MEĞER Rebecca’nın telefonları da illegal biçimde dinlenmiş.
Wall Street Journal ve Times gazetelerinin sahibi, Rupert Murdoch’un geleneksel yaz partisine katılmak için Berlin’den Londra’ya uçuyordum. Haberi, grubun İngiltere’deki amiral gemisi sayılan Times’ta okudum.
İngiliz polisi geçtiğimiz günlerde Murdoch’un, İngiltere’deki bütün gazetelerinin başına geçirdiği Rebecca Brooks’u davet ederek kendisine şu bilgiyi vermiş:
“Size ait cep telefonu 20 defa hack’lenmiş”.
Yani birileri, İngiltere’nin 1 numaralı gazete yöneticisinin 20’ye yakın konuşmasını illegal biçimde dinlemiş.
* * *
Geçen perşembe akşamı, Doğan Grubu’ndan Mehmet Ali Yalçındağ’la birlikte, Kensington Gardens’ın, “Orangery” adlı yerinde verilen yaz partisine katıldım. Partiye biraz erken gitmiştik. DAVOS GRUBU Rebecca ile son defa Davos’ta görüşmüş, Bild gazetesinin genel yayın yönetmeni Kai Diekmann’la birlikte uzun bir öğle yemeği yemiştik. Bu arada, son 4 yılda oluşan Davos grubumuza ait küçük bir bilgi vereyim. YÜKSELEN GENEL YAYIN YÖNETMENİ Kai Diekmann, Hürriyet gazetesinin yönetim kurulu üyesi.
Bu yıl başından itibaren aynı zamanda Times gazetesinin de yönetim kuruluna girdi.
Hem İngiltere, hem Türkiye tarihinde, milli bir gazetenin yönetim kuruluna giren ilk yabancı gazeteci olma özelliğini taşıyor.
Her yıl yaptığımız öğle yemeğine, geçmişte Sunday Times’ın ve Times’ın genel yayın yönetmenleri de katılmıştı.
Bu yılkinde ise New York Times’ın sahibi Arthur Sulzberger vardı.
* * * KULÜBE HOŞ GELDİN Karşıdan Rebecca’yı görünce kollarımı açtım ve “Welcome to the club” dedim.
Şaşırdı, “Ne kulübü” dedi.
“Telefonu dinlenen gazete yöneticileri kulübü” deyince gülmeye başladı.
Benim telefonlarım 25 yıldan beri dinlenip sık sık önüme konulduğu için, kıdemli sayılırdım.
Rebecca, bundan bir süre önce yine polisteydi ve bu defa, mağdur değil, sorgulanan kişiydi.
Çünkü, başında bulunduğu grubun bir gazetesi, geçmişte karanlık bir dedektifin illegal telefon dinlemeleriyle elde ettiği bilgileri satın alarak kullanmış ve bu 2007 yılında ortaya çıkmıştı.
Aslında olaylar, onun gazetelerin CEO’luğuna getirildiği dönemden öncesine aitti, ama bugünün sorumlusu olarak o da hedefteydi.
Anlayacağınız, bir süre arayla hem sorumlu, hem mağdur olarak polise gitmiş.
Mesleğimizin garip cilvesi budur.
* * *
Hürriyet Pazar gazetesinin son sayısında, Emre Kızılkaya, İngiltere’deki telefon dinleme olayını çok güzel yazmıştı... ÖZEL DEDEKTİF Dinlemeleri, Jonathan Rees adlı eski bir polisin kurduğu dedektiflik şirketi yapmıştı.
Bu kişi, yoz polislerden, gümrük memurlarından, maliye müfettişlerinden ve banka çalışanlarından oluşan bir şebeke kurarak, siyasetçiler, işadamları, sanatçılar hakkında illegal yollardan topladığı özel bilgileri yayın kuruluşlarına satmıştı.
Bu bilgileri en çok, Murdoch grubuna ait News of the World gazetesi kullanmıştı. BBC DE KULLANMIŞ Ama Daily Mirror ve BBC’nin “Panaroma” adlı programının da bu bilgileri satın alıp kullandığı ileri sürülüyordu.
- Rebecca olayı şunu gösteriyor.
Demek ki, “illegal telefon dinlemesi” yapan kişiler, kendilerini garantiye almak için mutlaka “iki taraflı” çalışıyorlar.
Bugün ona, öteki gün bana... KISSADAN HİSSE Demek ki, “Kuzudan post, dinleyenden dost olmazmış”.
* * *
- Geceye İngiltere Başbakanı David Cameron da davetliydi. YAKA AÇIK Üzerinde takım elbise ve yakası açık beyaz bir gömlek vardı.
Çok genç ve fit duruyordu.
Uzunca bir süre sohbet ettik, ancak yazma izni almadığım için kullanmıyorum. TÜRKİYE İMAJI Murdoch’un oğlu James Murdoch’la daha el sıkışırken, “Türkiye uçuyor” dedi.
Gece boyunca konuştuğum gazeteciler, siyasetçiler, bankacılar ve yatırımcılar, Türk olduğumu işitince hep aynı tepkiyi verdiler.
“Türkiye yükselen yıldız.”
Bu lafı daha önceleri, rahmetli Özal zamanında işitmiştim.
Ama bu defa yoğunluğu ölçülmeyecek kadar artmıştı.
Yukarıdan ve dışarıdan bakınca, Türkiye çok iyi görünüyor.
Eksik olan şey, demokrasinin estetiği ve kozmetiği.