HALK dilinde bir söz vardır. ‘Uyan, babaya geldik’ derler. Daum, 1.5 yıl sonra ilk defa doğruya yakın bir kadroyu sahaya sürdü.
Kadro doğruya yakındı ama, iki takım arasındaki futbol kültürü ve farkı ayan beyan ortadaydı. Türk futbolunun genel hastalığı, yan toplar ve kolay yenilen goller... Dün gece yine aynı görüntüler...
Servet, ağırlığının bedelini önce sarı, sonra kırmızıyla ödedi ve ödetti. Maç berabere, takımın en iyi oyuncusu Tuncay.... Tabela kalkıyor, Tuncay çıkıyor. Maç 90 dakika değil ki, sayın Daum. 90’ın bir de artıları var. Senin futbolcunun inadına yürüye yürüye çıktığı, vakit geçirdiği dakikalar... El oğlu Türkiye’deki hakem değil. 6 dakikayı geçiriverdi. Ve maçın farkı o 6 dakikada belirlendi. Yani 90+5 ve 90+6. Biz zekiyiz, Avrupalı aptal. Aslında ülke olarak da farkımız buradan doğuyor. Ne kaybedersek zekiliğimizden, uyanıklılığımızdan kaybediyoruz.
Biri oynadı, diğeri baktı
İleride Serhat’la Tuncay oynadı. Oynayan Tuncay, seyreden Serhat’tı. F.Bahçe ikinci golü yiyor, bütün defansın elleri havada. Ofsayt diye itiraz ediyorlar. -F.Bahçe’de oynayan futbolcular, Marco’dan, yani kendi arkadaşlarından gelen topun ofsayt olmadığını ne zaman anlayacaklar?- Bir tek yardımcının bayrağı havada değil. Aslında elleri havada olan yalnız defans değil. Rüştü de hep boşu boşuna Allah’a dua etti. Hiç topa gidemedi, hep boşa gitti. Eğer Şampiyonlar Ligi’nde iddialı olmak istiyorsan, grupta oynayacağın en az iki veya üç maçı kalecin kazanacak.
90 dakikaya şöyle bir bakıyorsunuz, Lyon takımının bir oyun planı var. Bir oyun kültürü var, mantalitesi var. F.Bahçe’nin neyi var? Hiçbir şeyi yok. Babadan kalma koş, vur, oyna... Hani aynen ilkokulda var ya, ‘Ali bana top at’,‘Al Ali topu, ver bana.’ Aynen öyle. Bence iki takımın futbol ruhuna göre 90+6 başlamadan önceki, 2-2’lik skor futbolun adaleti değildi.
Şampiyonlar Ligi hayal. UEFA derseniz, belki Prag. Belki o da değil. Hakem mi? Bundan iyisi, şamda kayısı.