Aaaa asker darbe yapmayacakmış

DEVRAN değişti...

Haberin Devamı

Eskiden askere “Darbe yapacak mısın” diye soranlara “Darbe şakşakçısı” derlerdi.

 

Şimdi soruyorlar:

 

“Arkadaş söyle... Darbe yapacak mısın, yapmayacak mısın...”

 

***

 

Asker de çıktı ve mertçe cevap verdi:

 

Ne darbesi arkadaş... Darbe marbe yok...”

 

***

 

İktidarın şuursuz medyası da askerin cevabını manşetten duyurdu...

 

“Asker demokrasi dersi verdi...”

 

Haberin Devamı

Başlığı atarken, şu soruyu sormak hiç aklına gelmedi...

 

Demek ki demokrasi dersi vermek askere kalmış...

 

İyi de asker bu demokrasi dersini kime verdi?

 

Darbeden medet umanlara mı...

 

Yoksa darbeden korkanlara mı...

 

***

 

İktidar yanlısı şuursuz arkadaş...

 

Sen değil misin, “eski Türkiye’nin bittiğini” söyleyen...

 

Sen değil misin papağan gibi, “artık sözün sivilde olduğunu” her gün kafamıza çakan......

 

Nedir öyleyse, malumun ilanından doğan bu sevinç...

 

***

 

Üst üste 4 seçim kazandınız...

 

Para elinizde, güç elinizde, adalet elinizde, polis elinizde, ordunun başkomutanlığı sizde...

 

***

 

Haberin Devamı

İyi de, 13 yıl sonra hâlâ darbeden söz ediliyorsa, buna ne diyeceğiz...

 

Sivillerin zaferi mi...

 

Hezimeti mi...

 

Yoksa sefaleti mi...

 

YÜZDE 92’LİK ASKER ANAYASASI YERİNE YÜZDE 70’LİK SİVİLİNİ YAPABİLİR MİYİZ

 

SİZ askeri boş verin de gelin önce sivili konuşalım.

 

Bu ülkede askerin yaptığı, halkın yüzde

 

92 oyla kabul ettiği Anayasa’nın yerine, sivilin yaptığı, halkın hiç olmazsa yüzde 70’inin kabul edeceği bir sivil anayasa yapabilecek miyiz, yapamayacak mıyız...

 

Cesaretiniz varsa dobra dobra konuşalım.

 

Önce ileride aşırı güç meraklılarının yapabileceği bir sivil darbe ihtimalini ortadan kaldıralım.

 

Asker başını kaldırırsa onu hep birlikte kışlasında göndeririz...

 

Haberin Devamı

MUHAFAZAKÂR ARKADAŞ ONU NEDEN UNUTTURDUN

 

MUHAFAZAKÂR kanadın aydını, nedense artık Cemil Meriç’i hatırlamak bile istemiyor.

 

Aaaa asker darbe yapmayacakmış

 

Oysa geçmişte, her biri muhalif bir aydınken, başucu kitabıydı onun eserleri...

 

***

 

Çünkü düşman kazanmanın, dost kazanmaktan daha kârlı bir siyasi yatırım olduğuna inandı.

 

***

 

Çünkü aç trollere her gün nefret rızkını vermek gerektiğini öğrendi.

 

***

 

Çünkü Necip Fazıl’ın kininin davasını sürdüren öfkesi, Cemil Meriç’in münevver yalnızlığından çok daha iyi doyuruyor nefretin iştahını.

 

***

 

Biliyor ki Cemil Meriç’in münevver yalnızlığı, o tek başına kalmışlık hali, her an yıkıcı bir tenkide dönüşebilir. 

 

O yüzden, nefret ve menfaat surlarında açılmış bir delik gibi görüyor tenkidi artık...

 

**

 

Haberin Devamı

Çizer Kutlukhan Perker’in genel yayın yönetmenliği yaptığı “Karakarga” dergisinin ilk numarası, onun çizdiği harika bir Cemil Meriç portresi ve şu sözleri ile açılıyor:

 

“Dergi bir tefekkür kalesi. Belki serseri ama taze sıcak bir tefekkür...”

 

“Bir neslin vasiyetnamesidir dergi...”

 

Son zamanlarda Türkiye’nin her tarafından yükselen bu dergi akımını işte bu yüzden çok seviyorum.Karakarga’yı da o yüzden çok sevdim. 

 

Şu karamsar ve umutsuz ara dönemde, münevver yalnızlığı seçenlere tavsiye ederim.

 

NEHİR KENARI BÖLGESİ - KIRMIZI TEBEŞİR

 

DEMEK ki neymiş?

 

Bir ülke dış politikasında kırmızı çizgi lafını ağzına almamalıymış.

 

Eğer kırmızı çizgi çekecekse, bunu sabit kalemle değil, tebeşirle çizmesi gerekirmiş.

 

Haberin Devamı

Sabit kalemin kırmızı çizgisini silmeye kalkan beceriksizler, parmaklarını dilleriyle ıslatıp silmeye uğraşırlar.

 

Bir türlü çıkmaz, rengi iyice çıkıp kâğıda yayılır, kara bir leke haline gelir.

 

Kırmızı tebeşirse, kolayca silinir.

 

SİZ AMERİKALI OLSANIZ

 

NEYSE bu defa biraz daha iyi.

 

Korumalar Ekvador’da kadınları dövmüştü.

 

Washington’da sadece erkekleri dövmüşler.

 

Yine de şöyle bir sorun var.

 

Siz Amerikalı olsanız şöyle düşünmez misiniz:

 

“Bizim memleketimizde bize bunu yapan kendi memleketinde kim bilir neler yapar...”

 

KARAKARGA ONLAR İÇİN NE DİYOR: ÂŞIK VEYSEL TUNCEL KURTİZ, CAN YÜCEL VE DENİZ GEZMİŞ

 

KUTLUKHAN Perker “Karakarga” dergisinde bu dört karakteri şöyle anlatıyor:

 

- “Herkes bir sabaha uyandı Onlar her sabaha”

 

**

 

- “Herkes kendi bacağından asılırdı, onlar beraber”

 

- Herkes doğru zamanda 

 

Doğru yerdeydi

 

Onlar istedikleri zamanda

 

İstedikleri yerde”

 

***

 

- “Herkes beyaz bir sayfaydı

 

Onlar mürekkep”

 

***

 

- “Herkes 3’üncü köprüydü

 

Onlar köprüaltı”

 

***

 

- “Herkes AVM’ydi

Onlar Çarşı”

 

***

 

- “Herkesin koruyacak

 

Bir adı vardı

 

Onların inadı”

 

***

 

- “Herkes korkuluk oldu

 

Onlar karga

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları