Yakup Kadri ile soluklanmak

9 Eylül’deyim...

Haberin Devamı

Ege’den başlamıştım önce, 1990’larda. Arada Atatürk’e çıkışım da oldu.
Herhalde İzmir’den başka hiçbir kent yoktur, başı sıkışınca yolu ya Ege’ye, ya 9 Eylül’e, ya Atatürk’e düşmesin!
“Bir” ışığı “binbir” ışık gibi görmekle başlamıştı terslikler. On yıl ya geçti, ya geçmedi, “kalp” neredeyse yarı yolda kalıverdi. Geldi ardı ardına “kafes”ler, beşe dayandı mı ne!
Felek her türlü cefasını son yirmi yıla toplayıp da gelmiş sanki. “Safra” atıldı derken, “şeker”li bir tuzak kurulmuş da bekliyor.
Ve şimdi, soluğu tükenmiş gibi, beş kelimelik cümlenin daha ikinci kelimesinde koyuyor noktayı.
“Havalar zaten pek iyi değil. Yarım yamalak solusan n’olur!” demekle yaşam yolu düze çıkmıyor.
Dedim ya, 9 Eylül’deyim.

***

Yanıma iki kitap almışım. İkisi de Yakup Kadri Karaosmanoğlu’dan: “Yaban” ve “Ergenekon”.
“Ergenekon”, Yakup Kadri’nin İstanbul’un ünlü “İkdam” gazetesinde 12 Ocak 1920 – 31 Ağustos 1922 aralığında yayınlanmış yazılarından derlenmiş.
“Günü gününe, üç yıllık bir devreyi dolduran yüzlerce makale içinden yalnız elli altmış tanesini ayırıp, bir kitap halinde yayınladım. O, İstiklâl Harbi’ne ait tarihin zaptetmeyeceği veya zapta lüzum görmeyeceği bazı hurda vesikaları ihtiva ediyor... 1920 yılından 1923’e kadar Türk Milleti’nin geçirdiği vicdan ve fikir buhranlarını, ancak bu gibi yazılarla hatırlamak  kaabildir.”
Acaba Türk Milleti’nin geçirdiği vicdan ve fikir buhranları, bugün artık, 2000’ler geride kalmışken, sona ermiş midir? Ergenekon’dan birkaç “hurda” satır, bugünlere doğru uzanıveriyor.
“Unutulan Bir Nokta” başlıklı makale, 12 Mart 1922 tarihini taşıyor. TBMM’nin kuruluşunun üzerinden 2 yıl geçmiş, Cumhuriyet’in ilânı da bir o kadar uzak.
“TBMM Hükümeti’nin ara sıra hatırdan çıkardığı bir nokta var... Gerçi İsmet Paşa’nın Yunan’a vurduğu ilk darbenin tesiri aynı zamanda içimizde, irticai, fesat ve tezviri temsil eden zümrenin tâ kalbinde de hissolundu... Kendi ihtiyaçlarını, kendi kuruntularını herşeyin ve hatta vatanın üstünde tutan bu karanlık ruhlu kimseler pek iyi hissediyorlar ki, genç Anadolu ordusunun galebesi demek, aynı zamanda gençliğin, yani, yeni fikrin, yeni hayatın galebesi demektir...
Eğer genç Anadolu ordusunun kurtaracağı vatan üzerinde yeni hayatın ve yeni fikrin ışığı parlamayacaksa, eğer orada gene geçmişin o boğucu ve öldürücü karanlığı hüküm sürecekse, kurtuluş kelimesinin ifade ettiği mânâ pek  yarım kalmaz mı?”
Tarih’in mi, Talih’in mi garip cilvesi midir, nedir! Yakup Kadri 1922’de söylüyor da 2000’lerde bu sözlerden alınanlar olur mu!
Doğrusu ya, halkın adını Ergenekon koyduğu günümüzdeki yeni hayatın ve yeni fikrin ışığı ile yanmaktansa, 9 Eylül’ün bir köşeciğinde 90 yıl öncesinde bir Yakup Kadri’ye sığınıp soluklanıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları