KÖTÜ değil, çok kötü oynayan iki takım... Doksan dakikanın sonunda tabelaya asılan 2-0'lık bir skor... Ve çok kötü bir maç... Aslında bizler, bu işten ekmek yiyoruz.
Yani biraz iyi olsalar, pompalayacağız, ‘‘neler kaçtı, ne mücadele oldu’’ diye. Kötülersek, bir yerde bindiğimiz dalı kesmiş oluruz. Göstere göstere de iyi pompalarsan, ayıp olur.
Önce Adanaspor'dan başlayalım. Uzan Grubu'ndan dolayı bu kulübün kolu kanadı kırıldı. Gelirlerine el kondu. Peki, böyle bir maçın bilet fiyatlarını neden yüksek tutuyorsunuz? Şu anda sana en lazım olan etken seyirci değil mi? Hiç olmazsa o, seni motive edebilir. Çünkü, sahadaki Adanaspor, daha şimdiden düşmeyi garantilemiş gibi. Kafalarında herşeyi bitirmişler. Yalandan futbol oynuyorlar. Mücadele yok, dayanışma yok. Ama bir şey bana tuhaf geliyor. Uzan Grubu'nun iki takımı var; Adanaspor ve İstanbulspor. Onlar da (İstanbulspor) aynı durumdalar ama sahaya çıkıp haysiyet mücadelesi veriyorlar. Demek ki, iki kulüp arasında bazı ince ayrıntılar var. O da sahaya yansıyor doğal olarak. Bu Adanaspor, dün geceki görüntüsüyle 2. Lig’de zor tutunur... Adanaspor zaman zaman öyle bir iptidai ofsayt taktiği yapmaya çalışıyor ki, evlere şenlik.
Sabri: 2 - Adanaspor: 0
Adanaspor'dan sonra G.Saray'ı anlatmaya gerek var mı? Bir takım kötü oynayabilir, tamam. Gol de kaçırır, o da tamam. Ama bir takım dün akşamki G.Saray kadar kötü mücadele edemez. Hele bu, büyük takım olursa. G.Saray'da ne bir sistem var, ne de bir hazırlık? İlk yarı aynı yerden dört tane korner attılar, hepsi de ön direğe. Yani, rakibin ayağına. Bir tanesini rakip ıska geçti, gol oldu. Diğerleri leblebi gibi çıktı. Zorla kazanılan kornerleri futbolda bu kadar kolay harcamak düşündürücü.
İnanın, dün geceki 2-0'lık skoru tek cümleyle açıklayabiliriz; G.Saraylı Sabri: 2 - Adanaspor: 0. Bir tek o vardı. Gitti, geldi, bastı, vurdu, attı, yattı, kalktı... Volkan gol attı, 60'tan sonra yürüyecek hali kalmadı. Prates sahada tek başına. Zaman zaman onu unuttular. İstediği topları önüne atamadılar. Baskı olmayınca Bülent'le De Boer aralarında pas yaptılar. Adanaspor'un bir tane pozisyonu var. O da 35 metreden Necati vurdu, üst direkten döndü, o kadar. Yani hazırlanmış pozisyon değil. İkinci yarı soldan iki defa indiler, onda da arkadaki boştaki adama topu kaldıramadılar. O sırada Yılmaz Vural gözüme çarptı, hırsından göbeğini iki eliyle sıkıştırıyordu. Yarın o mıntıkalar kesin morarır.
Yakıştı mı size?
Hakan Şükür itimat kaybettirmeye başladı. Yalandan kendini yere atıyor. Aklınca ya penaltı kazanacak ya da rakibine sarı veya kırmızı kart göstertecek. Seyretsin bakalım kendini, Hakan Şükür'e yakışıyor mu yaptıkları? Bir futbolcu, futbolu bıraktıktan sonra bu imajla anılmamalı.
Ali Aydın kötü maç yönetmedi. Ama benim dikkatimi iki önemli şey çekti. Birincisi; sen Türkiye'nin iyi birkaç hakeminden birisin. Ama yardımcı hakemin oyuncağı olur, onun bayrağına teslim olursan taçtan gelen ofsayt düdüğünü üfleyiverirsin. İkincisi 48. dakikada G.Saray taraftarları ‘‘S... F.Bahçe’’ diye bağırmaya başladı. Takriben de 10 dakika sürdü. Hem de tempo bayağı yüksekti. En az 100 kişi de arka arkaya geçmiş, zıplaya zıplaya tellerin arkasından trencilik oynuyordu. Ali Aydın'dan tık yok. Baktılar ki, tepki gelmiyor, bu sefer 58. dakikada ‘‘O.... çocuğu Mustafa Çulcu’’ diyerek hedef değişti. Ali Aydın, hakem arkadaşına küfür edilince akan suları durdurdu. Hemen 1 numaralı anonsu çekti, küfürler de durdu. Yani, hakemler kendilerine olunca hassas oluyorlar. Başkalarına küfür hiç önemli değil!