Paylaş
DAHA şimdiden başladı. Trabzonspor ve Fenerbahçe’nin maçlarının aynı gün aynı saatte oynanması isteniyor. Bu ne demektir biliyor musunuz? Kimse kimseye güvenmiyor. Bunun perde önündeki masum açıklama şu şekilde oluyor: “Hem dedikodu olmasın, hem de kimse gerilmesin.” Yahu kardeşim, millet binlerce lirayı maçlara, milyonlarca lirayı yayıncı kurulaşa veriyor. Yayıncı kuruluş da milyonlarca doları kulüplerin cebine indiriyor. Peki bu paralar nasıl çıkacak? Onu soran yok.
Azrail gibiler
Bizim yöneticilerimiz alırken Hz.Musa’lar, Hz.İsa’lar. Ama hizmet vermeye gelince Azrail gibiler. Çünkü bizim alemin en zayıf halkası maalesef bazı yöneticiler. Hepsi değil. İşte size bir örnek; Sadri Şener. Her cümlesinde bir espri var. Her cümlesinin altı dolu. Hiç kimseye terbiyesizlik, saygısızlık yapmamış birisi. Sadri Şener gibi portreler Türk futbolunda fazla olursa zaten hiçbir şeye gerek kalmaz. Ama diğer kötü örnekler olursa, yıllardır olduğu gibi futbol kaostan kurtulmaz. Çünkü onlar kaosla beslenirler. Eğer kaos olmazsa yaşayamazlar.
Düzen değişti
Onlar her şeyi yapacaklar. Tayinleri onlar yapacaklar, disiplin, tahkim kurullarını, MHK’yi onlar kuracaklar. Futbol Federasyonları başkanları karşılarında köle olacaklar. Perdenin arkasında her türlü cambazlığı yapacaklar ama önde masumları oynayacaklar. Eskiden bu şahısları, bazı spor yazarları yazamıyor, söyleyemiyorlardı. Çünkü yazan ve söyleyen spor yazarlarını bunlar televizyonlardan ve gazetelerden kovdurmaya kalkıyorlardı. Hala da öyleler. Ama artık düzen değişmeye başladı. Sinirlenmeleri de bu yüzden.
Pozisyon yorumuyla “şerefli” olunuyor
DİYELİM ki, Türkiye’de birini size hakaret etti diye mahkemeye verdiniz. Örneğin “Şerefsiz” desin. “Şerefsiz”in lügat karşılığı aynen şöyle: “Şereften yoksun olan, onursuz kimse.” “Şerefli kim?” derseniz, o bir sıfat. Mesela “Bu adam çok şereflidir” diyebilirsiniz. Adamın isminin illa Şeref olması gerekmez. Bundan sonra mahkemeler, bu “şerefli” veya “şerefsiz” karşılaştırmalarını penaltı yorumlarına göre değerlendirecekler. Mesela hakim sanığı ayağa kaldıracak ve diyecek ki; “Şimdi sana bir pozsiyon oynatacağım. Bu pozisyondaki görüntülerin yorumuna göre, sana ceza vereceğim veya vermeyeceğim.”
Yani hakim, o şahsın şerefli mi şerefsiz mi olduğuna penaltı pozisyonu yorumuyla karar verecek. Eğer hakime göre pozisyon penaltıysa ve sanık da o yönde bir yorum yapmışsa şerefli olacak. Yoksa yandı.
Aziz Yıldırım hedef gösteriyor
TÜRKİYE’de yeni şiddet yasası çıktı. Bu yeni yasaya göre, her grup cezalandırılabilecek. Ama daha dakika bir, gol bir. F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım, hedef göstermeye başladı bile. Kimleri? Futbol Federasyonu’nu, MHK’yi, yorumcuları...
Aziz Yıldırım bugüne kadar sayısını bilemeyeceğim kadar ceza heyetine gitti ve devamlı ceza aldı. Aziz Yıldırım, yıllarca yorumcuları dahi kendi seyircisine hedef gösterebiliyor. Yani, üstü kapalı olarak “Bu adamların ağzını, burnunu kırın” diye tehdit kokan açıklamalar yapabiliyor. Nasıl mı? “Size gerekli cevabı benim seyircim verecektir” diye. Sopayı böyle gösteriyor.
Bu ne tesadüf?
Ve aynı Aziz Yıldırım son maçta yine soyunma odasına iniyor, hem devre arasında, hem maçta sonra. Ama maçtan sonra indiği sırada F.Bahçe gol atıyor. O zaman da ona göstermelik bir şekilde milleti ayırmak kalıyor. Aziz Yıldırım devre arasında hakem soyunma odasının kapısında tesadüf bu ya, yine hakemlerle karşılaşıyor.
Ve diyor ki; “Eğer bu pozsiyonlar penaltı değilse, ben şerefsizim. Yok penaltıysa sen şerefsizsin.” Ve gene ceza heyetine gidiyor. Bundan sonra penaltı yorumlarını ona göre yapacaksınız. Eğer şerefsizliği kabul etmiyorsanız, Aziz Yıldırım’ın dediklerini yapacakınız!
Paylaş