DUYDUM ki Darwin gelmiş, “şimdi” diyor. Ben de gittim, gördüm; bu yüzden geriye düşüverdi “Vardı Bir Kültür Çalıştayı” diye başlayıp sürdüreceğim yazıların üçüncüsü. Koskoca Darwin bu, 200 yıl sonra gelmiş dayanmış İzmir’e, kim dayanabilir ki!
British Council, “Darwin’in doğumunun 200. ve Türlerin Kökeni Üzerine adlı yapıtının yayınlanmasının 150. yılı dönümü” deyip bir sergi düzenlemiş. Serginin adı “Darwin NOW”. Nasıl anlasak acaba? “Darwin ŞİMDİ” mi, yoksa “Darwin TAM ZAMANI” mı? “Darwin”, ülkemizde her an canlanmaya hazır bir çekişmeye tuzak kurmuş “ölmüş” bir adamın adıdır. Adının Türkiye’de pek bilinir olması bilim adamı olmasından değil de, varolma gerçeğini kutsal kitap Kuran’la sınırlandırma inancındakilerin hedefi olduğu içindir. Çocuklarımız da Darwin adını daha bilim nedir, bilim adamlığı nedir bilmeden “insan, maymundan gelir” diyen adam diye bilir Darwin’i. Son yıllarda dolmuşların dikiz aynalarına “Allah’tır insanı yaratan” gibi sözcüklerle bezenmiş yazıların asılmasının yaygınlaşmasını bile Darwin’e borçlu olsak gerek. BUYRUN, İKİ ÖRNEK O Darwin iki kez benim de başıma “dert” açar olmuştur. Yıl 1974. Bülent Ecevit ‘tarihsel yanılgı’ deyip Necmettin Erbakan’lı CHP - MSP koalisyonunu kurmuş. O günlerde Ankara Devlet Tiyatrosu’nda “Maymun Davası” oynanmakta. 1920’lerde Amerika’da yaşanmış bir olaydan esinlenerek yazılmış, filmi de çekilmiş ünlü bir oyun. Bir biyoloji öğretmeni sınıfta Darwin’in evrim kuramından söz edecek oluyor da, “yaradılış inancı ile İncil’in sorguladığı” gerekçesiyle mahkum oluyor. Siyasal çıkarlar da işin içine girince Amerika çalkalanıyor o yıllarda. CHP - MSP koalisyonu derken TRT’nin başına da -TRT yayınlarına gerçekten taze soluk getiren- İsmail Cem gelmiş. Ben de Kültür Yayınları Müdürü’yüm, “Sanat Çevresi” adında program yapıyorum. “Maymun Davası”ndan bazı bölümlerin çekimini bitirmişim, “Sanat Çevresi”ne koyacağım. Gitmiş haber Genel Müdür’e, çağırmış beni, bütün inceliğiyle öğrenmek istiyor çekilen sahneleri. Bir yandan “Maymun Davası”nın izlenmesi gerektiğini vurgularken bir yandan da Milli Selamet Partisi boyutunu gözardı etmemek! Genel Müdür İsmail Cem’in gülümseyerek teşekkür edişini anımsayıverdim şimdi. Bir garip tecelli, yıllar sonra İzmir’de sahneye konan “Maymun Davası”nda yobaz rahip rolünü oynamak bana düştü! Yıl 1991. Özal Cumhurbaşkanı, ANAP hükümeti kurmuş. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Bozkurt Kuruç. Ben de İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü olmuşum. Ekim’de İzmir Devlet Tiyatrosu açılıyor. Kuruç “Ayla Öğretmen” ile açılış yapmamızı önerdi, “İzmir gözden uzak nasıl olsa, tepki gelmez.” “Ayla Öğretmen”, Orhan Asena’nın bir oyunu. “Maymun Davası”ndaki gibi bir kasaba okulunda öğretmen Ayla, Darwin’i anlatmaya kalkar ve “kasabanın inançlıları” ayaklanır, öğretmenin sonu sürgündür. İzmir gözden uzak olsa da, haber Ankara’ya tez ulaşır. Devlet Tiyatroları’nın bağlı olduğu Kültür Bakanlığı Müsteşarı devreye girer. Sonuç? Genel Müdür’den bir telefon. Dengeleri koruma adına Fikret Tartan’ın sahneye koyması tasarlanan “Ayla Öğretmen” sahneye çıkma onayı alamaz. Yerine sahneye hangi oyun geldi derseniz... “Deli Emine”. SURET, SURAT VE ÖTESİ British Council’in 25 ülkede dolaştırdığı “Darwin NOW” sergisi üzerineydi bu yazı, değil mi? Bir bilim dergisinin kapağına çıkartılmayacak kadar gözaltında tutulan “ölmüş” bir adam, bir dokunmaya kalkışın, yaşayanları birbirine düşürüyor! Ve o Darwin 150 yıl sonra İzmir’deydi! Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan’ın “İzmir’in gülen yüzü” adına açılışını yaptığı sergi, kimi asık suratlarda bir ufak gülümse yaratmış mıdır acaba! O suret’ten başka bir şey olamayan surat’lar serginin semtine uğramış mıdır, nereden bilelim! Haftaya Darwin’le bir kez daha yüzleşelim.