Anlamın anlamı nedir?

"En uzak mesafe ne Afrika'dır, ne Çin, ne Hindistan,Ne seyyareler, ne de yıldızlar geceleri ışıldayan... En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan..." diyor üstad Can Yücel.

Gerçekten de dünyadaki en uzak mesafe merhum Can Yücel’in dediği gibi birbirini anlamayan iki insan arasındaki uzaklık değil midir?

Bundan yaklaşık 20 yıl önce Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nde öğrenciyken, Prof. Dr. Merih Zıllıoğlu (Hocamın kulakları çınlasın) tahtaya şu soruyu yazdı ve tartışmamızı istedi:

“Anlamın anlamı nedir?”

İlk bakışta çok basit bir soru gibi geliyor değil mi?

Ama öyle değil. Pekiyi nedir anlamın anlamı?

Hadi işi biraz kolaylaştıralım.

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre anlam; “Bir önermenin, bir tasarının, bir nesnenin, bir olgunun, bir düşüncenin veya eserin anlatmak istediği şey” demek.

Pek çok benzer tanım var sözlükte. Ancak anlamı tanımlarken bile sözlükte anlatma, anlamlandırma gibi kavramlar kullanılmış. Yani anlam sözcüğü, kendisi ya da kendisinden türemiş sözcükler kullanılarak oluşturulmuş cümlelerle tanımlanmış. Cümle içinden onu veya türetilen sözcüğü kaldırın, tanım yok oluyor ya da eksik kalıyor.

İşte hayatın ve iletişimin özü de bu. Anlamak, anlamlandırmak ve anlaşmak…

Algıladığımız kadar hayata, olaylara, kişilere, kurumlara, nesnelere, markalara ve ihtiyaçlarımıza değer yüklüyoruz. Anladığımız kadar ait oluyoruz bir gruba veya topluma ya da anlaşıldığımız kadarıyla kabul ediliyoruz bir topluluğa…

O yüzden doğru algılanmak için doğru anlaşılmak, doğru algılamak için de doğru anlamak gerekiyor. Bunu da iletişim kurarak beceriyoruz. Çünkü iletişim anlatma, anlamlandırma veya anlaşılma eylemlerinden en az birinin gerçekleşmesiyle oluyor. Bu eylemin karşılıklı gerçekleşmesiyle de “anlaşma” meydana geliyor…

Yani “anlama” tek taraflı, “anlaşma” karşılıklı iletişim eyleminin sonucunda ortaya çıkıyor. Dikkat ettiyseniz tek bir “ş” harfi eylemin yönünü açıklıyor.

Kısacası anlaşıldığımız kadar anlamlı ve değerliyiz toplum ve dünya için. Markamız da kurumumuz da öyle…

Ne diyor Can Yücel?

“En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan..."

Şimdi kendi kendimize soralım:

İster kendimizle toplum arasında ister markamızla hedef kitlesi ve müşterileri arasındaki mesafeleri kaldırmak istiyor muyuz?

Yanıtımız evet ise o zaman kendimizi doğru anlatalım ve karşı tarafı da doğru anlamaya çalışalım.

Çünkü insanoğlu doğru anlamadığı için ya ölesiye seviyor birilerini ya da nefret ediyor birilerinden de ondan…

İnşallah doğru anlaşılmışımdır!
Yazarın Tüm Yazıları