BEŞİKTAŞ seyircisi maçın nasıl geçeceğini herhalde anlamış olmalı ki, sahayı doldurmadılar. Lig liderinin maçı bu kadar az seyirci önünde oynanmamalı.
Siyah beyazlılar dün gece iyi futbol sergileyemediler. Önce şansları vardı, sonra da hakem. Bakın, şu hakem olayına hiç girmek istemiyorum ama, zorla yazdırıyorlar. Dakika 69, Diyarbakır'ın 6, Beşiktaş'ın 3 sarı kartı var. Dakika 73, Diyarbakır 7 oluyor, Beşiktaş 3'te. Dakika 82, Serdar ikinci sarı karttan atılıyor. Yani, toplam 12 sarı karta karşılık 1 kırmızı çıkıyor. Bu, net biçimde şu demektir; bu hakem kartlarını kullanmasını bilmiyor. Onlar kredi kartı değil, çocuklara verilen oyuncak kart da değil. Alın maçı bir seyredin, ne komik kartlar göreceksiniz. Tabii sonunda da çıkamayan kırmızı kartlar... Bakın hala hakemde takıldık kaldık.
Hakemler, bu futbolcuların aldığı paralar maç başına. Yani, öyle istediğiniz zaman kart çıkarırsanız, sonunda bunların ekmek paralarıyla oynarsınız. Hangi pozisyonda kart verilir, hangi pozisyonda rakip adama giriyor, futbolu bilemezsen, çözemezsin. Veya 60'ncı dakikada olduğu gibi, Serdar senin suratına tükürür, ya görmemezlikten gelirsin, ya göremezsin, ya da görmezsin. Veya hiçbiri olur, sen de hiç olursun.
Çenesi çabuk düştü
A. Hassan biraz gol atınca çenesi çabuk düştü. Saha dışında öyle büyük büyük beyanatlar verdi ki, dün İnönü'de oynadığı futbolun küçüldüğünü gördük. Ahmed Hassan, futbol çeneyle oynansaydı, senin ne ağabeylerin yok olmazdı! Okan, ayakkabısının kramponlarını kendi mi seçti, yoksa malzemeci mi taktı? Lucescu'nun yerinde olsam, dün geceki Okan'ın kramponlarından kim sorumluysa ceza veririm. Sen İnönü Stadı'na futbol maçına mı çıktın, yoksa buz balesi yapmaya mı? Çok koştun, didindin ama, ne zaman iş yapacak, patinaj çekip, burun üstü yere dikildi.
Pancu, yakışıklı çocuk. Uzun boylu, endamlı. Neden derseniz, mukavele imzaladığından beri hiç futbolundan bahsetmiyoruz. Manken gibiydi. Bu futbolla kadroya bile girmemesi lazım. Tümer, oynadığı sürece faydalıydı. Sergen girdi, o da faydalı işler yaptı. Ne olursa olsun Sinan, ‘‘Ben bu takımda çok zaman oynarım’’ diyor. İlhan da bas bas bağırıyor, ‘‘Ben oynayamam’’ diye.
Net penaltıydı
Zago zaman zaman tuhaf işler yapıyor. Bazen şansı yaver gidiyor, gol olmuyor, bazen de o, topa ve rakibe girdiği zaman hakemlerin gözüne perde iniyor. Mesela 58'inci dakikadaki hareketi net penaltı. Serdar gol pozisyonunda, topla en son oynayan da gene Serdar. Yani pozisyon aut ama, hakem kardeşimiz Bülent korneri veriyor. Sonra da Serdar'a itiraz ettiği için sarı kartı. Yani tam komedi... O zaman göğsünüze bir tabela asın, ‘‘Ben körüm veya zaman amayım’’ diye. Elinize birer beyaz baston alın, sahaya öyle çıkın.
Beşiktaş için hiç iyi bir şey yazdık mı, hayır.Sakıp, koşan, mücadele eden bir takım yaratmış. Ama, biraz şanssızlıkları, biraz da hakem sayesinde dün gece puan çıkaramadılar. Siyah beyazlıların önlerinde bir tek bahane var; aklımız Prag'daydı. Oradan galibiyetle veya yenilmeden dönerlerse, belki dün geceyi az da olsa affettirebilirler.