GELENEKSEL olarak Devlet Tiyatroları her 1 Ekim’de perdelerini açar, Anadolu’ya dönük turneler dışında, tiyatro mevsimi 31 Mayıs’ta sona erer. İzmir DT.’de ise perdelerin açılışı 15 Ekim’i bulur, mayıs başına gelmeden de mevsim kapanmış olur. Nedense yıllardır süren bu uygulamayla İzmir, tiyatro mevsiminde bir buçuk aylık kesintiye gitmektedir.
Yılın sonuna yaklaşırken, sahneye koyacağı yeni oyunların sayısı da gözönüne alınınca, İzmir DT.’nin mevsimi yarılamış olduğu söylenebilir. 2008-2009 mevsiminin yeni oyunları şöyleydi: "Felatun Bey ile Rakım Efendi", "Delil Yetersizliği", "Üç Kağıtçı", "Bir Daha Çal Sam". İki yerli, iki yabancı.
Yerli ve yabancı oyunlar
Geçen mevsimden kalıp da yeniden sahneye getirilen oyunlar ise şöyle: "Bir Garip Orhan Veli", "Düğün Şarkısı", "Kafes", "Misafir", "Simavnalı Şeyh Bedreddin", "Teyzesi". Dört yerli, iki yabancı oyun.
Eski oyunların tekrarlanması, seyirci azalmasına yol açmasalar da, yeni oyunları daha çok sayıda seyircinin izlemesini engelleyecektir kuşkusuz. Eski oyunların sürdürülmesi uygulaması, Devlet Tiyatroları’nın oyun adedi - sanatçı sayısı arasındaki dengesizlik sonucu bulduğu bir çıkar yoldur. Buna "repertuvar tiyatrosu" gibi bir ad da koydular. Gerçekte bilinen "repertuvar tiyatrosu" ile ilgisi olmayan bu uygulama, her sanatçıya mevsim içinde rol verme olanağı bulunamadığı için neredeyse zorunluluk haline geldi.
Üç aylık eksiltmeye gidildi
Gerek bölgelerdeki sahne sayısının azlığı, gerek oyunların rol durumlarının değişkenliği yüzünden, sanatçı istekli olsa da, yer alabileceği bir oyun bulamamakta. Bu durumda önceki mevsimin oyunları sahneye getirilerek yeni mevsimde görev alacak oyunculara, istisnalar olmakla birlikte, yer açılabilmektedir.İzmir DT.’de mevsimin kısaltılmasıyla, iki sahnenin varlığı düşünülürse, üç aylık bir eksiltmeye gidildiği söylenebilir. İleri sürülen gerekçe, bildiğimiz kadarıyla, İzmir’de erken gelen güneşli havalar yüzünden İzmirlilerin kapalı tiyatro salonlarına kendini kapatmaktan kaçındığıdır.
Acaba?
İzmir seyircisi Konak’ta da, Karşıyaka’da salonları doldurup taşıyor. İzmirlilerin gittikçe artan tiyatro sevgisi karşısında, onlara üç aylıkları bağışlanamaz mı?