Japonya’da yapılmış video...
Kim yapmış, sözleri nedir hiç bilmiyorum.
Ama içinde bir kelime var ki....
Beni çok etkiledi.
*
Video önce İzmir’i tanıtarak başlıyor.
Arkasından İzmir’de işgalci Yunan ordusuna karşı başlatılan milli mücadele çok güzel çizimlerle anlatılıyor.
Yukarıdaki babamız biz köşe yazarı milletini yaratırken, bazı unvanları çok cömertçe bağışlamıştır...
Mesela “siyasi köşe yazarı...”
Tanrı babamızın eli cömerttir... Her isteyene vermiştir bu unvanı...
Onlara bir de “Ağır ol da molla desinler” duygusunu vermiştir aynı cömertlikle...
Bir de kibir ve egoyu...
İşte böyle çıkmıştır piyasaya saçılmış binlerce siyaset köşe yazarı...
*
Özal’ı müthiş övücü bir manşet ve sayfayla andı.
Ben de Sözcü yazıişlerini ve bu sayfayı hazırlayan arkadaşımız Emin Özgönül’ü alkışlayan bir yazı yazdım.
*
Ama o ne...
Bütün hayatı boyunca maddi manevi geçimini Özal ve herkese hakaretle sağlayan Emin Çölaşan, gazetesine bir şey diyemeyince hıncını yine benden çıkardı...
Üstelik yine bir sürü yalan dolanla...
Neymiş ben ona Turgut Özal’la ilgili kitabını okudum çok beğendim demişim.
İsrail aşılamasını tamamlamış, bütün yasakları kaldırmış ve halkı da plajlara hücum etmişti.
Yeni Zelanda ve Avustralya arasında serbest seyahat başlamıştı.
Dünyada COVID olayını en ağır geçiren ülkelerden Amerika’da Biden politikası sonuçlarını vermeye başlamıştı.
16 yaş üzeri isteyen her Amerikan vatandaşına aşı uygulanabiliyordu.
330 milyonluk ABD’de yeni vaka sayısı 67 bindi.
Haziran ayı ortası itibarıyla nüfusunun yüzde 70’ini aşılamış olacağını açıklamıştı.
80 milyon nüfuslu Türkiye’de ise yeni vaka sayısı 55 bindi...
Bu bir deprem... Futbolun 8.1 şiddetindeki depremi. Hiç kuşkunuz olmasın, arkasından tsunami de gelecek... Gelecek ve bu bütün derme çatma ‘Milli ve yerli futbol düzeni’ bu tsunaminin altında kalacak.
TÜRKiYE LiGi’NiN VASATLIĞI ALMAN LiGi’NiN RUHSUZLUĞU
· 12 Avrupa takımının pazar günü “Biz artık Avrupa’da bir ‘Ultra Süper Lig’ kuruyoruz” açıklaması tam bir depremdir. Ve yıllardır “Geliyorum” diyen bir deprem bu...
· Alman liglerinin tatsızlığı, tuzsuzluğu, ruhsuzluğu.
· İtalya’nın futbol oynadığı sahaları bile yenilemede nal toplaması.
· Fransa’nın Arap sermayesi sayesinde çok
geç Avrupa futboluna dönmesi.
· Oligarklarını bile İngiltere’ye kaptıran koskoca Rusya’nın doğru dürüst bir futbol takımı çıkaramaması, sonunda bütün Avrupa seyircisini Premier Lig ve La Liga hastası yaptı. Onlar da bu vasatlıkta debelenirken sonunda bu kararı aldılar.
Dün, yani 19 Nisan, Fransız yazar ve düşünürü Jean-Paul Sartre’ın cenazesinin kaldırıldığı günün yıldönümüydü.
Sartre 15 Nisan günü ölmüştü...
Öyleyse niye onu 19 Nisan günü hatırlıyoruz...
*
Cevabı çok basit...
Çünkü onu Montparnasse Mezarlığı’na uğurlayan öylesine büyük bir kalabalık vardı ki...
Fransa, onu, siyasette en büyük muhalifi olan cumhurbaşkanı De Gaulle’ün söylediği şu sözle hatırladı:
“Sartre Fransa’dır...”
1- Kanal D’nin başarılı bir başlangıç yapan dizisi “Camdaki Kız” meğer tam anlamıyla bir Upper (Yukarı) Cihangir dizisiymiş.
*
Nereden mi çıkardım?
Bir kere dizinin bazı sahneleri Cihangir Caddesi’ndeki köşkte çekilmiş.
Bugün Turgut Özal’ın ölümünün 28’inci yıldönümü...
Sabah büyük bir sürprizle uyandım.
Bir gazete harika bir Özal’ı anma sayfası hazırlamış.
*
Tepedeki manşeti şöyle:
“Reformist Tonton...”
Üst spotları şöyle:
- “Hayata veda etmesinin üzerinden 28 yıl geçti ancak yaptıkları hafızalardan hiç silinmedi.”