Bizde lider denince akla siyasi parti genel başkanları gelir. Oysa her topluluğun, kurumun, sosyal yapının bir lideri vardır.
Kimi zaman liderler toplum tarafından o göreve atanır, kimi zaman da liderler sahip oldukları donanım ve kitleleri peşinden sürükleme yetenekleriyle o görevi kendiliğinden üstlenirler.
Ama lider olmayı başarmak için temel özellikler vardır.
Öncelikle güven telkin etme yeteneği. Onu ikna gücü, vizyon belirleme ve insanları yönlendirebilme becerisi izler.
Liderler bu yeteneklerini de iletişimdeki başarıları sayesinde ortaya koyabilirler. Çünkü, insanları anlamadaki beceri ya da becerisizlik, başarılı liderlerle başarısız liderler arasındaki ince çizgiyi belirler.
Ünlü psikoloji bilimcisi Carl Jung, insanları “Düşünenler”, “Hissedenler”, “Yaratıcılar” ve “Yapanlar” olarak dört farklı tipe ayırmıştır.
Bu dört psikolojik tip, her toplumda ve her kuruluşta bütünü oluştururlar ve bunların hepsine ihtiyacımız vardır. Bu dört tip insanin dengeli bir şekilde ve zamanında motive edilerek potansiyellerinin en üst düzeyde ortaya çıkarılması ise başarılı bir iletişim yönetimiyle mümkündür.
Hedef kitlenin lider algılaması
İletişim pek çok kavramı içinde barındıran çok geniş kapsamlı bir sözcük.
İnsandan topluma, haberden reklama, vizyondan icraata, müzikten resme, gazeteden televizyona, sohbetten brifinge, telepatiden internete kadar birçok kavramı kapsıyor.
Dinlemek ve anlamak, anladığını değerlendirerek karar vermek ve kendi mesajlarını iletmek. Geri bildirimleri değerlendirerek iletişim kurmak. Yani çift yönlü bir iletişimi doğru yerine getirebilmek liderler için başarının altın anahtarıdır.
Her şeyi en iyi kendi bildiğini sanan, alçakgönüllülükten uzak ve sadece yukarıdan aşağıya iletişim kuran liderler, bugünün dünyasında başarısızlığa mahkûmdur.
Bu nedenle iletişime önce misyon ve vizyonla başlamak gerekir. Çünkü ister bir şirketin çalışanları olsun ister bir siyasi parti ya da spor kulübünün taraftarları, gönül verdikleri ya da hizmet ettikleri kurumun geleceğinde söz sahibidirler.
Kurumun on yıl sonraki hedeflerini ve stratejilerini oluşturmaya ve bilmeye de bal gibi hakları vardır.
Bu yüzden ilk önce onları bu konuda devamlı iletişimle bilgilendirmek ve onları hedefe yönlendirmek çok önemlidir.
Liderler haberleşmeyi etkili bir motivasyon mekanizması olarak kullanabilenlerdir.
İnsanları motive edebilmenin birinci koşulu onların duygu ve heyecanlarını anlayabilmek ve bunları sözlü ve yazılı olarak onlara tekrar geri verebilmekten geçer.
Doğru yönlendirilmiş (aligned) ve doğru yetkilendirilmiş (empowered) taraftarlarla başarı er ya da geç gelir.
Liderlik kostümü
Hadi bakalım AK Parti, CHP, MHP ve diğer mevcut siyasi partilerin liderlerini yok sayın ve şimdi de yerlerini başka kim alabilir diye düşünün lütfen. Bazı isimler sıralasanız da içinize pek sinmiyor ya da genel ifade ile o isimlere liderlik “cuk” diye oturmuyor değil mi?
Nedenini ben söyleyeyim. Çünkü her kurum ya da marka bir liderde beden ya da kişilik bulur. O kişiliği yok edince onun giydiği liderlik kostümü başka bedene kolay kolay oturmaz. Algılardaki liderlik kostümü tekstilde en zor üretim şekli olan ve ''asorti'' dikim tabir edilen birebir kesim ve eşleştirmeye dayanan ince işçilikle üretilen giysilere benzer.
Bugün CHP’de yaşanan budur. Geçmişte Turgut Özal sonrası ANAP’ta, Süleyman Demirel sonrası DYP’de, Erdal İnönü sonrası SHP, Bülent Ecevit sonrası DSP ve Necmettin Erbakan sonrası Fazilet Partisi ya da Saadet Partisi’nde yaşanan, gelecekte de AK Parti’de yaşanması muhtemel durum gibi… Geçmişte bu badireyi yaşayıp kendisini toparlayan parti ise sadece MHP olmuştur. MHP de rahmetli Alparslan Türkeş sonrası benzer bir süreci yaşamıştır. Ancak MHP, Devlet Bahçeli’nin bedeninde kişilik buluncaya kadar hayli vakit geçmiştir.
Bakalım, CHP’de Deniz Baykal’ın çıkardığı liderlik kostümü, kongrede genel başkanlığa aday olacağını açıklayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bedenine oturacak mı?