1.5 yıldır bana F.Bahçe’nin 5 tane güzel oynayarak kazandığı maçı sayamazsınız. Bu G.Saray kadrosuyla puan puana olmanız ve bu Trabzonpor kadrosundan 2 puan önde olmanız ve 2 sene üst üste şampiyon olmak sizi tatmin edecekse söyleyecek bir şey yok.SAYIN Aziz Yıldırım... Yazıya bu cümleyle başlama sebebim, Fenerbahçe Başkanlığı makamıdır. Sizden evvel oraya çok başkanlar geldi, bundan sonra da gelmeye devam edecek. Siz insanlara hitap ederken hangi tarzda hareket ederseniz, o tarzda karşılık görürsünüz. Fenerbahçe Başkanlığı önemli bir mevkiidir, ama geçicidir. Daum göreve geldikten sonra F.Bahçe ilk yılında şampiyon oldu. Buna rağmen Fenerbahçe taraftarı oynanan futboldan memnun değil. 1.5 yıldır bana Fenerbahçe’nin beş tane güzel oynayarak kazandığı maçı sayamazsınız. F.Bahçe belki bu sene de şampiyon olacak. Ama, ticarette bir olay vardır; yatırdığın para sermayen, aldığın karşılık.Sizi ben getirmedim kiF.Bahçe 2 sene, 3 sene Türkiye Ligi’ni alacaksa ve siz bunu kovalıyorsanız buna kimsenin diyecek bir şeyi yok. Ama, Avrupa’da başarılı olacak, Şampiyonlar Ligi’nde yarı final ve final oynayacak diyorsanız, bu oyunla imkansız. Demişsiniz ki, ‘Beni sen mi göndereceksin?’ Sizi ben getirmedim ki, ben götüreyim. Alex konusunda sıkıntınız var. Diyorum ki, ‘Alex çok iyi oyuncu. Alex’i oynatmak lazım. Alex Fenerbahçe için bir kazançtır. Ama Daum, Alex’i ve takımı henüz harman yapamadı.’ Yine diyorsunuz ki, ‘Ortega’yı gönderenler, Alex’i de gönderecekler.’Ortega’yı kimse göndermedi, sizin çok arayıp bulduğunuz Lorant gönderdi. Alex konusunda herkesin değişik bir fikri var. Ama, elindeki oyuncuyu, değeri kamuoyuna mundar gösteren senin teknik direktörün. Okan’ın ayağının kırıldığı maçta oyunu 5 dakika geç durdurduğumu söylemişsiniz. Herhalde maçta değildiniz veya futboldan nasibinizi almamışsınız. O pozisyonda Soner’e sarı kart vardı, avantaj da uygulanmamıştı.Ama, siz gene demişsiniz ki, ‘Erman Toroğlu ileri geri oynatıyor.’ Siz değil misiniz ki, Şansal ile aranızın iyi olduğu zamanlarda ona telefon açarak veya benimle konuştuğunuz zamanlarda bana telefon açarak (muhakkak ve mutlak bunu da yalanlarsınız) pozisyon soran ve oynatmamızı isteyen. Cumartesi günkü maçtan sonra araya adam sokup, pozisyon yayınlamamızı isteyen yine siz değil misiniz?Carew ile Emre’nin ceza heyetine gitmesi, televizyon görüntülerinden olmadı mı? Biz bu görüntüleri göstermeseydik eğer, gözlemci Doğan Babacan bunları yazabilir miydi? (Ankara’da oynanan Gençlerbirliği-Çaykur Rizespor maçındaki Youla’nın pozisyonunu yazmadığı gibi.) Trabzonspor-Galatasaray maçında hiç kimsenin görmediği, naklen yayının bile gösteremediği, ama sizin görev yapmasını engellediğiniz seyyar aktüel kamera penaltıyı yakalamadı mı?Farklı düşünmelisiniz Son olarak size şunu söyleyeceğim... Daum’dan siz memnun olabilirsiniz, o sizin sorununuz. Ben size soruyorum, sizin yönetiminizden Daum’dan memnun olan veya memnun olmayan kaç yönetici var? Bundan haberiniz var mı?Benim fikrim şu anda Fenerbahçe’nin başında normal bir teknik direktör olsa, bu kadroya göre, hiç puan kaybetmeden, oynadığı maç adedine göre Galatasaray ve Trabzonspor’dan 5 puan farkla lider olurdu.Bu Galatasaray kadrosuyla puan puana olmanız ve bu Trabzonspor kadrosundan 2 puan önde olmanız sizi tatmin ediyorsa, ona diyecek bir şey yok. İki sene üst üste şampiyon olmak sizi tatmin edecekse, ona da söyleyecek bir şey yok. Ama, ezeli ve ebedi rakibiniz Galatasaray, Avrupa’nın ikinci büyük kupasını ve Süper Kupa’yı alarak, Yeşilköy’e inip Florya’ya gitmişse, o zaman biraz daha farklı düşünmeniz gerekir. Sizin de Şampiyonlar Ligi Kupası’nı alıp, Sabiha Gökçen Havalimanı’na inmeniz gerekmez mi? Tavuk ve yumurtaBESİ tavuğu üreticileri Hürriyet’e yarım sayfa verdikleri ilanla ve sonraki açıklamalarıyla beni mahkemeye vereceklerini ifade etmişler. Eğer vermezlerse, hakkım üzerlerinde kalır.Geçtiğimiz günlerde dedim ki, ‘Ben tavuk yemiyorum.’ Aynen devam ediyorum; ‘Yemeyeceğim.’ Ve onlar mahkemeye gittiklerinde hakime bazı şeyler soracağım. Bu sorularıma hakim mi araştırarak cevap verecek veya tavukçular mı, merak ediyorum. İsterseniz, hakime yönelteceğim soruların bazılarını şimdiden yazayım. Hazırlıklı olsunlar veya açıklama göndersinler, bu sütunlardan yayınlayayım.İşte sorularBesi tavukçuluğu yapılırken, tavukların bulunduğu mekandaki tek bir tavuk kaç santimetrekarelik bir alanda yaşatılıyor? Yani, siz istiyorsunuz ki, tavuk kımıldamasın, önüne verilenleri hep yesin, çok çabuk kilo alsın. Bu tavukların bulunduğu mekanlara 24 saat ışık vererek, ışıktan gözü rahatsız olan ve gözü hep açık kalmaya zorlanan tavuğun önüne devamlı yem veriliyor mu?Tavuğa yürüme alanı bırakılıyor mu? Tavuk yaptığı pisliğin üzerinde oturduğu için, oradan gelecek bir mikroba veya dışardan gelecek bir mikroba karşı antibiyotik yüklemesi ne kadar yapılıyor? Tavuğa verilen bu antibiyotik, tavuğu kaç günde terkediyor?Tavuğu kestikten sonra yıkarken klorlu su kullanıyor musunuz? Veya kullandığınız suyun dezenfekte olayı ne kadar? Arıtma tesisleriniz yeterli mi?İki farklı branşBakınız, benim yaptığım basit bir araştırmaya göre, Türkiye’de tavuğun kesim süresi 30-35 gün. Ama, tavuğa verilen antibiyotik, tavuğu 60 günden önce terketmiyor. AB ülkeleri, neden Yugoslavya dahil tavuk alıyor da bizden almıyorlar? Carrefour, hatırladığım kadarıyla, ‘65-70 günden önce tavuk kestirmeyeceğim. Önce kesilenleri de satmayacağım’ demişti.Bakınız, altını çizerek yazıyorum; Türkiye’de tavuklar ne zaman 70 günden sonra kesilir veya Tarım Bakanlığı buraları yüzde 100 denetler, o zaman tavuk yemeye tekrar başlayacağım. Ama bakın, tavuk yemem diyen ben, sahanda veya rafadan yumurtayı rahatlıkla, hem de afiyetle yiyorum. Neden, çünkü et tavukçuluğu ile yumurta tavukçuluğu çok farklı iki branş. Yumurta tavukçuluğundaki tavuk, yumurta vermeye dört ay sonra başlıyor. İki sene sonra da kesiliyor. Bu tavukların eti yenmiyor, başka alanlarda kullanılıyor. Yani, yumurta tavukçuluğunun tavuğu aynen bir bebek besler gibi büyütülüyor. Ne dersiniz, sevgili tavukçular, tavuk deyip geçmeyin, Karaman’ın koyunu gibi sonra çıkıyor oyunu. Kıssadan hisseTAVUK, yumurta deyince aklıma horoz geldi. İşi biraz yumuşatalım dedim... Horoza sormuşlar, tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan? Horoz şöyle bir etrafına bakıp tavukları süzmüş; ‘Ben işime (!) bakarım, gerisine karışmam arkadaş’ demiş.