Dedim ya, İzmir’e Darwin geldi de, geriye düşüverdi “Vardı Bir Kültür Çalıştayı” diye başlayıp sürdüreceğim yazılar. Zaman çabuk eskitiyor “güncel” olanı, önemi yitip gitmiş olmasa da.
Dediler ki, aradan bir ayı aşkın süre geçmiş olsa da yine güncel olacakmış İzmir Kültür Çalıştayı. Sonuç bildirgesi yazılmış, ancak katılanların yazılanlara katıldıklarını bildirmeleri bekleniyormuş. 106 kişinin ortak bir açıklaması ortaya çıkacak, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun deyişiyle, “İzmir’i kültür ve sanatta önce Akdeniz de, sonra da Akdeniz’in gücüyle Avrupa’da bir dünya kenti haline getirmek...” hedefi üzerine. MİHENK TAŞI GİBİ Kültür ve sanatını yurtdışına taşıma hedefi üzerine kurulu bir açılımın yeniden güncel olmasını beklerken bir başka olay İzmir’i güncelleştiriverdi bütün yurtta. Bir siyasal partinin, sokaklarında dolaşması, o kentin kültüründe bir yansıma bulur da, o yansıma nasıl bir sonuç doğurur? İzmir’in Osmanlı dönemi günlerinden geçip gelen, Cumhuriyet’le son bulan geçmişiyle “muassır - çağdaş” olma aşamasını çoktan geride bıraktığını bugün bile kavramayanların bulunduğu anlaşılıyor. Ya da “muassır” olmak kendi kapanıp kaldıkları dünyalarına uymadığından. Yine de İzmir’i bir yoklamaktan kendilerini alamayanlar çıkar zaman zaman. Daha Cumhuriyet emekleme yıllarındayken, 1926’da, Atatürk’e suikast için İzmir’i seçmeye kalkışanlar olur. Demokrasiye adım atmak adına Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluşunu, karanlık özlemlerini gerçekleştirecekleri bir kapı diye belleyenler, neredeyse bir kalkışmaya çevirecekleri açıkhava toplantısı için, 1930’da, İzmir’i seçerler. Niye anlamazlar bir türlü, İzmir, Batı’nın yayılmacı güçlerinin desteğiyle düşmanın Anadolu’nun bağrına girdiği ilk yerdir de, yine ilk yerdir Kurtuluş’un inançlı gücüyle o düşmanın denize döküle döküle çıkıp gittiği. Bir ulusun tarihinde böylesine onurlu yer edinmiş bir kenti, yıllar sonra “muassır” olmanın tanımlaması değişip genişledi, ayrıntıya dalıp yorumlarla çelişik yaklaşımlar ortaya çıktı diye yeniden yoklamaya kalkışanlar olursa, kuşku yok ki, o kent kendi kültürünün özünde saklı duran tepkisini ortaya koymayacak mıdır? SEÇKİNLİĞİN SON ADIMI Kentleri, içinde yaşayanlar seçkinleştirir. Geçmişinde taşıdığı ayrıcalıklı değerlerleri bir yana, ticareti, sanayii, tarımıyla öne çıkması da bir yana, çağdaşlık inancından hiç ödün vermeyen yaşayanlarıyla İzmir seçkin bir kenttir. Ve son adım, İzmir’i Türkiye’nin dışına taşırmak. Kültür Çalıştay’ı o adımı atacak mı?