“538 koltuk kapasiteli büyük salonumuz, gerek panelistler gerek sanatçılar açısından unutulmayacak anılara şahitlik etmeyi bekliyor. Klimatik havalandırma sistemi, akustik mimari yapısı, etkileyici ışık donanımı, ortopedik rahatlıkta koltukları ile konforlu bir ortama sahip olan 123 kişilik küçük salonumuz, büyük salonumuzun sizlere vereceği rahatlığı aratmayacak şekilde dizayn edilmiştir.”
Bir web sitesinden alındı bu “parlak” ve “davetkâr” sözcükler. Ne anladınız? Herhalde çok açık. İki salonlu bir yapı var, “işletmeci” bu salonlarda etkinlik yapacak panalist ve sanatçı bekliyor; “ortopedik rahatlıkta koltukları ile konforlu” bir ortamda “unutulmayacak anılara şahitlik etmeleri” için. Tabii, günlük kirasını ödeyerek. Yukarıdaki sözcükler Dokuz Eylül Üniversitesi’nin internetteki “deu.edu.tr/sabancikultur” adresinden alınmıştır; söz konusu yapı ise, Atatürk Kültür Merkezi’nden sonra İzmir’in adını yüceltecek diye düşünülen Sabancı Kültür Sarayı’dır. Düşünelim, sunumu böyle bir yaklaşımın İzmir’in kendi kaynağında kültür ve sanat üretkenliğini yüreklendirdiğini söyleyebilir misiniz? TARİHİNE ALÇAKGÖNÜLLÜ BİR NOT Önce Sabancı Kültür Sarayı’nın tarihine not düşelim: 1991 yılı. Kutlu Aktaş İzmir Valisi. Ben de İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü’yüm, sayın Vali’nin de “mülkiyeli abisi”yim. Kutlu Aktaş, valilik yaptığı illerde olduğu gibi İzmir’e de bir “eser” kazandırmak istiyor. Sabancı Vakfı’nın katkısıyla bir kültür-sanat merkezi inşa etmek Aktaş’ın İzmir’deki ilk ataklarından biri. Sayın Vali, Sanat Merkezi’nin İzmir Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi’ne komşu araziye inşa edilmesi kesinleşince bize sevindirici haberi verdi: “Size Balkanlar’ın en büyük, en modern tiyatrosunu yapıyoruz.” Gerçekten de başlangıçta, şimdi çift yönlü ara yol olan yandaki araziyi Büyükşehir Belediyesi’nin bağışlayacağı varsayılarak Sabancı Kültür Sarayı, Balkanlar’ın çok amaçlı, en büyük tiyatrosu olarak tasarlanmıştı. Belediye Başkanlığı arazi tahsisini yapmayınca tasarı, bugün gerçekleşen “daha küçük” durumuna dönüştü; İzmir de anıtsal bir sanat yapısına kavuşma fırsatını kaçırmış oldu. VE NE OLDU İnşaat, Konak Tiyatrosu’nun yan bahçesi neredeyse işgal edilerek yürütüldü. Vali Aktaş’ın yüreklendirici sözleriyle İzmir Devlet Tiyatrosu olarak içinde temsiller vereceğimizi düşlerken Sabancı Kültür Sarayı “tiyatro olmak” açısından tasarımında aksaklıklar taşıyacağı kaygısıyla görüştüğüm o zamanki Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü’nün neredeyse beni azarladığını anımsıyorum. Sonunda yine İzmir Devlet Tiyatrosu’na geldiler: İnşaat bitmiş, dekorların taşınması için asansör yeri açmayı unutmuşlardı; trafo merkezi için yer ayırmamışlardı. Yan duvara genişce bir asansör boşluğu açıldı, trafoyu da İzmir Devlet Tiyatrosu’nun yan bahçesine kurdular. Bugün İzmir Devlet Tiyatrosu, Sabancı Kültür Sarayı’nda temsil verebilir mi derseniz? Her tiyatro gibi günlük kirayı öder ve sıraya girerse, neden olmasın! Tarihe bir not düşelim derken Sabancı Kültür Sarayı’nın bugün düştüğü durum üzerinde durmaya yer kalmadı. Bir sonraki yazıda Sabancı Kültür Sarayı’nın içi nasıl doluyor, görelim.