Paylaş
Bu kişilerin en az 400 milyonu da obez. Yani şişmanlık hastası. Ne yalan söyleyeyim o obezlerden biri de benim.
Biz Türkler her ne kadar “Göbeksiz insan balkonsuz eve benzer” sözü ile tesellisi bulsak da insanların zayıflama takıntısı yeni sektörler yarattı. Sadece ülkemizde eczanelerde ve internette satılan zayıflama hapları ile güney sahillerinde ve büyükşehirlerde açılan diyet, mezoterapi, yağ aldırma, akapunktur kliniklerinin yarattığı pazarın büyüklüğünün yarım milyar doları bulduğu kaydediliyor.
Bilinenin aksine obezite sosyal sınıf, zenginlik ya da fakirlikle ilişkili değil. Tamamıyla fizyolojik ve beslenme alışkanlıkları ile ilgili. Hekimlerin söylediğine göre biyolojik olarak kadınlar erkeklere kıyasla daha fazla yağ depoluyorlar. Kadınların çoğunun bir günü ev işleri, çocuk bakımı ve çalışma hayatıyla dolu geçiyor. Durum erkekler için de geçerli. Günün sonunda da sağlıklı bir yemek hazırlamak için de neredeyse zamanları kalmıyor ve aileler ister istemez fastfood yemeklere yöneliyor. Bu tür gıdalarda şişmanlatıyor doğal olarak.
Türkiye Aile Planlaması Derneği’nin Şubat 2007’de Türkiye genelinde 26 ilde 2020 kadınla gerçekleştirdiği araştırmaya göre Türk kadını ortalama 163 santimetre boyunda ve 63 kilogram ağırlığında. Araştırmaya göre; ülkemizdeki her 10 kadından 9’u çocuk sahibi. Ortalama sahip olunan çocuk sayısı 2.3. Doğuma ilişkin rakamları kasıtlı olarak verdim. Çünkü şişman hanımların aşırı kiloları söz konusu olanca sığındıkları temel argüman doğumda ondan.
Türk kadını 70 yılda 11 cm uzamış
Hazır giyimciler tarafından yapılan araştırmalar ülkemizde beden standartlarında büyük değişmeler olduğunu gösteriyor. Buna göre Türk kadınlarının boyu giderek uzuyor ve kilosu artıyor. Kilo artışı, boydaki uzama oranına göre normal ama önceki kuşaklara göre daha uzun olan Türk kadınlarının omuz ve göğüs çevresi buna bağlı olarak genişliyor, belleri inceliyor ve kalçaları daralıyormuş. Elleri ise gün geçtikçe incelip, narinleşiyormuş. En çarpıcı değişim boyda. 1940'lı yıllarda Türk kadınlarının ortalama boyu 1.52 iken şimdilerde ortalama 11 cm uzamış durumda. Kilosu da ortalama 2 kilo artmış.
Konfeksiyon uzmanlarına göre, 15 yıl önce 38-40 beden etek ve pantolon bedenleri daha çok satılırken şimdi 42 ve 44 beden alınıyor. Bütün bedenlerin son 10 yıl içinde sürekli büyüdüğü belirtiliyor. İlginçtir ki kadın yüzüğü ve bilezik ölçüleri de giderek küçülüyor. 70'li yıllarda 14-15-16 numara yüzükler daha çok satılırken artık 12 ve 13 numara yüzükler kullanılıyor. Bileziklerin çapı da 6,57 santimden ortalama 6 santime düşmüş.
Ayaklar 3 numara büyümüş
İlgin olan mayo ve bikini bedenlerinde durum farklı. Bedenlerde 44'den 36'ya doğru bir kayma söz konusu. En çok satılan bedenler 38 ve 40 olurken, kadın mayolarında 44 beden artık çok az yapılıyor. Aynı durum kadın çorapları için de geçerli. En çok 2 ve boyu 1.70'in üzerinde olanlar için üretilen 3 numara satılıyor. 1 numara ise neredeyse satılmıyor. Ayrıca Türk kadının ayakları da giderek büyüyor. Kadın ayakkabıları da eskiden 38 numaraya kadar üretilirken, şimdi 39'u ve 40' ı da yapılıyor. Birkaç yıl öncesine kadar 34-38 numara arasında üretilen terlikler artık 37-41 arasında değişiyor.
Sutyen bedenleri küçülüyor
Sutyen ve külot gibi iç giysilerin en çok satan bedenleri de küçülüyor. İç giyim konusunda üretim yapan uzmanların belirttiğine göre genelde Türk kadınlarının yüzde 40'ı büyük göğüslü. Fakat göğüs büyüklüklerinde giderek bir küçülme görülüyor. Göğüslerine silikon taktıran kadınların sayısındaki patlama da bu yüzden. Külot bedenlerinde de giderek bir küçülme olduğu görülüyor. 20 yıl kadar önce orta ve geniş bedenler piyasaya hakimken, artık küçük bedenler diğerlerine yaklaşıyor.
Herkesin gözü vücudunuzda
“Bir dirhem et bin ayıp örter” dönemi artık geride kaldı. Siz bakmayın televizyonda gördüğünüz kalem gibi ince kadınlara. Garibim onlar aç geziyor.
Herkes kilo vermenin bedenine yakışan giysi ve aksesuarları bulmanın yolunu arıyor. Bu nedenle insanların kilosu ve anatomik yapısı en az onlara zayıflama hapları, fitness aletleri, klinik tedavileri ve ne olduğu belirsiz ot-çöp karışımı çaylar satmaya çalışanlar kadar pek çok sektörü yakından ilgilendiriyor. Modacılar gibi.
İnsanların fizyolojik yapısı değiştikçe de pek çok markanın ürün, pazarlama ve iletişim stratejisi de ona göre değişiyor. “Hiç değişmeyecek şey, değişimin kendisidir” sözü bu nedenle söylenmiş olsa gerek.
Paylaş