Paylaş
- Ankara’nın nesi güzel?
- İstanbul’a dönüşü.
Bugün yaşasaydı Yahya Kemal, herhalde derdi, “İstanbul’dan uzakta, ayrı kalışı.”
Öyle ya, Ankara “başkent” olmanın ağırbaşlılığını koruma çabasıyla büyürken İstanbul, göç dalgalarıyla dört bir yana saçılmış gibi darmadağınık, sokaklarında bir telaş, şiirselliğini yitirmiş neredeyse.
Ya İzmir, Ankara ile İstanbul’un yanında, nerede?
* * *
Hacettepe Üniversitesi’nin kuruluşunun 75. yıldönümü etkinlikleri içinde, artık ona bağlı Ankara Devlet Konservatuvarı’nı 50 yıl önce bitirmiş olanlara birer “plaket” verdiler.
50 yıl geçmiş demek ki!
Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girişimle 1952 yılında başlayan Ankara günlerim gazetecilik, Konservatuvar’ı da bitirince bu kez Devlet Tiyatrosu sanatçılığı, ardından TRT Televizyonu müdürlükleri derken 1975 yılına kadar sürmüş. 23 yıl!
Ankara deyince içinde yaşadığım sanat çevresi gelir hep aklıma: Ece Ayhan sınıf arkadaşım, Cemal Süreya ile Sezai Karakoç fakültede abilerimiz, İlhan Berk, Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Mehmet Kemal, Naim Tirali, Orhan Asena, Turgut Özakman, Adalet Ağaoğlu büyüklerimiz. Daha niceleri, Ahmet Arif gibi, yanımızda yöremizde. Nurullah Ataç’ın dile, edebiyata boyutlar kazandırdığı günlerle geçen o yıllar!
Öncesi de hiç farklı değil. Çağdaş Türk Edebiyatı tarihinde sarsılmaz bir yer edinmiş çoğu yazarın geçmişinde Ankara vardır.
Bugün de Ankara sanata tutunuyorsa, yaşamış olduğu o “sanat seçiciliği”ni kurumlaştırmış olmasındadır diye düşünürüm.
* * *
İstanbul Yahya Kemal’in şiirini çoktan terk etmiş, artık üne ve paraya kavuşmanın vazgeçilmez merkezi! İpini koparan da macera arayan da işsizi, çaresizi düşüyor İstanbul’a. O “varolma kavgası”, sanki bir “antitez” gibi, kendi sentezini oluşturuyor yeniden. Karmaşadan bir “oluşum” çıkarmak, İstanbul işi!
Nice delikanlı, genç kız, bilirim İstanbul yoluna düşmüş, kaygılanmışımdır onlar adına koca bir kentte yitip gidecekler diye. Ve birgün karşılaşırım onlarla gazete sayfalarında, televizyon dizilerinde ya da bir reklamda.
Gazeteleriyle, televizyonlarıyla, yayınevleriyle, ünü büyük yabancı ressamların sergileriyle, uluslarası sanat şenlikleriyle başedilmez bir kenttir İstanbul sanattan yana.
Yahya Kemal’e sordukları gibi sorsak mı!
“İzmir’in nesi güzel?”
Onu da haftaya bırakalım.
Paylaş