DÜN gece, dünyadaki şanslı kişilerden biriydim. Sahaya mesafem 15 metre ve tam ortadayım. Dakika 74’ü gösteriyor...
Portekiz 1-0 mağlup, Figo 35 metreden müthiş bir top vurmuş, kaleci de zor bir şekilde kornere atmış. Figo, bu korneri kullanmak için karşı çapraza gidiyor... O sırada dördüncü hakem de tabelayı kaldırıyor... Scolari, Figo’yu dışarı alıp, Postiga’yı sokacak. Figo, 150 metre yürüyor, tam önümüze geliyor. Scolari, Figo’nun kulübeye döneceğini düşünerek, kendini dışardan kulübenin içine atıyor. Ama Figo, kulübe yerine soyunma odasına gidiyor. Bu sefer Scolari, Rui Costa’yı kolundan çekip, yedek kulübesinin dışına atıyor, ‘soyun’ diye. Figo ortadan kaybolunca, kendisi de tekrar yedek kulübesinin dışına çıkıyor.
İkisini de ben atacağım
Buraya kadar yazdığım, dünyaca ünlü bir teknik adam ile dünyaca ünlü bir futbolcunun sahaya yansıyan çekişmesi. Figo çok iyi bir futbolcu. Dün gece o ayarda başka bir oyuncu sahada yoktu. Ama Figo, dün takımına değil, kendine oynadı. Neredeyse, hakem çift vuruş verse ‘İkisini de ben atacağım’ diyecekti...
İngilizler defansta devamlı dört kişi oynadılar. Bir de önlerine sigorta adam, etti beş. Orta sahadaki diğer oyuncuyu da yüzde 100 hücuma çıkarmıyorlar, etti altı. Kaleciyi de katarsanız, yedi. Geriye kalıyor dört kişi. Onlara da ‘Siz ne yaparsanız yapın’ diyorlar. Erken attıkları golün altında da ezildiler. Yalnız şunu iyi düşünmek lazım. Scolari, böyle bir maçta bile Figo’yu alma cesaretini gösterdi. Ama Eriksson, sahada hiçbir şey yapmayan Beckham’a dokunamadı.
Hızlı hücum yapamadılar
İlk 45 dakika Portekiz, çok ağır hücuma kalktı. Özellikle ortadan Campbell ile Terry’nin arasına verkaç yaparak giremediler ve topu sıfıra indirip ortalayamadılar. Karşıdan yolladılar, o zaman da Nuno Gomes ikisinin arasında ezildi. İngilizlerde iki yanda oynayan Garry Neville ile Cole çok çabuk oyuncular. Haliyle Portekiz’in iki dış adamı, karşılarında etkisiz kaldı. Özellikle Cole, Ronaldo gibi tehlikeli bir oyuncuya fazla pozisyon vermedi.
İngilizler kendi kazandıkları kornerlerde arka ortadaki iki uzunu ileri gönderip, Cole’u rakip hücumcuyla kafa kafaya bıraktı. Yani Eriksson diyordu ki, ‘Cole rakibini santrada kaçırsa bile, dönüp yakalar.’
Bize çok benziyorlar
Portekizli oyuncuların yapısı, bizim futbolcuların yapısına yakın. 2-1’lik skoru yakalayınca maçın bittiğini zannettiler. Moralmen bitmiş İngilizlerin üstüne gidip öldürücü darbeyi vuramadılar.
İki takım da bu 120 dakikada kanlarının son damlasına kadar mücadele etti. Çek Cumhuriyeti-Hollanda karşılaşmasını Türkiye’de televizyondan seyretmiştim, son 5 yılda böyle bir maç görmediğimi düşünmüştüm. Ama ben, böyle 120 dakika süren bir mücadeleyi hayatım boyunca tanımıyorum. İki takıma da böyle bir maçı bizlere seyrettirdikleri için sonsuz teşekkürler.
Ve son bir not... Portekizli seyirciler kendi biletlerini karaborsada satarak, takımlarını İngilizler’e karşı sattılar.