Paylaş
Yazı çıkınca paniklediniz
Ey Cüneyt Çakır, maçta bir olay olsa, aynı şekilde hakemlerini sahada bırakıp soyunma odasına mı kaçacaksın? Fener şampiyonluğu kaybedip, o alana gelse ve taraftarı da orada olsa yine aynı şeyi mi yapacaksın?
Havaş otobüsüne kaçmak yerine, “konuşmam yasak” desen olmaz mıydı...
TRABZONSPOR-G.Antepspor maçının 22. dakikası... Dany ile Burak ceza alanı yayı dışında mücadeleye giriyorlar. Türkiye’deki en çabuk, en süratli ve dikkatli oyunculardan biri olan Dany, pozisyona hakim oluyor. Burak, dört adım attıktan sonra kendini ceza alanı içine atıyor. Pozisyonun penaltıyla uzaktan yakından ilgisi yok.
Hakemin aldatmadan dolayı Burak’a sarı kart göstermesi, Dany’nin oyuna devam etmesi lazım. Bu sırada maç 0-0. Hakem Cüneyt Çakır, penaltıyı çalıyor, Dany’yi kırmızı kartla atıyor. Pozisyonun bütün günahını ve yükünü iki nolu yardımcı hakemin üzerine yıkıyor. Penaltı gol oluyor, Gaziantep en iyi oyuncusunu kaybediyor, maç 1-0 oluyor.
Dakika 49, maç 3-0 olmuş bile. Bu sefer net bir biçimde Trabzonspor defans oyuncusu Glowacki’nin kırmızıdan atılması lazım. Ama oyunda kalıyor. Bunlar olmasa belki de maçı Gaziantep kazanacak. Trabzon’un Fener’le arasındaki puan farkı 3’e çıkacak. Fener bir maç mağlup olsa dahi şampiyon olabilecek. Yani Cüneyt Çakır ve yardımcıları şampiyonluğu köküne kadar etkileyecek kararlar veriyorlar.
O alanı Fener de kullanıyor
Bunlar maçta olanlar. Sonra aynı trio yanlarında gözlemcisi, uçağa biniyorlar. Ve F.Bahçe takımının kullandığı havalimanı olan Kurtköy’deki Sabiha Gökçen Havalimanı’na iniyorlar. Kanaltürk’ün görev yapan muhabirleri soru sormak için yanaştıklarında, Cüneyt Çakır yardımcılarını yanına almadan Havaş otobüsünün içine kaçıyor.
Ey Cüneyt Çakır karşılaşmada bir olay olsa, aynı şekilde hakemlerini sahada bırakıp soyunma odasına mı kaçacaksınız? Bunu yapan adam, onu da yapar. Fenerbahçe şampiyonluğu kaybetmiş olarak o havalanına inse ve taraftarı da oraya gelse, yine aynı şekilde hareket edecek misin? Yine Havaş otobüsünün içine mi kaçacaksın?
Senin yapman gereken çok basit. Muhabire “Konuşmamız yasaktır arkadaşlar. Bizi daha fazla rahatsız etmeyin” dersin ve olay biter. Bunu yapan medeni hakemler var. Mesela Bülent Yıldırım ve Fırat Aydınus.
Kılıf aramaya kalktınız
Hürriyet Gazetesi’nde çıkan yazı ve haberden sonra bir bakıyorsunuz, hakemler kendilerini korumaya geçiyorlar. Neymiş, aslında bir araba gelmiş onları almış. Madem araba gelecekti, sizi alacaktı, niye arabayı beklemeden dışarıya çıktınız? Güvenlik açısından içeride, salonda kalsaydınız. Çünkü oraya kimse giremez.
Araba geldiğinde çıkıp binerdiniz. İkincisi, madem çıktınız niye paniklediniz? Binseydiniz bir taksiye, gitseydiniz. O araba havalimanı dışında sizi alırdı. Siz bunların hiçbirisini yapmadınız. Neden? Çünkü paniklediniz. Yazı çıkınca yaptığınız işi inkar etmeye, kılıf aramaya kalktınız.
Bindiğiniz dalı kestiğinizi göremiyor musunuz?
“Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” derler. Türkiye’de bu cümleyi hakemler için söylüyorlar. Her başarılı hakemin arkasında herhalde başkaları vardır. Önceki gün bu haber çıktıktan sonra Cüneyt’in babası Serdar Çakır herhalde 6-7 basın mensubunu aradı. Çok değişik yerlere telefonlar açtılar. Çok gazeteciyi kullanmak istediler. Kullandıkları da oldu, kullanamadıkları da... Serdar Çakır bu ince işleri iyi bilir. Şimdi de Futbol Federasyonu ve başkanını suçluyorlar gazeteler aracılığıyla. Bu Futbol Federasyonu ve başkanı, siz hakemler için neler yaptı? Ama siz yüzünüz kızarmadan daha şimdiden ikili oynamaya başladınız. Nedenine gelince... Mehmet Atalay’ın 15-20 gün zarfında aday olacağı söyleniyor. Siz, yani bu kulis işlerini iyi bilenler şimdiden hazırlık yapmaya başlamışsınız bile. Ne olur ne olmaz Mehmet Atalay da gelirse ona da oynamış olalım, ona da biraz şerbet verelim diye. Mahmut Özgener’i de gazeteler yoluyla gıdıklayalım diyorsunuz. Ey hakemler, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Ama sizden farklı şeyler beklenmez...
Vizyon adamı Kocadon
BAYKAL dönemiydi... Şu anki Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’la İstanbul Dedeman Oteli’nde karşılaştık. Üzgündü. “Bodrum Belediye Başkanlığı için CHP beni reddetti” dedi. Oturduk, sohbet ettik. “Ama ben bağımsız adaylığımı koyacağım ve kazanacağım. CHP de benim kim olduğumu görecek” diye ilave etti. Nitekim o Kocadon, Bodrum’a belediye başkanı seçildi ve hemen icraatlara başladı.
Yıllarca bir şey yapılmayan Bodrum’a Kocadon’un eli değdiği net bir şekilde gözüküyor. Enteresandır, AKP hükümeti, çok belediye başkanına yardım etmezken Kocadon’a yardım elini uzatmış. Ne de olsa vizyonlu adam. Bağımsız da olunca kimseye mahkum değil. Belediye başkanı olarak para da yemezsen, tıkır tıkır hizmet verirsin. Helal olsun. Kocadon, Bodrum’da doğru yolda gidiyor.
Polisin gücü pankartı indirmeye yetmiyor mu?
TRABZON’da bir pankart asılıyor. Nereden bakarsanız bakın, çirkin. Federasyon temsilcisi, polis müdüründen pankartın indirilmesini istiyor. Bunu maç başlamadan söylüyor. Polis müdürü, “Seyirci tahrik olur, ben indiremem” diyor. Devre arası oluyor, skor 3-0. Polis gidip o pankartı oradan alsa, hiçbir şey olmaz. Çünkü zaten maç bitmiş. Sorarım size, nasıl bir zihniyettir bu? O zaman polisin gücü Trabzon’da o pankartı indirmeye yetmiyor. Acaba bu konuda İçişleri Bakanlığı, Trabzon Valiliği’ne ve Trabzon Emniyet Müdürlüğü’ne bazı yazılar yazdı mı? Eğer yazdılarsa, lütfedip bilgi verirlerse aynı sütunlarda size aktarırırm. Ama o pankart yüzünden Trabzonspor, Disiplin Kurulu’na gitti ve bir ceza alacak.
Maskeleriniz düştü
DAHA 20 gün önce Yüksel Okçuoğlu istifa edip veda konuşması için Silivri’ye gittiğinde yanında Süper Lig’de düdük çalan 23 hakem ve MHK Başkanı Oğuz Sarvan vardı. Yüksel’in yaptığı konuşmanın tamamen aile arasında kalması lazım. Çünkü orası yatak odası. Ama bazılarınız, Yüksel Okçuğulu kapıdan çıkar çıkmaz gazeteleri arayarak Okçuğlu’nun ne dediğini aktardınız. Maskeler düştükçe bunları yapanlar da yavaş yavaş ortaya dökülmeye başladı. Ey kamuoyu, hakemlerin neden yöneticiler karşısında çaresiz ve bekçisiz, futbolcular karşısında ezik olduğunu şimdi daha iyi anlamışsınızdır.
Paylaş