Ben şarap içiyorum ortak değer midir

DOĞAN AİLESİ’NİN EN BÜYÜK MEVKİSİNDEKİ EN KÜÇÜK ÜYESİ

BEGÜMHAN Doğan Faralyalı, Sema ve Aydın Doğan’ın yaşı en küçük kızıdır.

Ama aile şirketlerinin en büyük mevkisinde oturur.

Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı’dır.

Bilinmeyen bir yanını da zaman zaman benimle paylaşır.

Çok iyi bir yazardır.

Onun girişimiyle Hürriyet’te çok güzel bir “Ortak Değerlerimiz” yazı dizisi başladı.

Bayram boyunca Türk medyasındaki en dikkat çekici olaydı.

Şimdi müsaadenizle, bayramın şu son gününde, bir çıkıntılık yapacağım.

Yani ortak olmayan değerlerimizden söz edeceğim.

Begümhan Doğan Faralyalı

BEN ŞARAP İÇİYORUM ORTAK DEĞER MİDİR

DERDİMİ baştan söyleyeyim.

Benim için ortak değerlerimizden çok, ortak olmayan değerlerimiz önemli.

* * * 

Çünkü, bana göre bütün dünyada en önemli ortak değer olan “karşılıklı saygı”, kendini asıl ortak olmayan değerler söz konusu olduğunda gösteriyor.

* * *

Son yıllarda “ortak değer” dediğimiz zaman anlamamız istenen şeyler çoğunlukla “muhafazakâr değerler” oluyor.

* * * 

Ben muhafazakâr değilim.

Annem babam, dedelerim muhafazakârdı, kurban keserdi.

Ben kesmiyorum.

* * *

Tabii ki inançlarını yerine getiren insanlara saygılıyım.

Aşırıya kaçmamak şartıyla içiyorum.

* * *

İçki içmemek, bazıları, hatta çoğunluk için ortak değer olabilir.

Ne içmek, ne içmemek ortak değerdir.

Benim için hayattan keyif almamı sağlayan değerli bir şeydir...

* * *

Kimseyi içmeye teşvik etmiyorum, hatta içmeyeni takdir ediyorum.

Ama şunu da hatırlatıyorum.

Bu ülkenin yetiştirdiği en büyük muhafazakâr liderlerden biri olan Adnan Menderes içerdi.

Turgut Özal’ın eşi Semra Özal, akşamları bir kadeh viskisini içerdi.

Ve Turgut Özal, “Semra tak bir kaset keyfimize bakalım” sevecenliği ile ona katılırdı.

Bir milletin ortak değerleri yok mudur...

Elbette vardır ve olmalı...

* * *

Demokrasi. Adalet, vicdan, bayrak, vatan...

Başkasının malına, canına kastetmeme, iftira atmama...

* * *

Ama bilelim ki, ortak değerler, sadece çoğunluğun değerlerinden ibaret bir kavram değildir...

* * * 

Bazen toplumları ortak olmayan değerler ileriye götürür...

DÜNÜN SEVGİ ÖPÜCÜĞÜ  BUGÜNÜN CİNSEL TACİZİ

BÜYÜK bir ihtimalle bu fotoğrafı görmüşsünüzdür.

İkinci Dünya Savaşı’nın bitişini simgeleyen ikona fotoğraflardan biri bu.

* * * 

14 Ağustos 1945 günü New York’un Times Meydanı’nda çekildi.

O gün Japonya teslim olmuş ve savaş bitmişti.

* * * 

Kimdi bu iki kişi...

Bugüne kadar 11 erkek, 3 kadın, fotoğraftakilerin kendisi olduğunu iddia etti.

* * * 

Kadınlardan biri Greta Friedman isimli, Viyana’da doğmuş Yahudi bir kişiydi. Geçen perşembe günü 92 yaşında öldü, ama arkasında şu büyük tartışmayı da bıraktı. O günün “zafer sevincini” yansıtan bu hareket, aslında bir cinsel taciz miydi...

* * * 

İddia ilk olarak 2012 yılında bir internet sitesi tarafından ortaya atıldı.

Ancak Life dergisinin ana şirketinin Time dergisi 2014 yılında yayınladığı bir makalede, “Birçok kişinin, bu sarılışı, bir zafer kutlamasından çok kamusal alanda bir cinsel taciz olarak gördüğünü” yazınca tartışma alevlendi.

* * * 

Tartışmaya ben de katılıyor ve...

Ben hâlâ, dünyanın başına gelmiş en büyük felaketlerden biri olan Nazizmin sonunu simgeleyen güzel bir fotoğraf olarak gördüğümü söylüyorum.

PAZARTESİ SÜLEYMANİYE’DEN CHİCAGO’YA GİDEN UÇAĞIN KARGOSUNDAKİ İKİ TABUT

GEÇEN pazartesi günü Kuzey Irak’ın Süleymaniye şehrinden kalkan bir uçak, Chicago’nun O’Hare Havalimanı’na indi.

Uçakta 2 tabut vardı.

Bu 2 tabut, aslında Türkiye ile Amerika arasında yaşanan gizli bir savaşın en çarpıcı sembollerinden biriydi.

Çünkü tabutlarda, YPG ile çarpışmak için Rojava’ya giden 2 Amerikalı gencin naaşı vardı.

Salı gün Wall Street Journal’da çıkan bir haberden öğreniyorum ki, halen 100’e yakın Amerikalı genç, gönüllü olarak YPG saflarında çarpışıyormuş. Bunlardan 3’ü geçtiğimiz günlerde öldürülmüş ve cenazelerinin Amerika’ya gönderilmesi sorun olmuş. Suriye tarafında ölen bu gönüllülerin Amerika’ya gönderilmesinin en kolay yolu Türkiye’ye getirilip İstanbul üzerinden göndermekmiş.

Ancak Türkiye YPG’yi terörist ilan ettiği için, cenazeler Kuzey Irak’a götürülüp oradan Amerika’ya gönderiliyormuş.

Umarım bu Amerikalılar, YPG saflarında Türk ordusuna karşı da savaşmaya kalkışmaz.

YANİ DEVLETİMİZ ‘SADECE  İMAM HATİP OKULLARI İYİDİR’ Mİ DEMEK İSTİYOR

DÜNKÜ Cumhuriyet gazetesinde okudum.


Haber doğrudur demiyorum. İnşallah doğru değildir diyorum. İddia odur ki, Milli Eğitim Bakanlığı, 900 bin Suriyeli öğrenciyi kalıcı okullara göndermek için Arapça bir tanıtım broşürü hazırlamış.

Bu broşürlerde imam hatip okullarının övgüsü yapılıyor ve çocuklar buralara yönlendiriliyormuş.

Garibime gitti...

Yani devlet okullarına giden çocuklarımız iyi eğitim almıyor mu demek istiyor bakanlığımız... İnşallah bir açıklık getirirler...