan az değil.
SES DÜZENİ Teknik olarak belki Türkiye’deki daha ileri bir teknoloji.
Ancak Türkiye’dekine göre çok daha düşük tonda. Enstrümanlar birbirine karışmıyor.
Her enstrümanın sesini tek tek alıyorsunuz.
Kulaklarınız rahat.
SEYİRCİ Türkiye’de daha disiplinli.
Orada sahnenin önünde devamlı bir hareket var.
Bazı kişiler konser sırasında sahnenin önünden geçip gidiyor, geri geliyor.
Bazı aileler sandalyeleri alıp, aradaki boşluğa yerleştiriyor, çocuklarını oralara oturtuyorlar.
Yani bizdeki Açıkhava düzeni yok.
SAHNE ÖNÜNE DAVET Dikkati çeken bir fark da şu:
Aleksiu konserin ikinci bölümünün sonuna doğru, “Şimdi sahne önüne gelip dans etmek serbest” dedi.
Sahne önü bir anda oynayan kadınlarla doldu.
SOSYOLOJİ Kadın sayısı gözle görülür ölçüde fazla.
Bizdeki Açıkhava seyircisiyle karşılaştırıldığında, sanki gelir düzeyi daha düşük bir nüfus profili gibi duruyor.
Biz beş Türk dananın ortak gözlemi ise şu:
Açıkhava’daki kadınlar, Atina konserindekilerden daha güzel.
Tabii zevkler ve renkler tartışılmaz kanununu da unutmamak gerekir.
Yani Yunan danaların görüşü farklı olabilir.
‘BİS’ KÜLTÜRÜ Konser sonunda sanatçıyı yeniden sahneye çağırma kültürü Açıkhava’dan çok farklı.
Türkiye’de sanatçı çok daha ısrarlı ve yüksek alkışla çağrılıyor.
Burada cılız bir çağrı vardı. Aleksiu geri gelip tek şarkı söyleyip ayrıldığında, seyirci de ayrılmaya başlamıştı.
KONSER ARASI Açıkhava ile dikkat çekici fark ise konsere ara verilmesi.
Konser iki saat sürdü. Birinci saatin sonunda 10 dakika ara verildi.
Ancak çok az sayıda dinleyici yerinden kalktı.
SANATÇI KOSTÜMÜ Yukarıda da anlattığım gibi, Aleksiu’nun kıyafeti çok sadeydi.
Birinci bölümde siyah bir giysi ile çıktı.
İkinci bölümde ise yine onun kadar sade bir kırmızı elbise giydi.
Yani janjanlı kıyafet yoktu.
Şarkılarının neredeyse hepsini biz de biliyoruz
HİSLİ DANA
YANLIŞ hatırlamıyorsam, Haris Aleksiu’nun sesini ilk defa Parios’la birlikte söylediği “Kokkino Garifalo”da dinlemiştim. Konseri, sanki bir Sezen Aksu, Ajda Pekkan veya Zülfü Livaneli konseri gibi izledim. Birkaçı hariç, şarkılarının hemen hepsini biliyorum. Defalarca dinlemişim. Bu arada “Telli telli”yi söylerken hepimiz bir kere daha Murathan Mungan’ın hakkını veriyoruz. Bu şarkıya harika Türkçe sözler yazmış. Tabii sık sık Sezen’i de hatırlıyoruz. Aleksiu şarkılarını o da harika söylüyor.
Paylaş