Paylaş
O gün oylarıyla Zafer Çağlayan’ı Yüce Divan’dan kurtarmışlardı...
*
Önceki gece Zarrab konuşurken, işte o 264 milletvekilini düşündüm...
Acaba bütün Türk milleti gibi onlar da Amerika’da konuşan iğrenç iftiracının ağzından çıkanları dinliyor, kahroluyor muydu?
Mesela “Zafer Çağlayan’a 40-45 milyon dolar vermişimdir” cümlesini işittikleri an ne hissetmişlerdir...
*
O Meclis ki, bundan 14 yıl önce, 1 Mart 2003 günü, iktidarı ve muhalefeti ile Amerikan askerine geçiş iznini reddederek bütün dünyanın gözünde bir itibar abidesi haline gelmişti...
2003’lerden sonra Türkiye’yi “yükselen yıldız” yapan direklerden biriydi o karar...
*
Ve ondan 12 yıl sonra Yüce Divan oylaması...
20 Ocak 2015 günü Zafer Çağlayan’ı kurtarırken, acaba o 264 oyun bir bumerang gibi kendilerinin üzerine geleceği akıllarına gelmiş miydi...
Üstelik hepimiz çok iyi biliyoruz ki, çoğunun içine de sinmemişti verdikleri oy.
*
İşte o yüzden merak ettim...
Acaba o 264 kişi, önceki gece 40-45 milyon dolar rüşvet lafını duyduğunda ne hissetmiştir?
Ne demişlerdir kendi vicdanlarına...
Çoluklarına çocuklarına, eşlerine, dostlarına...
*
“Biz ‘Zafer’ bayramı zannediyorduk, meğer Zarrab hezimetiymiş...”
Bunu demişler midir acaba...
ZARRAB VE BEN
- İRAN’la yapılan ticaret konusunda sonuna kadar devletimin yanındayım. Elbette gaz, petrol alacağız, karşılığında mal satacağız. Milli çıkarımız neyse gereğini yapacağız.
Amerika’nın bu dava üzerinden ülkemi yaralamasına karşı çıkarım. Ama bu üçkâğıtçı Zarrab söz konusu olduğunda kimse kusura bakmasın...
Bu adi rüşvetçiyi, ülkemi bir üçüncü dünya ülkesi gibi gösteren bu pis itirafçıyı, bu herifi ve onun rüşvet çetesini savunamam...
ZARRAB HABERLERİNİ İZLERKEN AĞLAYINCAYA KADAR GÜLMEK
HAYATIMIN en tuhaf günlerinden biriydi.
Bir yandan Gülse Birsel’in “Aile Arasında” filmini seyrediyorum...
Bir yandan ABD’den gelen Zarrab bombalarını izliyorum.
Filmin daha ilk sahnesinde “Dank” diye gülmeye başladım...
Siyah saçlı bir Gülse, en ciddi haliyle kapıdan giren kocasına öyle bir laf ediyor ki... O küçücük sahneye öylesine çarpıcı bir diyaloğu yerleştirmiş...
Ve iki olağanüstü oyuncu Gülse Birsel ve Engin Günaydın o sahneyi öylesine harikulade bir farsa çevirmiş ki...
“Aile Arasında” filmi burada, İstanbul’da bir evde başlıyor...
Adana’da hiç beklemediğiniz bir finalle bitiyor...
Bu filmi öveceğim... Kendimi hiç tutmadan, sansür etmeden çok öveceğim... “Organize İşler” ve “Eyvah Eyvah”tan beri seyrettiğim en olağanüstü komedi filmi bu...
Şöyle diyeyim...
İlk sahnede gülmeye başladım...
Son sahnede kahkahadan gözlerim yaşarmış, resmen ağlıyordum...
Arada birkaç kere gerçekten ağlayacak gibi oldum... Filmdeki insanı saran sımsıcacık sahnelere mi ağlıyordum, yoksa ülkemin düştüğü hale mi... Vallahi karıştırdım, ortaya miks bir haldeydim yani...
Olağanüstü bir komedinin kahkahaları, New York’taki trajedinin gözyaşlarına karıştı...
Trajikomik bir geceydi...
Çok trajikomikti...
‘AİLE ARASINDA’ FİLMİNDE NELERİ ÇOK SEVDİM
- Gülse Birsel televizyon dizilerindeki gibi en az 10-12 harikulade karakter yaratmış.
Daha filmin onuncu dakikasında hepsini tanıyor, hepsini seviyorsunuz.
- Sadece güldürmeyi, arada bir de samimiyetiyle ağlatmayı hedefleyen, basit, yalın bir senaryosu var.
- Yönetmen Ozan Açıktan, ritmini hiç düşürmeden, sizi her saniye filmde tutmayı başarmış.
Türkiye’nin hallerini bile unutuyorsunuz.
- Oyuncu kadrosu, seyirciyi, hangisini daha çok seveyim kararsızlığında bırakacak kadar iyi.
- Kıyafetler, müzikler, seçilen şarkılar harika.
- Filmde kötü karakter yok. En kötüler bile, filmin sonunda iyiye bürünüyor.
BASININ GÜZEL KIZLARI İLE BARIŞMA FOTOĞRAFI
KENDİLERİNE “Basının güzel kızları” adını takmışlar...
Medya sektöründen 40’a yakın kadın...
Arada bir toplanıp sohbet ediyorlar.
Hatırlayacaksınız onlarla ilgili bir “Insight” bilgi yazmıştım.
Sonra beni topa tutmuşlar ve aralarından Milliyet yazarı Çağdaş Ertuna’yı sözcü seçip köşesinden bana bir güzel bindirmişlerdi.
Önceki akşam Alkent Sineması’nda “Aile Arasında” filminin özel gösterimine bu grup da davetliydi.
Filmden sonra Daily News barında birlikte yemek yedik.
Bu fotoğraf, Türk medyasının en iddialı lobisi olan “Basının Güzel Kızları” ile barış fotoğrafımdır.
‘EŞEK GÖZLÜ’ KADINLA TERK EDİLMİŞ EZİK ERKEK
- Engin Günaydın: Bu adam neyi oynasa harikalar yaratıyor. Terk edilmiş ezik bir kocadan, kendi iradesi dışında güçlü ve koruyucu bir erkeğe dönüşmeyi çok iyi oynuyor.
- Demet Evgar: Filmde “Eşek gözlü kadın”. Hem çok güzel bir kadın, hem işveli... Hem de olağanüstü bir oyuncu... Bu rolde artık Türkiye’de başka kimseyi hayal edemiyorum.
- Erdal Özyağcılar: Onunla ilgili görüşlerimi kaç kere yazdım. Bu rol onun için yazılmış, o da bu rol için yaratılmış.
-Fatih Artman: “Bana heyecan, saflık ve aşkın resmini çizebilir misin” dersen, bu filmdeki Fatih Artman karakterini çizerim. Çok sevdim...
-Şevket Çoruh: Harbi delikanlı videolarını zaten seviyordum, filmdeki pek de harbi olmayan klarnetçi karakterini daha da çok sevdim.
- Devrim Yakut: Bakışlarıyla Adanalı kayınvalide... Son sahneyi beklemeden, kim olduğuna karar vermeyin.
- Ve Derya Karadaş: “Yalan Dünya”nın Zerrin’i... Bu Bingöllü harika kız yine harika...
Yerim dar olduğu için öteki oyunculara haksızlık edeceğim. Tek tek yazamıyorum... Hepsine teşekkürler.
Paylaş