Bedri ve İbrahim

İkisi de sanatçı; biri renkler üstüne, öteki sesler üstüne. İkisine de saldırıldı; biri yedi bıçağı yakından, arkasından;, öteki yedi kurşunu uzaktan, kafasından.

Haberin Devamı

Birinin sanatı dışında tutkunluğu “siyaset”, ötekinin tutkunluğu “ticaret”.
Bedri ile İbrahim.

* * *

 ‘Dolunay’ anlamına gelen ‘Bedr’, Mekke ile Medine arasında bir yer; Hazret-i Muhammed Efendimiz, hicretin ikinci yılında Kureyşîleri orada yenmiş. “Bedri” adı da, oradan geliyor.
‘İbrahim’, İbranice’de “eb - baba” ile “reham - cumhur“ sözcüklerinden oluşmuş. “Ebu-l cumhur” ise ‘cumhurun babası’ demekmiş. İshak ve İsmail’in babası Peygamber İbrahim Hazretleri, Süryanice konuşurmuş. Peygamberimiz Hazret-i Muhammed’in ceddinden sayılmakta.
“Bedri” adı ile “İbrahim” adının müslümanlık olgusuyla yakından ilgili oldukları anlaşılıyor.

* * *

Bedri doğmuş Ankara’da, 1957’de; İbrahim gözlerini açmış Urfa’da, 1952’de. İbrahim, Bedri’nin abisi sayılır yaşca.
Bedri’nin babası CHP’den milletvekiliydi, annesi yüksek mimar mühendis. Daha 6 yaşındayken Bedri “hârika çocuk” sayıldı, Avrupa ve Amerika’nın çoğu sanat merkezinde sergiler açtı. 1975 yılında Paris’e taşındı, Sorbonne Üniversitesi’nde işletme ve ekonomi üzerine ‘master’ yaptı. 1980 yılında Amerika’ya taşındı, California College of Arts and Crafts’da resim ve sinema eğitimi gördü. Sonunda 1987’de atölyesini İstanbul’a taşıdı ve “siyaset” yanıyla öne çıkmaya başladı.
İbrahim’in babası “ciğerci” imiş; yedi çocuğunun en büyüğü olarak dünyaya geldiğinde İbrahim, baba cezaevinde  imiş. Baba Arap, anne Kürt kökenli. Kendi deyişiyle ‘Urfa’da Oxford olmadığından’ okula hiç gitmemiş. İnşaatlarda çalışırken türkü söyleyişini duyan bir sinemacı onu “keşfetmiş” ve İbrahim Ankara’da pavyonlarda türkü söyler olmuş.
Bedri evli, bir oğlu var.
İbrahim’in -Urfa yılllarında- ilk eşinden üç çocuğu, -İstanbul yıllarında- ikinci eşinden bir kızı, evli olmadığı bir eşinden de bir oğlu var. İbrahim’in “ticaret” ile ilişkisinden de gıda, film yapım, turizm, havacılık ve yayıncılık dallarında şirketleri var.

* * *

Haberin Devamı

Bedri’nin siyasetle ilişkisi “babadan görme”, İbrahim’inki “sonradan görme.”
İbrahim yaralandığında Cumhurbaşkanı ‘geçmiş olsun’ demiş, Başbakan ziyaretine gidip partisine milletvekili adaylık dileğini almış.
Bedri isyanlarda, “bana niye geçmiş olsun demediler” diye. ‘Tercih’, siyasetin bir yerine takılıp kalmış olmalı.
Türkiye duruyor yerinde. Bedri –batıya doğru uzanmış, sol’da: İbrahim – doğuya doğru uzanmış, sağ’da. Ve Türkiye solunu da, sağını da kucaklamak zorunda.
Yine de sormalı mı: Atatürk’ün “muassır medeniyet” dediği, acaba nerede?

Yazarın Tüm Yazıları