Paylaş
İkinci yarı, bitse de gitsek... Karabükspor, golü yemiş, daha hala kontrollü. Hücumda etkisiz. Sanki, eleme maçı oynuyor. Yani 1-0 bitireyim, ‘bizim mahallede 2 yaparsak’ elerim havasında.
Maçın 60., 70., 80. dakikası geliyor, yine aynı. Herhalde teknik direktörün prensibi. Çünkü futbolcuyu bıraksan, durmaz.
Maç 1-0. Beşiktaş önde ama hep tedirginlik var. Ya kör taşına bir gol yersem diye. Ama Karabükspor’da ne kör var, ne de taş. Gözleri açık ama oynayamıyorlar. O eski Karabükspor gitmiş. Bank Asya 1. Lig’deki Karabükspor gelmiş.
Beşiktaş da diyor ki; “Benim bahanem var. Avrupa kupalarında oynadım, yoruldum. Onun için de bu kadar.” Peki, bu kadar eziyet çekip maça gelen seyircinin günahı ne? Televizyon başında yayıncı kuruluşa para verip, dekoder alanın günahı ne?
Ama Türk futbolunda da mal meydanda. Bu kadar. Gaza bassan da bu kadar, vites değiştirsen de bu kadar. Emniyet kemeri takmaya gerek yok. Çünkü araba 30-35 kilometre hızla gidiyor. Çünkü motor bozuk. Motor gömlekleri yanmış, egzost patlamış. Gaza ne kadar basarsan, bas.
Tamirci mi veya bakım yapacak servis nerede? Onlar yıllık izindeler. Ara ki, bulasın.
Bir gün Türk futbolu kurtulacak. Ondan sonra güzel futbol izleyeceğiz. Çatır çatır. Namuslu maçlar. Ne zaman derseniz, ben kestiremiyorum. İnşallah, maşallah. İyi günler ileride inşallah. Maçtan sonra teknik direktörler konuşacak. Futbolcular önlerindeki maça bakacaklar. İyi güzel de, Türk futbolu önünü göremiyor ki, nereye bakacaklar...
Türk futbolunda da mal meydanda. Bu kadar. Gaza bassan da bu kadar, vites değiştirsen de bu kadar. Emniyet kemeri takmaya gerek yok.
Paylaş