4 kadın ve İzmir(2)

İZMİR’in sanattan yana çıkış kapıları “4 Kadın”ın elinde dedim ya; o “4 Kadın”dan biri de İzmir Devlet Tiyatrosu’nun başında: Hülya Savaş Akdoğan.

Haberin Devamı

İzmir’den gidip Ankara’ya, Devlet Konservatuarı’nı bitirince de dönmüş İzmir’e; 22 yıldır Devlet Tiyatrosu sanatçısı.
Devlet Tiyatrosu İzmir’e 52 yıl önce, 14 Nisan 1957’de ilk adımı atar Ankara’daki kuruluşundan 8 yıl sonra... Aradan 14 yıl geçer, 1971 yılında artık İzmir’in de bir Devlet Tiyatrosu vardır. Üç yüz kişiyi bile bulmayan koltuk sayısıyla Halk Eğitim Merkezi’nden dönüştürülmüş Konak Tiyatrosu’ndaki temsillere bilet almak için halkın zaman zaman uzun kuyruklarda beklediği olur. Aradan bir 15 yıl daha geçer, Devlet Tiyatrosu 1986’da Karşıyaka’da sinemadan bozma bir tiyatroya daha kavuşur; o da küçüle küçüle üç yüz kişiyi bile bulmayan koltuk sayısıyla. Son yıllarda İzmir’in iki yakasındaki bu iki tiyatroya Karşıyaka’dakinin kullanılmayan balkonuna sığıştırılmış -yüz kişinin bile sığamadığı- bir Oda Tiyatrosu eklenir.
Ne kadar zorlasanız, günlük izleyicisi 500 kişiyi geçmez İzmir Devlet Tiyatrosu’nun. Mayıs’ı bulmadan perdelerini kapayıverdiğinden, her iki yakada kabaca haftada yedi temsil üzerinden 28 haftalık bir süre içinde İzmir Devlet Tiyatrosu ancak 100.000 kişiyi ağırlayabilir.
Efes’teki 10.000 kişilik Açıkhava Tiyatrosu bir arkeolojik aldatma mı acaba, on temsille İzmir’in bir yıllık seyircisini sırtlayıp götürüyor!
Hülya Savaş Akdoğan, “Sadece para da yetmiyor, hayallerimiz için. İzmir Devlet Tiyatrosu’nda kendi salonlarımızda, koltuklarımızla seyirciye ulaşabiliyoruz... Biz bu yıl 150 bin seyirci hedefliyoruz. ..Salonlarımız 200 ve 150 kişilik. Bu kadar koltuk sayısıyla oynayabildiğimiz alan belli. .. 150 bin gerçeği varken ben kalkıp ‘500 bin seyirciye ulaşacağız’ dersem, atmış olurum” diyor.
SAYI SAYMAYALIM DA
Yine de varsayalım, sayının önemi yok, öze bakalım. “Her zaman yaptığımız şeylerin dışına çıkıp çok büyük projeler yapabilir miyiz? Keşke yapabilsek, ama teknik anlamda büyük donanımlı salonlara ihtiyacımız var” diyerek karşılıyor bu yaklaşımı Hülya Savaş Akdoğan. Ne demişti İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürü Aytül Büyüksaraç? “Tabii, en büyük sorun, mekan.”
Gariptir ama, “devlet” Devlet Tiyatroları’na ne bir tiyatro binası verir, ne yapımı için ödenek ayırır. Halka daha yakın olması, sanatçı kaynağının daha geniş tabana yayılmış bulunması yanında yığınsal etki gücüne başka bir sanat dalının zor erişeceği tiyatro eylemi, geliri giderini karşılayamadığı için yıllardır sürüklenir durur ülkemizde.
İzmir Devlet Tiyatrosu bu mevsim -uzun yıllardan sonra ilk kez- perdesini 1 Ekim’de, Devlet Tiyatroları’nın kuruluşunun 60. yılını kutlamak üzere açtı, İl Halk Kütüphanesi’ne ayrılmış 139 kişilik salonlu sahnede. Yıllardır iki yanında anıtsal tiyatro yapıları yükselirken zor soluk alan İzmir’in Devlet Tiyatrosu, 60 yılın birikimini yine de kurtarmış sayılır, 139 kişi önünde; kentin ileri gelenleri gelememiş olsa da.
Yıllar sonra sanata bir “mekan” bulunacağı umuduyla 60. yıl adına oynanan oyunun adını verelim de, bu konu da kapansın gitsin: “Rezervuar Kanişleri”.

Yazarın Tüm Yazıları