Basmakalıp köşe yazarı kastı çöktü

YILLARDIR bu ülkenin temel sorunlarıyla ilgili konularda ‘‘entelektüellik tekelini’’ elinde bulunduran ‘‘İkinci Cumhuriyetçilere’’ kötü bir haberim var.

Onlara, onların mahallesinde ve onların ‘‘entelektüel raconu’’ içinde kafa tutacak yeni bir ‘‘Birinci Cumhuriyetçi’’ yazar doğuyor.

‘‘Yeni’’ deyince, aklınıza ille de genç bir insan gelmesin.

ÖZDEMİR İNCE OLAYI

Tam aksine, Türkiye'de çok uzun yıllardan beri yazı yazan bir insan, şimdi ‘‘İkinci Cumhuriyet’’ mahallesinde volta atmaya başlıyor.

Sözünü ettiğim kişi, bir süredir Hürriyet'in Almanya baskılarında yazıları yayınlanan Özdemir İnce.

İnce
şimdi haftada iki gün Türkiye baskılarında da yazıyor.

Ve giderek daha fazla insanın dikkatini çekiyor.

Özdemir İnce, Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin temel değerlerini, laiklik kavramını gerçek bir entelektüel bilgiyle savunuyor.

Bugüne kadar entelektüel mahallede elleri serbest dolaşan ‘‘İkinci Cumhuriyet’’ kadrolarına ve ‘‘dinci kesimin’’ ağzı laf yapan, iyi okumuş yeni entelektüellerine, ‘‘Birinci Cumhuriyet’’ mahallesinin de entelektüel açıdan savunmasız olmadığını gösteriyor.

Ben kendi payıma, cumhuriyet ilkelerinin ve laiklik, demokrasi, çoğulculuk gibi kavramların, ‘‘Baltalı Zagor’’ savaşından çıkıp, gerçek anlamda bir fikir tartışması haline gelmesinden son derece mutluyum.

O nedenle Özdemir İnce'yi çok yakından ve büyük bir mutlulukla izliyorum.

Ve büyük bir keyifle görüyorum ki, seviyeli tartışmayı, hakaret ve küfürden azade bir fikir platformunu oluşturduğu için benim gibi birçok insan da onu aynı keyifle izliyor.

YENİ YAZAR NESLİ

Türk basınında yeni bir yazar nesli doğuyor.

Geçtiğimiz 10 yıl, bana göre yeni yazarların çıkması ve eski yazar kadrolarının kurduğu demir kalıpların kırılması açısından son derece verimliydi.

Bu kalıpların kırılmasında Hürriyet'in çok ama çok büyük bir katkısının olduğuna inanıyorum.

Bu yazar kuşağı, gazete sayfalarını dar bir siyasetin kölesi olmaktan kurtardı.

Hayatın en mahrem insani bölgelerini, medyanın iskánına açtı.

Bundan 10 yıl önce, ‘‘Bu gazeteciliğe yakışmaz’’ denilen birçok tabu yıkıldı ve bu tabuların arkasındaki yazarların birer ‘‘káğıttan kaplan’’ olduğu ortaya çıktı.

Hiç kuşkusuz, bunlar içinde gerçek anlamda değer olanlar, son 10 yıldaki ‘‘yazar kıran tsunaminin’’ altından sağ salim çıkmayı başardılar.

Ama bir bölüm var ki, ya tamamen silindi, ya da bugün birer medya meczubu olarak ortada geziyor.

Şimdi yeni bir 10 yıl başlıyor.

Özdemir İnce gibi yeni insanlar ‘‘ikinci baharını’’ yaşıyor.

Veya Ali Atıf Bir gibi, bugüne kadar meskûn olmayan medya arsalarını iskána açan zeki ve gerçekten yenilikçi yazarlar doğuyor.

Mesela Kanat Atkaya.

Beyoğlu kuşağının yeni yazarı, kendi kurduğu dil ile harikalar yaratıyor.

RADİKAL YAZARLARI

Radikal
Gazetesi, aydın kesimin klasik ve artık klişeleşmiş kalıplarını kırabilen yeni yazarlar çıkarıyor.

Mesela dış politika konusunda Erdal Güven'i büyük bir ilgiyle okuyorum.

Aynı şekilde büyükelçilikten emekli olduktan sonra yazarlığa başlayan Gündüz Aktan gerçekten çok cesur ve gerçekçi yazılar yazıyor.

Kadın yazarlar inanılmaz atılımlar yapıyorlar. 1990'ların özellikle ikinci yarısında devrim yapan kadın yazarı kuşağına şimdi, kendilerine yeni alanlar açan başka yazarlar ekleniyor.

Mesela Radikal'in Nur Çintay'ı.

Vatan'ın İclal Aydın'ı.

Aktüel'in Ebru Çapa'sı.

Ve Hürriyet’in Cumartesi Eki’nde gusto yazılarına yepyeni bir edebi estetik ve renklilik getiren Figen Batur.

Tabii bir de Haşmet Babaoğlu gibi yeniden doğanlar var.

Mehmet Y. Yılmaz, genel yayın yönetmenlerinin ille de ‘‘Ağır ol da molla desinler’’ türünden insanlar olması gerekmediğini çok güzel biçimde ispatladı.

KAST ÇÖKTÜ

Bundan 15 yıl önce Hıncal Uluç, hepimize yeni medya gerçeğini öğretti.

Bu hayat bilgisi dersi şuydu: Hayatın her alanı, medyanın mahallesidir.

Kabul edelim ki, yeni ve cesur yazar kuşağının doğmasında Zafer Mutlu'nun çok büyük payı vardı.

Ben yazarlık denilen bakış açısında basmakalıp yargıların kırılmasından dolayı müthiş mutluyum.

Ve yazarlıktaki kast sisteminin kırılarak, medyanın bütün boş arsalarının iskána açılmasını Türkiye açısından çok önemli bir gelişme olarak görüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları