Paylaş
“Bana Ellerini Ver” şarkınız var ya...
Bana hayatın boyunca en sevdiğin 20 Türk şarkısını yaz deseler... Banko onu koyarım.
“İkinci Bahar” var ya...
Sezen Aksu’nun o şahane şarkısını, bu Türkiye gökyüzünün altında sizden güzel söyleyen kimse yok...
İkisi de milli hafızamızın kayıt defterlerine hiç silinmeyecek şekilde yazılmıştır.
Ammmaaaa...
Dün Takvim gazetesinde Ali Değirmenci’ye verdiğiniz mülakat var ya...
Olmadı arkadaşım...
DİYORSUNUZ Kİ: (Muhalif sanatçılar için) “Bunca şehitlerimiz oluyor. İnsan üzülür, bir tepki gösterir, bir beyanat verir değil mi?
BEN DE DİYORUM Kİ: İnsaf edin Özdemir Bey. Bu ülkenin birkaç marjinali dışında hangisi şehidimiz karşısında duyarsız kaldı?
DİYORSUNUZ Kİ: Cumhurbaşkanımız çağırırsa giderim, çünkü devlet çağırıyor. Ama bunlar hiç ortada yoklar.
BEN DE DİYORUM Kİ: İnsaf edin Özdemir Bey. Çağırmışlar da gitmemişler mi?
DİYORSUNUZ Kİ: “Şimdi anlı şanlı firmalar popüler müzisyenlere sponsor oluyorlar. Çünkü kültür emperyalizmine çalışıyorlar.”
BEN DE DİYORUM Kİ: İnsaf edin Özdemir Bey. Tarkan’lar, Kenan Doğulu’lular, Ajda Pekkan’lar kültür emperyalizmine mi çalışıyor?
Yani hocam darılmayın ama bu lafların arkasında bir şeyler seziyorum:
BİR: Milyonlarca insanı kendine bağlayan genç ve başarılı şarkıcılara karşı apaçık bir çekememezlik...
İKİ: Bu genç yetenekleri dinleyen, seven milyonlarca insana karşı da büyük bir küçümseme...
Hocam bunu en çok sizde ve Neco’da görüyorum...
Şimdi ikinize de bir tavsiyem var.
Buyrun ikinci yazıya lütfen...
İKİ BÜYÜK MÜZİSYENE KÜÇÜCÜK BİR TAVSİYE
ÖZDEMIR Hocam ve sevgili Neco, bence Tony Bennett gibi yapın.
Genç insanlarla biraz muhabbet edin.
Tony Bennett 92 yaşında... Lady Gaga, Amy Winehouse gibi büyük popçularla harika düetler yaptı...
Girip Spotify’da dinlerseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Siz 78 yaşındasınız... Yani tam Tony Bennett’in evinde otururken MTV’yi arayıp gençlerle ilişki kurduğu yaştasınız.
Siz de gidip mesela Aleyna Tilki’ye bir düet teklif etseniz.
Göreceksiniz ne harika işler yapacaksınız.
MONŞER DİYE KÜÇÜMSENEN AKİL İNSANLARIMIZ NE DİYOR
DÜN İpek Özbey’in Hürriyet’te yayınlanan mülakatını okumadıysanız mutlaka okuyun.
BM ve NATO’da yıllarca daimi temsilcilik yapmış olan ve emekliye ayrılan diplomatımız Ümit Pamir’le konuşmuş.
Bölgemizle ilgili müthiş bir tahlil...
İzlememiz gereken dış politika ile ilgili sakin, yapıcı ve zararı giderici çözüm önerileri...
Dış politikanın iç politika enstrümanı olmaktan çıkarılması tavsiyesi.
Bu insanlar, özellikle Ahmet Davutoğlu döneminde “monşerler” denilerek küçümsendi.
Hepsi köşelerine çekildi.
Oysa bugün bu ortak akla, tecrübeye ve ilişkilere her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
YOLUMU BULDUM: 'STRATEJİK SABIR'
ESKİ büyükelçi Ümit Pamir Trump’la ilişkiler için harika bir tavsiyede bulunuyor: “stratejik sabır”
Çok sevdim bu kavramı.
Bundan sonra kendi ilişkilerim için de aynen bunu uygulayacağım.
“Ya stratejik sabır...” deyip tevekkülle sabredeceğim...
BU FOTOĞRAF TAHMİNİMİN DOĞRU OLDUĞUNU İSPATLIYOR
DÜN Kelebek ekinde CNN’in yeni dönem tanıtım haberi vardı.
Fotoğraftakileri saydım.
20 kadın sunucu tanıtılmış.
Buna karşılık sadece 8 erkek var.
Genel yayın yönetmenliğinden ayrıldığım sırada verdiğim bir mülakatta şu tahminde bulunmuştum:
“Medya artık kadın ağırlıklı bir meslek olacak...”
CNN’in yeni dönem fotoğrafı bu tahminimin doğru çıktığını gösteriyor.
CNN yöneticilerini kutlarım.
Doğru bir tercih yapmışlar.
NİL'İN BULDUĞU HARİKA KAVRAM
NİL Karaibrahimgil’in dün Kelebek’teki yazısını çok sevdim. “Okullarda beden eğitimi gibi ruh eğitimi dersi de okutulmalı” diyor.
Bunun için de harika bir kavram bulmuş: “Ruh kaslarını geliştirmek” diyor...
Bu öneriye ben de katılıyorum.
Ancak şu şartla:
Ruh eğitimi kavramından sadece “maneviyatı güçlendirmek” anlamını çıkarıp bu eğitimi din dersi haline getirmemek koşuluyla.
BEN İZMİR'İN BU HAVAİ FİŞEK HALİNİ SEVİYORUM
9 Eylül İzmir’in kurtuluş yıldönümü kutlamaları tamamen değişti.
Benim küçüklüğümde bu gün, Türkiye’nin bir tür “milli üretimi”nin övünç günü olarak kutlanırdı.
Büyük firmalar hazırladıkları kamyonlardan kenardaki binlerce insana ürettikleri ürünleri dağıtırlardı.
Artık Atatürk’ü anma günü haline geldi. Önceki akşam kızkardeşlerim gösterilere giderken çektikleri görüntüleri gönderdiler.
Bir modernite seli 360 metrelik Türk bayrağını taşıyordu. Bir tek Yunan aleyhtarı slogan yoktu.
Ama ben İzmir’den gelen fotoğraflar arasında en çok bunu sevdim.
Havai fişek, eğlence, özgürlük, başına buyrukluk ve modernite benim çocukluğumun harika şehrine çok yakışıyor.
9 Eylül bayramın kutlu olsun sevgili İzmir’im...
Ruhunda hep böyle neşeli, rengârenk havai fişekler patlasın...
Paylaş