BU yazıyı yazmak konusunda epey tereddüt ettim. Acaba bazı meslektaşlarımı haksız yere üzer miyim diye çok tereddüt ettim.
Görüşüne ve tecrübesine güvendiğim bazı tanıdıklarıma danıştım.
Kimi ‘‘Yaz’’, kimi ‘‘Yazma, yine sana küfredecekler’’ dedi.
Çok düşündüm ve yazmaya karar verdim.
ESKİ DOSYALAR
Neden mi? Bakın anlatayım.
Geçen gün 1970'li ve 80'li yılların en büyük iki yolsuzluk dosyasını önüme aldım.
Biri Horzum, öteki de Yahya Demirel'in hayali ihracat olayı.
Ben o zamanlar gazeteci değildim.
Ama memleket meseleleriyle ilgili her Türk gibi bu iki olayı gazetelerden en ince ayrıntısına kadar izledim.
Bu olaylar Türkiye'de ‘‘araştırmacı gazeteci’’ denilen yeni gazeteci türünü yarattı.
Horzum olayını, bugün Hürriyet'in Haber Koordinatörü olan Enis Berberoğlu, ‘‘Cumhuriyet’’ gazetesinde çalışırken ortaya çıkardı. Bununla haber ödülü kazandı.
Horzum olayı Uğur Mumcu ve Uğur Dündar'ı birer halk kahramanı haline getirdi.
‘‘Hayali ihracat’’ olayı,o dönemin ANKA Ajansı'nı yıldızlaştırdı.
Altan Öymen bu skandalı kitap haline getirdi.
Bu haberlerden dolayı her biri sayısız basın ödülü kazandı.
İsterseniz gelin şimdi bu olayların maddi büyüklüklerine, yani bugünün moda deyişi ile bu iki olayda ‘‘hortumlanan’’ paranın ne olduğuna bakalım.
Kemal Horzum, şirketleri Hortaç ve Okemaks (İsviçre'de) aracılığı ile bir kamu bankasından usulsüz kredi kullandı.
Emlak Bankası'ndan aldığı kredinin miktarı neydi hatırlıyor musunuz?
72 milyon dolar ve 34 milyon İsviçre Frangı. İkisini toplayıp, yüzde 10 faizle bugüne getirirseniz 656 milyon dolar olur.
HORZUM VE DEMİREL
Horzum bundan dolayı yargılandı ve mahkûm oldu. İsveçre'ye kaçtıktan sonra 1988'de Türkiye'ye getirildi ve cezaevine girdi.
Peki Yahya Demirel? Hani hikáyesi Cumhuriyet Gazetesi'nde yıllarca tefrika edilen o olayda ‘‘hortumlanan’’ paranın miktarı neydi?
20 milyon Türk Lirası. 1975 yılında 1 dolar 15.30 TL. ediyordu. Bu hesapla Yahya Demirel'in ‘‘hortumladığı’’ para, 1.3 milyon dolardı.
1975'in 1.3 milyon doları bugün ne eder? Aynı hesapla 19 milyon dolar.
Şimdi bugüne geliyorum.
Size dünkü gazetelerden iki haber. İlki dünkü Hürriyet'ten.
EN KIZDIĞINIZ ŞEY
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Engin Akçakoca, TBMM'nin Yolsuzluk Komisyonu'na şu bilgiyi veriyor:
‘‘Devlet, batık bankaları yeniden piyasaya kazandırmak için içine 21.7 milyar dolar koydu.’’
Yani ‘‘hortum olayı’’nın devlete maliyeti 22 milyar dolar.
Ama dikkat. Bu paranın 11 milyar doları, sahiplerinin cebine gitmiş.
Yolsuzluk Komisyonu üyeleri bu rakamı duyunca şaşırmışlar.
Şaşırdılarsa, şimdi onlardan beklentimiz şu. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, tarihimizin bu en büyük soygununa ciddiyetle el koyması.
Çünkü Türk halkı da bunu bekliyor.
Dünkü Milliyet Gazetesi'nde ilginç bir kamuoyu anketinin sonuçları vardı.
‘‘Siyasi, Ekonomik, Sosyal Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezi’’nin (SESAR) 55 ilde yaptığı bir ankette şu soru sorulmuş:.
‘‘Hükümetin en çok hangi yönünü eleştiriyorsunuz?’’
Bu soruya verilen cevaplarda birinci sırada şu çıkmış:
‘‘Ekonomik kriz yaratanlardan ve hortumculardan hesap sorulmuyor.’’ (Yüzde 44.28)
İşte buradan kafamdaki soruya geliyorum.
Halkın bu kadar ağırına giden, milletvekillerini bu kadar şaşırtan ‘‘yolsuzluk rakamları’’ karşısında Türk medyası niye bu kadar sessiz kalmaktadır?
Sadece bir örnek vermek için söylüyorum.
Meclis Komisyonu'ndaki bu ilginç bilgilendirme, Cumhuriyet Gazetesi'nde iç sayfalarda sadece iki sütunluk bir haber olarak çıktı.
Onda da bu 11 milyar doların ‘‘hortumcunun’’ cebine gittiği bilgisi yoktu.
Yahya Demirel'in 1.3 milyon dolarlık hayali ihracatını 10 yıla yakın bir süre takip eden, Horzum'un usulsüz kredisini yıllarca izlemeye alan gazete 22 milyar dolarlık tarihi soygunu ‘‘önemsemiyor’’ mu?