Bu sene devlet Kos Adası’na gidenlerden de 70 YTL harç almaya başlamış. Bazıları buna espriyle karışık haraç da diyorlar. Yunanlılar bizden giden tekneleri Kos’a yanaşır, yanaşmaz ilaçlamaya başlıyor. İnsana öyle bir dokunuyor ki, anlatamam.
GEÇENLERDE Bodrum’daydım... Bir geceliğine Kos Adası’na geçtim. Bu sene devlet Kos’a gidenlerden de 70 YTL harç almaya başlamış. Bazıları buna espriyle karışık haraç da diyorlar. Böyle olunca da giden Türklerin sayısında azalma var.
Yunanlılar bizden giden tekneleri Kos’a yanaşır, yanaşmaz ilaçlamaya başlıyor. İnsana öyle bir dokunuyor ki, anlatamam.
Bizi götüren Mehmet kaptana sordum. "Biz niye onların feribotlarını ilaçlamıyoruz?" dedim. "Vallahi ben de bilmiyorum Erman hocam" cevabını verdi.
Türkiye’de meşhur kuş gribi olduğunda onların televizyonları, Kos Adası’ndan Bodrum’a gelip çekim yapmışlar. Bunu da AB’nin istediğini ileri sürmüşler. Kos’ta yaşayan Türkler eşit zamanda o adada da kuş gribi olduğunu söylediler. Ama bizden kameralar gitseydi, buradan çekim yaptırmazlardı dediler. Kos’tan dönerken, bu sefer başka bir sürpriz ile karşılaştım.
Belediyeye yardım
Bir görevli benden feribota binmeden önce 3 Euro istedi. Belediyeye yardımmış. Nakit param yok, kredi kartım var dedim, suratı ekşidi. Düşünebiliyor musunuz, geçen sene Mehmet kaptan sadece kendi feribotuyla 60 bin Türk karşıya taşımış. Bu rakam başka feribotlarla 90 bin kişiyi bulmuş. Vurun bakalım kelle başı 3 Euro’ya, kaç para yapıyor.
Ama adamlar adalarda çıkan sıcak sularını hem enerjide, hem de tıpta kullanıyor. Biz ise Bodrum’un burnunun dibindeki kara adadaki sedef hastalığına yüzde yüz iyi gelen şifalı suları kullanamıyoruz. Boşa gidiyor.
Ama attığımız zaman da mangalda kül bırakmıyoruz. Adamlar bize turist göndermemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Madem o benim teknemi ilaçlayıp, beni küçük düşürüyor. Ben de onun Bodrum’a gelen teknesini ilaçlayayım. Aynı silahla mücadele etmez isen, zavallı duruma düşersin. Bodrum Belediyesi, Kos Belediyesi’nden çok mu zengin? Biz de belediyeye yardım alalım. Ne dersiniz?
Işkembeden sallıyorlar
KANUN vardır, futbol oyun kuralı vardır... Bunların sınırları bellidir. Yorum yapamazsın, hakkın yoktur. Pozisyonlar vardır, pozisyon yorumu yaparsın...Buna da hakkın vardır... Diyelim ki, adam öldürmenin cezası, 40 yıl hapis... Adam kasıtlı mı öldürülüyor, tahrik mi var, namus cinayeti mi, nefsi müdafaa mı? Yani olayın yorumu vardır. Cinayetin yorumu vardır. Bu 40 yıl için de duruma göre indirime gidilir veya gidilmez.
Futbolda ise pozisyon vardır, onun da yorumu vardır.
Mesela Barcelona- Arsenal maçında Arsenal kalecisinin atıldığı pozisyonu düşünelim. Kaleci rakibini kendisini geçtikten sonra indiriyor. Amma velakin bu iki oyuncu tek başlarına düello etmiyorlar. Top sekiyor ofsaytta olmayan hücum eden kendi arkadaşının önüne geliyor, o da vuruyor, golü yapıyor. Futbolda en büyük ödül ve ceza goldür. Golü vereceksin, kaleciye de sarı kart göstereceksin. Peki neden sarı? Çünkü o pozisyondan sonra bariz gol şansı ölmemiş, hala ayakta ve canlı canlı.
Ama maalesef Türkiye’deki bazı yorumcularımız ve bazı hakemler futbol oynamadıkları ve nasiplerini almadıkları için işkembeden sallıyorlar. Bırakın sallamayı, bazıları da bazılarını doldurup FIFA’ya bile yazı yazıyorlar. FIFA’dan gelen cevap ile de oturdukları yerde kalıyorlar.
NOT: Son oynanan Fenerbahçe-Trabzon maçında, Trabzonlu oyuncunun kendi kalesine attığı gol pozisyonunda Alex’in durumu ofsayttı. Pasif miydi? Yoksa oyuna ve rakibine etkisi var mıydı, rahatsız ediyor muydu? Yapılacak hakem seminerinde bu pozisyon gündeme getirilirse, kaç hakem ofsayt verecek, kaç hakem gol verecek? çok merak ediyorum.
Nerede o federasyon
CÜNEYT Çakır son F.Bahçe-G.Saray maçını yönetti ve gözlemciden 8.8 not aldı. Bence o maçı 8.8’lik yönetmedi. Ama Adnan Polat çok sert çıkarak, "Cüneyt Çakır’ı bir daha bizim maçlarımıza vermeyin, gözüm üzerinde olacak" dedi.
İşte bütün olay burada başlıyor.MHK’nin yerinde olsam, seneye ilk Fenerbahçe-Galatasaray maçında Cüneyt çakır’a görev veririm. Federasyon olarak da bunun arkasında dururum. Ama hangi federasyon bunu yapacak.
Deniz Baykal Samsunspor ve Diyarbakırspor’un ligde kalmasını istedi. Çok kesimden tepki geldi. O günden bu güne bu konuda Futbol Federasyonu’ndan yazı ve beyanat gördünüz mü? Ben görmedim. Neden? çünkü CHP, AKP’ye karşı Haluk Ulusoy’u desteklediğini iddia ediyor. Böyle bir ortamda da Haluk Ulusoy aptal mı ki Deniz Baykal’a tavır koysun. Onun için varsa, yoksa federasyon başkanlığı. Yani koltuk var.
Silah olmasın
F.BAHÇE’ye kim başkan olmalı? Özellikleri ne olmalı? Başkan olacak kimsede neler aranmalı fikrinden ziyade, nacizane bir önerim var.
Özelikle silah ticaretiyle uğraşan insanların Fenerbahçe Spor Kulübü’ne başkan olmaması gerektiği fikrindeyim.
Helal olsun sana
DENİZLİSPOR Başkanı lig bitmeden bir beyanat verdi. Lig bitti, Denizli kümede kaldı ve başkanı sustu. Ne Futbol Federasyonu, ne bir Cumhuriyet Savcısı, ne de Spor Bakanı olmak üzere hiç kimse, "Ey Ali İpek sen ne demek istedin, ne dedin? Gel buraya arkadaş" demedi.
Ali İpek de bütün Türkiye’yi aptal yerine koydu. Şimdi ellerini ovuşturarak kıs kıs gülüyor. Helal olsun sana Ali İpek... Senin gibiler sayesinde buralara geldik. Senin kafadakiler gibilerle devam edeceğiz! Helal olsun sana! Türk sporuna senin gibi başkanlar yakışır! Allah senin gibileri başımızdan eksik etmesin!
Tebrikler...!
Ağlak ülke olduk
TAKIMLARIMIZ küme düşüyorlar veya şampiyon oluyorlar. Futbolcular ağlıyor. Teknik direktörler ağlıyor, masörler, doktorlar ağlıyor. Futbol şube sorumluları ve kulüp başkanları ağlıyor. Amma ağlak bir ülke olduk, anlamak mümkün değil.
Don Kişot meselesi
30 Mayıs’ta... Yani önümüzdeki salı sabahı Antalyalı üreticilerle mahkemem var. Antalya adliyesinde olacağım. Hakimin önüne enteresan deliller koyacağım. Türk insanı yediği sebzeden, meyveden, tavuktan, etten, balıktan zarar görmesin istiyorum. Halkımız da her önüne geleni yemesin. Aldıkları malın ambalajındaki yazıları iyi okusunlar. Ne olduğu belli olmayan besin maddelerini almasınlar istiyorum. Olsun ben onların namına mahkemeye çıkmaya her zaman hazırım. Türkiye’de halk için arada bir de Don Kişot’luk yapmak lazım herhalde. Sizler ne olduğu belirsiz şeyleri yemeğe devam edin, ben de yeldeğirmenlerine saldırmayı sürdüreceğim.