BİR futbol takımı bu kadar çok top kaybı yapıyorsa, Dünya Kupası finallerine gitmesin. Öyle olursa bu, futbol namına ayıp olur.
Rakibin oyun şekli belli. Biz, rakibe göre oynamayacağız. Bu maçı kazanmak istiyorsak, -ki mecburduk- onların oyununu bozmamız gerekirdi. Biz ne yaptık? Otto Rehhagel ne istediyse, Ersun Yanal'a onu yaptırdı.
Aldığımız her topu şişirdik. Hücumda kafa vuracak oyuncumuz yok. Şimdi burada diyeceksiniz ki, "Fatih Tekke kafayla Türkiye liginde kaç tane gol attı?" Atar, Fatih Tekke seneye de kafayla gol atar. Çünkü, burası Türkiye ligi. O boyla Avrupa'da kafa golü attıranı döverler. Bizde ise transferine zam yaparlar.
Gökdeniz'in burada işi yok
İkinci yarıda oyuna Tuncay girince forvette hareketlendik. Kafaya çıkmaya başladık. Yunan defansı rahatsız oldu. Şimdi burada biraz duralım. Sen maça Gökdeniz'le başlıyorsun. Gökdeniz kötü oyuncu değil. Hatta cümleyi biraz daha iddialı hale getirelim; çok iyi oyuncu. Ama artık bundan sonra Gökdeniz'in Türkiye liglerinde futol oynama şansı çok az. Hatta olmaması gerekir. Çünkü, A.Sebat-Kayseri maçından sonra Fubol Federasyonu'nun elinde olduğu iddia edilen kasetler eyleme konursa, Gökdeniz'in bırakın bundan sonra, bu milli maç kadrosuna da alınmaması gerekirdi. Eğer haklıysa, aklanana kadar. Ama biliyorsunuz, İngiltere'de Ferdinand takım kurtaran aslan olmasına rağmen idrarını vermeye geç gittiği için 6 ay ceza yedi. Normal, İngiltere ile Türkiye arasında bu kadar fark olacak.
Sanki merkez istasyon
Orta alanda topa hakim olamadık. Defanstan çıkarken çabuk hareket edemedik. Bütün bunlar olunca da forvette etkisiz kaldık. Yıldıray, önünde boş alan bulursa veya ona top verilirse diklemesine rakip defansın arasına sürpriz deparlar atabilen bir oyuncu. Özellikle de topla. Bunu yaratamadık. Emre kendini kral ilan etmiş. Top ondan geçmeden hücuma kalkmıyor. Mübarek sanki merkez istasyon.
Dün gece oyun planımızda, mücadelemizde, bu oynadığımız futbolla galibiyeti hak etmedik. Yunanistan en iyi iki adamı oynamamasına rağmen istediğini elde etti. Çok da fazla hücumu düşünmediler.
Merk, UEFA'dan torpilli
Markus Merk iyi bir hakem değil. Bakmayın, UEFA'da da torpil, çevre, ülke baskısı var. Bence idare ettiği maçlar, hak ettiği maçlar değil. Onun için yalnızca bu maçta en az 6-7 tane çok önemli hata sıralayabilirim. Notlarımı da aldım ama uzatmayacağım. Yalnız, şunu özellikle söyleyeyim, en doğru kararı, Yıldıray'ı atmasıydı.
Sevgili okuyucular, bunu Ersun Yanal için söylemiyorum. Onun da büyük hataları oldu. Yalnız Türkiye ligini Fenerbahçe takımı koca bir sezon boyu oynadığı futbolla lider olarak kapatıp şampiyon olmuşsa, bu milli takımdan çok fazla bir şey beklemek hayal olur. Bakın, milli takımımızda oynayan kaç oyuncumuz Türkiye'den giderek Avrupa'da başarılı oldu? Bir de dönün bakın, Yunanistan takımında kaç oyuncu Avrupa liglerinde top oynuyor. Tamam, AB ülkesi olmaları bu faktör için bir avantaj. Ama dün geceki oyun mantaliteleri birebir mücadeleleri onların bizden daha tecrübeli olduğunu gösterdi.
Yoksa ben F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım gibi düşünmüyorum. "Ne var yani, Ersun Yanal'a sahip çıkalım, O, Türk çocuğu değil mi?" demişti. Bir anda aklım karıştı. F.Bahçe'de çalışan Mustafa Denizli ile Rıdvan Dilmen, Yunan çocuğu muydu?