Paylaş
Geçtiğimiz günlerde gazetede okudum. Bankacı Debrahle Hanım, işyerinde giydiği kıyafetleriyle erkek çalışanların dikkatini dağıttığı gerekçesiyle kendisini kovan erkek yöneticilerine dava açmış. Debrahle Hanım, daha önce kendisine ‘giymesi uygun görülmeyen kıyafet listesi’ verildiğini de iddia ediyor.
O banka hangisi ise yazıklar olsun. Madem baktıkça güzelliği ile insanın içini açan, alımlı, çekici ve hoş bir bayan çalışan bulmuşsunuz. Yahu ne demeye kovarsınız?
Bulmuş da bunuyorsunuz vallahi...
Şimdi o bankayı düşünüyorum da; çirkin çirkin, bakımsız bir sürü kadınlar etrafta dolaşıyor. Hayal etmesi bile kötü. Eğer o bankanın müşterisi olsam bir dakika durmaz hemen paramı çekerdim.
Kariyer yapmak isteyen kadınların ne bitmez çilesi var arkadaş. Çirkin olsalar bir dert, olmasalar başka dert. Nedir bu kadınların erkeklerden çektiği canım?
Eğer Porto Riko asıllı Hanım Efendi’nin iddiası doğruysa, varın kadınların iş yaşamında neler çektiğini siz düşünün…
Ben bu konuya kafa yorarken, kişisel sağlık ürünleri sektöründe Avrupa’nın önde gelen markası NORE’nin Türkiye temsilcisi Gökhan Sonbahar’dan tam da bu konu ile ilgili bir e-posta aldım…
Gökhan Bey şöyel diyor: “Kadınlar olmasa, markalar hedef kitlelerine ürün satmakta ne kadar zorlanır hiç düşündünüz mü? Geçen gün en çok izlenen TV kanallarının Prime-Time’daki reklam kuşaklarını üşenmeden tek tek izledim. Seyrettiğim yaklaşık 60 reklam filminin yüzde 80’inde kadınlar ön plandaydı. Düşünün sadece reklamlar değil. Bir fuara gidiyorsunuz standlarda bile firmalar ilgiyi toplamak için kadın hosteslerden yararlanıyor. Bir ürünü ya da hizmeti daha sempatik daha albenili göstermek için kadınlar sanki bir meta olarak kullanılıyor. Dünyaca ünlü Amerikalı aile terapisti Dr. Marty Klein’e göre pek çok ülkede erkekler tabular nedeniyle cinsel yetersizlik kaygısı taşıyor. Klein, erkeklerin bu kaygıları aşmak şiddete başvurduklarını ve bunun tüm toplum üzerinde yıkıcı etkiler yarattığını, sorunlu cinsel yaşamı olan siyasetçilerin toplumla, yöneticilerin de şirketleri ile ilgili alacakları kararların hatalı olabileceğini söylüyor.”
Bu e-postayı okuduktan sonra “Acaba Porto Riko asıllı bankacı hanımı, bastırılmış cinsel sorunlar yaşayan erkek yöneticiler mi kovdu” diye düşünüyor insan…
Gün geçmiyor ki ülkemizde bir töre cinayeti yaşanmasın. Daha birkaç gün önce çocuk denecek yaşta üç genç kız ölü bulundu. Sezen Aksu’nun şarkısına bile ilham kaynağı olan Ünzile’nin dramını acaba bilmeyen var mı?
Töre cinayetleri ve çocuk denecek yaşta evlendirilen kız çocukları konusunda devletin neredeyse eli kolu bağlı. Bu konuda hem devlet hem de pek çok sivil toplum kuruluşu çeşitli iletişim kampanyaları ile halkı bilinçlendirmeye çalışıyor ama henüz yaraya tam olarak parmak basılabilmiş değil.
Yapılan araştırmalara göre; Türkiye cinsel sağlık ürünleri bakımından Avrupa’nın en büyük pazarlarından biri. Ülkemizde her 10 erkekten 7’si iktidar sorunu yaşıyor ve Türk erkekleri cinsel sağlık ürünlerine her yıl 350 milyon dolar harcıyor.
Acaba sorunların çözümüne, başka bir yerden mi başlamak lazım. Ne dersiniz?
Paylaş