BEŞİKTAŞ'ta ‘‘lale devri’’ bu sezonun devre arasında bitti. Gözünüzü kapatın, şöyle bir düşünün. Son model bir otobüs, Yıldız Yokuşu'ndan freni boşalmış bir şekilde 180 kilometre hızla kontrolsüz iniyor.
Direksiyonda Serdar Bilgili, yanında takımın teknik direktörü Lucescu, yönetim kurulu, futbolcular, malzemeciler, doktorlar... Hepsi canhıraş şekilde bağırıyorlar, yardım istiyorlar, ‘‘imdat’’ diyorlar. Ama artık frenler patlamış. Ne yapsalar zor. Ve otobüs hala aşağı süratini arttırarak iniyor. Ya yolculuk denizde son bulacak, ya duvara vuracaklar, ya da devrilecekler.
Bir takım yenilebilir. Ama iyi mücadele eder, elinden gelen her şeyi yapar. Beşiktaş takımı hiçbir şey yapmadı. Bir tek attıkları gol var, onda da rakip defansın ortasındaki Burhan'a sağ dıştaki uymadı. En geride kaldı, ofsaytı bozdu.
Tayfur, sağ dışta oynayamaz. Ne hücum edebiliyor, ne defans yapabiliyor? Oradan yalnız ilk yarı en az 8 tane tehlikeli orta geldi. Yedikleri ikinci golde kaleci Şenol, topu o alandaki Murat Hacıoğlu'na eliyle attı. Murat, Diyarbakır'ın en işlek caddesinde gezse, bu kadar rahat 40 metre top süremezdi. Gitti verkaç yaptı, gol oldu.
Savunma ağır kalıyor
Siyah beyazlılarda yardımlaşma yok. Herkes kafasına göre takılıyor. Defans, rezalet deseniz olmaz, felaket deseniz olmaz. Ancak ‘‘facia’’ diyebilirsiniz. Oyuna çok ağır çıkıyorlar. Böyle olunca da rakip defans, rahat rahat hazırlığını yapıyor. Her türlü önlemini alıyor. Sonra da Beşiktaş elini kolunu sallaya sallaya ‘‘Ben geldim arkadaş, kapıyı aç'' diyor. Nerede, yedirirler mi adama böyle mama?
Kais ağır ama çok iyi bir oyuncu. Topu iyi saklıyor, oyunu iyi yerlerden başlatıyor. ‘‘Biraz da süratli olsa’’ diyorsunuz, bir de o meziyeti olsa Diyarbakır'da işi ne? O zaman Avrupa'nın her takımında oynar. Kaleci Şenol güzel şeyler yaptı ama kendisine atılan toplarda vuruşları zayıf ve tehlikeli.
Beşiktaş'ın dün hiçbir bahanesi yok. Diyarbakır seyircisi neredeyse tiyatro seyircisi gibi, kuzu kuzu oturuyorlar. Uyuyan seyriciyi Ramazan gitti uyandırdı.
Kuddusi Müftüoğlu, mümkün olduğu kadar ikili mücadeleleri bırakmaya, oynatmaya çalıştı. Diyarbakırsporlu futbolcular yere daha sağlam bastılar, ayakta daha fazla kaldılar, mücadele ettiler.
Bir nolu yardımcı Serkan Gencerler bence dün geceki maça damgasını vuran önemli bir isim. Sergen'in ofsayt diye sayılmayan golü, net bir biçimde ofsayt değildi. Buna karşın Murat Hacıoğlu'nun attığı ikinci Diyarbakır golü, tartışılır. Serdar'ın penaltı istediği pozisyon tartışmaya açık. Bana inandırıcı gelmedi. Herhalde pozisyonun dört metre yakınındaki Kuddusi'ye de inandırıcı gelmedi.
Rize'ye yenildikleri maçtan sonra takımlarına küfür eden, bahis oynayan Diyarbakır seyircisi acaba utandı mı?