Sayın Bakan’ın ilgisi

HİÇ aklıma gelmezdi Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay’ın, geçen haftaki yazım üzerine, beni telefonla arayacağı.

“İzmir” deyince “sanattan yana“ aklınıza “ilk” ne gelir, diye sormuştum ya. “Sanat bir üst yapı kurumudur; alt katmandaki halkı pek ilgilendirmez. Ya üsttekiler ne denli ilgilidir kentlerindeki sanat gerçeği ile” demiştim ya...
Yanıt, “üsttekilerin üstü”nden gelmiş oldu.
Yerel yönetimler “yerlerinde” durduklarından ve dahi birer “bakan” olmaktan kurtulmadıkça bir Bakan’ın İzmir’in kültür – sanat gerçeğiyle daha yakından ilgileneceğini vurgulamasının taşıdığı önemi yadsımak ne mümkün.
Diyenler çıkabilir, Sayın Günay’ın kente yönelen ilgisi, İstanbul Milletvekili iken şimdi İzmir’den aday olduğundandır. Daha ne olsun! İzmir, kültür – turizm zenginliğinde birinciye gelen bir kent ise değişmeyeceğini varsayarsak, bir Kültür ve Turizm Bakanı kazanmış olmakla kazançlı çıkmayacak mı!
Ve hele, sanat tutkunlarının beklentilerini bekletmeyecek olursa.
* * *
Sayın Ertuğrul Günay, İzmir’den Ege’ye doğru bakıyor. Kültür ve Turizm Bakanı olmakla da, İzmir’in kültür – turizm gelişimi yolunda gerçekleştirilecek açılımları yörenin bütünlüğü içinde tasarlıyor.
Ben yaklaşımımı İzmir Kenti ile sınırlı tutuyorum. Yine de, “mekan”ı Ankara’da bir Bakan’a  “hele gel İzmir’e” demek, diyeni gülünç duruma düşürür doğrusu.
Ya Ertuğrul Günay, “Ordu” -ki benim de kökenim- “İstanbul” derken “İzmir Milletvekili” oldukta, bu çağdaş kente pek bağlanır olursa!
Değil mi ki, “iktidar” ile “muktedir” aynı kökten gelir.
* * *
Genel Seçim’e 6 gün varmış! Meydanlara çıktı Genel Başkanlar, onca konuları deştiler, nice sözler ettiler. Ve hiç kulağınıza çalındı mı bir iki sözcük olsun, “sanat” üzerine, milyonlara söylenmiş milyonlarca söz arasında!
Geride kalan var yine de, hiç olmazsa: “Sanatçı Müsveddesi”.
Türkiye’nin İktidarı’nı bulup çıkaracak olan genel seçim öncesi görünüş, sanattan yana gerçeği bir kez daha yüzümüze vurmuş oldu. Siyasetin diline “sanat”ın kendisi değil, “müsveddesi” dolanıp kalmış!
Yine de avunmaya değmez mi! Sanatta yaratıcılık “müsvedde – karalama” yapa yapa başlar ya... İnsan karalamacısı olmaktansa, “sanatçı müsveddesi” olmak iyidir.
Hacıvat’ın Karagöz’e dediğince diyelim, şu Seçim’e 6 gün kala: “Yıktın perdeyi, eyledin viran. Varayım sahibine, haber vereyim heman.”
Ve Hacıvat sahibini araya dursun, benim uydurduğum ‘Perde Gazeli’ ile geçip bitsin o 6 gün, “Mevlâm, işimizi rastgetire” deyip.
“Perde kurdum, titredi gönül perdesi, yine gel.
Perdemiz bir gizli gerçektir, sezene ne güzel.
Kime eğlence, kime acı, kime de kime ne.
Gününü gün eylemek kolay, dünü unutma da gel.
Düşle oyalayı güle, gelecekle bezmişim.
Yetmez mi bu tatlı uyku, hayali bırak da gel.
Boşa geçerse bu vakit, yazıktır sahnemize.
Ko öfkeyi, cânı, canânı, düşmanı al da gel.”
Yazarın Tüm Yazıları