3. odada cinayet

MANASTIRA girişimizin ertesi sabahı 03.00’te uyandırılıyoruz.

Haberin Devamı

Kaldığımız binanın hemen yanındaki manastırda birazdan gece yarısı ayini başlayacak.
Avluya çıktığımızda manastırın karanlıktaki halini ilk defa bu kadar çarpıcı biçimde görüyoruz.
Aklıma “Gülün Adı” filmindeki manastır geliyor.
Tabii o da gelince, cinayetler...
İkinci günün akşamı karanlık bir odada bir başka cinayeti öğreniyoruz.


* * *


Manzara aynı “Gülün Adı” filmindeki gibi.
Akşam kütüphanenin ve eski ikonaların sorumluluğunu yüklenmiş keşişle manastırın en eski bölümlerinden olan kuleyi tırmanıyoruz.
Biraz sonra elindeki anahtarla küçük bir kapıyı açıyor.
Manastırda bütün kapılar alçak. Her kapıdan biraz eğilerek girebiliyorsunuz.
Girdiğimiz salonda bir masanın üzerinde bilgisayarlar ve dijital ekipman var.
Etraftaki kitapların ise pek bir özelliği yok.
Keşiş, karşıdaki ikinci kapıyı açıyor.
Loş ve serin bir odaya giriyoruz. Duvarlarda ve ortadaki iki koridorda raflarda kitaplar var.
Bunlar matbaa bulunduktan sonra basılmış eski İnciller ve dini kitaplar.
Böyle 2 bine yakın kitap varmış.


* * *

Haberin Devamı


Ama asıl hazine üçüncü kapının arkasında.
Daha soğuk ve daha loş bir odaya giriyoruz.
Duvarlarda tel örgü dolap kapılarının arkasındaki kitapları görüyoruz.
Bunlar hazine değerindeki elyazmaları.
En eskisi 11’inci yüzyıla ait.
Keşiş raftan bir kitabı alıyor. Cildi neredeyse tamamen yıpranmış.
Sayfaları açıp, zarif parmak hareketleriyle okşuyor.
İnsanın gözüne çok estetik görünen bir kaligrafi ile yazılmış kitap, İstanbul’dan gelmiş. 14’üncü yüzyıla ait bir elyazması.
Keşiş, sayfaların sonuna doğru gelirken birden duruyor. Parmakları ileri geri gidiyor ve sayfayı iyice aralayıp bize gösteriyor.
Donup kalıyoruz.


* * *


Dipteki yırtıktan anlıyoruz ki oradan bir sayfa koparılıp alınmış.
Hazine yağmalanmış.
“Gülün Adı” filmi tekrar gözümün önüne geliyor.
Keşiş hüzünlü bir ifade ile anlatıyor.
Kitabın en kıymetli sayfasıymış. Burada değer biçilemeyen bir ikona tasviri varmış.
Yıllar önce manastıra gelen biri tarafından çalınmış. Peşine düşmüşler ve sonunda Amerika’da bir yerde bulmuşlar.
Girişimlerden sonra mutlu haber gelmiş. Kayıp sayfa önümüzdeki günlerde Aynaroz’a iade ediliyormuş.


* * *

Haberin Devamı


Peki bu cinayeti işleyen kişi?
Keşiş adını vermedi. Sadece “Bir Alman” dedi.
Orada öğrendik ki, daha birçok elyazmasının çok özel sayfaları eksikmiş.
Bütün bunlara rağmen manastırda hâlâ etkili bir kamera denetimi yoktu.


İlk uyarıyı yemekte alıyoruz: ‘Konuşmayın’


GENELLİKLE günde iki öğün yemek yeniyor.
Birincisi, sabah 08.00 ile 10.00 arasında yapılan ayinden sonra hep birlikte yemekhaneye gidiliyor.
Kapıdan girişte karşıdaki büyük salonun solundaki uzun masa, ayine katılan papazlara ayrılıyor.
Misafirler soldaki salondaki masalara oturuyor.
Yemek dua ile başlıyor ancak bütün yemek boyunca bir papaz veya keşiş dua okumaya devam ediyor.
Yemek en fazla 10 dakika sürüyor ve son dua ile hep birlikte masadan kalkılıyor.
Başta ayini yöneten papaz olmak üzere ayrılınıyor.
Akşam yemekleri ise saat 17.00’de başlayıp 18.00’de biten ayinden sonra aynı yerde yeniyor.
Yemeğin kuralları çok kesin.
Ali Esad’la konuşmaya dalınca, yemek görevlisi keşiş uyarıyor:
“Şıışşttt...”

Haberin Devamı

İkinci gün mönüsü: Peynirli spagetti


-Kıymalı, peynirli spagetti
-Yoğurt
-Zeytin
mİrmik helvası
(İrmik helvası çok önemli. İçine nar tanesi konarak veriliyor.)
Ben dibinde biraz bırakınca karşımdaki keşiş uyarıyor: “Sonuna kadar bitirin. Çünkü irmik ruhları doyuruyor.” Bu, tabakta yemek bıraktığım zaman babaannemin uyarısını hatırlattı: “Lokmanı bitir yoksa arkandan koşar.”


Üç gün özel oruç

-PAZARTESİ günleri melekler için oruç tutuluyor. O gün yağsız yemek yeniyor. Şarap içilmiyor.
-ÇARŞAMBA Hazreti İsa’nın Romalılara ihbar edildiği gün. Özel orucu var.
-CUMA Hazreti İsa’nın çarmıha gerildiği gün. O günün de özel perhizi var.

Cinsel ilişki yıkanmak et, yasak

Haberin Devamı


-Cinsel ilişki kesinlikle yasak. Bölgeye hiçbir kadın giremiyor.
-Manastır keşişleri yıkanmıyor. Sadece bedenlerinin bazı bölgelerini temizlemelerine izin var.
-Keşiş ve papazların hiçbir özel malı yok. Her şey paylaşılıyor.
-Odalarında radyo ve televizyon yok. Ancak bazı papazlar ve keşişler, internet üzerinden izleyebiliyor.
-Et yemiyorlar. Domuz eti kesinlikle yasak. Sadece balık yiyebiliyorlar.
-Manastırların bir bölümü deniz kıyısında ve o bölgede harika plajlar var. Ama denize girmek kesinlikle yasak.


Ayinde ‘Allahümme salli âlâ’ gibi bir ses


-MANASTIRIN ortasındaki kilise, Aynaroz bölgesinin en karanlık ayin mekânıymış.
Etraf sadece mumla aydınlatılıyor.
İlk ayin, sabah 03.00’te başlıyor. İkincisi sabah 08.00 ile 10.00 arasında.
Üçüncüsü ise akşam 17.00 ile 18.00 arasında.
Ayinler tam saatinde başlıyor ve tam saatinde bitiyor.
Hayatımda ilk defa bir Ortodoks ayinine katılıyorum.
Kilisenin bütün duvarlarında yan yana dizilmiş yüksek sandalyeler var.
Katolik veya Protestan kiliseleri gibi, ortada oturulacak mekân yok.
Papazlar, ortadaki kubbenin altındaki salonun iki tarafındaki küçük bölümlerde duruyorlar ve kutsal kitaptan dua okuyorlar.
Dua iki taraflı okunuyor.
Küçük bir bölümü soldaki, takip eden bölümü sağdaki okuyor.
Bir süre sonra fark ediyoruz ki dua okumanın müzikalitesi, Kuran okumaya çok benziyor.
Hatta sona doğru bir bölüm çok açıkça, “Allahümme salli âlâ” şeklindeki salavatla neredeyse aynıydı.
Duanın bazı bölümlerinde ayağa kalkılıyor.
Ayin sırasında manastırın başrahibi arka tarafta sadece rahiplerin girebildiği bir bölümde duruyor ve ara sıra çıkıp duayı yönetiyor.

Haberin Devamı

Ergen iki erkeğe aynı odada yatma kılavuzu

-YILLARDAN sonra bir erkek arkadaşınızla çok küçük bir odayı paylaşmak zorunda kalırsanız, tavsiyeler:
-Yanınıza mutlaka hafif bir uyku hapı alın ve aynı anda için.
-Yatmadan önce biraz sohbet edin. Genellikle geyik konuları olsun.
-İçinizden birinin daha geç uyuma ihtimaline karşılık yanınıza birer göz maskesi alın.
-Biriniz tuvalete gidecekse, öteki bir bahane uydurup dışarı çıksın.
-Sabah yataktan aynı anda çıkmayın. Biriniz dişlerini fırçalayıp, yüzünü yıkadıktan sonra ötekiniz çıksın.
-En önemlisi mümkün olduğunca birbirinizin hayatını kolaylaştırın.

Manastırın yıldızı ağlayan ikonalar

-GEZDİĞİMİZ her manastırın
önemli bazı ikonaları var.
Bunlara “Mucize yaratan ikonalar” deniyor.
Bazılarının belli hastalıkları iyileştirdiğine inanılıyor.
Bazılarının çocuk doğuramayan kadınlara doğurganlık sağladığına...
Bazı Meryem Ana ikonalarının ise belli günlerde ağladığına inanılıyor.
Rahipler ve ziyaretçiler özellikle bu ikonaları öpüyor, yüzlerini değdiriyorlar. Beni en çok etkileyen şey, karanlık manastırda sabah güneş çıktığında tepedeki pencereden giren ışık huzmesi oldu. Işık huzmesi sinema makinesinin ışığı gibi tam karşı duvarda kare şeklinde küçük bir bölgeyi aydınlatıyordu.
O karenin içinde bir Meryem
Ana
ikonası görünüyordu.

YARIN:

-Mezarlığın yanındaki küçük kulübede gördüğümüz kafatasları kime aitti.
-Bir Türk ve Müslüman olarak Aynaroz’da bize nasıl davranıldı. Kıbrıslı papaz ve keşişler bizlere karşı nasıldı.
-Ortaköylü Peder Gabriel ayrılırken bize ne dedi ve ne verdi.
-İki gün boyunca ayinlerde en çok işittiğimiz iki kelime neydi.

Yazarın Tüm Yazıları