Haddini bil Sakarya

Siz kim oluyorsunuz. Haddinizi bilin. Sen Serdal, güvenlik görevlisi burnunu kırarsa kaçma, hemen diğer arkadaşını çağır. Onun da burnunu kırsınlar. Sizin zaten takım olarak burnunuzun kırılması lazım. Siz kimsiniz.

EY Sakaryasporlu futbolcular... Siz dünyanın en tehlikeli, en agresif, en terbiyesiz ve en ahlaksız futbolcularısınız!..

Siz kim oluyorsunuz... Haddinizi bilin...

Siz kimlerle dans ediyorsunuz, biliyor musunuz?

Size küfür edecekler, annenize, karınıza, çocuğunuza, dakikalar sürecek...

Bu küfürü edenler, çeşit çeşit pozisyon deneyecekler... (Bunu televizyonda anlatan, hicveden, bu korolu küfürü anlatmak için türlü cambazlıklar yapan, Toroğlu da kim oluyor) yarın o da, bu olayların üstüne parmak basıldığı zaman hedef olacak...

Bakın, Sakaryasporlu futbolcular, haddinizi bilin, sizin annenize, karınıza, çocuğunuza değişik şekillerde küfür edilirken, önce küfürün geldiği yere sağ kulağınızı uzatın. Eğer tüm stattan geliyor ise, olduğunuz yerde dönün. Sağ kulağınız duyduktan ve doyduktan sonra, bu sefer sol kulağınızı uzatın.

Serdal kaçma sakın

Ey yedek futbolcu Serdal, sen oyuna girmek için kale arkasında ısınırken, sana resmi bir güvenlik görevlisi kafa atar, burnunu kırarsa, sakın ricat etme, geriye kaçma. Hemen öteki yedek arkadaşını getir, onun da burnunu kırsınlar. Sizin zaten takım olarak burnunuzun kırılması lazım. Siz kimsiniz.

Kaleci Şenol, zaman zaman senin seyirciyi tahrik ettiğin maçlarını izledim. Ama yukarıda Allah var, bu maçta seyirciyi tahrik edecek bir şey yapmadın. Bir tek aut atışlarını geç kullanmaya kalktın, o da hakemin disiplin konusuna girer. Sana penaltı atılacak, kalenin içine girmişsin, kale arkasındaki sivil görevliler sana küfür ediyorlar. Sen de haddini bil, penaltı filan kurtarma. Bak, bazı yorumcu ve gazeteciler suçluyu buldular.

Suçlu biziz Şenol

Diyorlar ki, "Erman Toroğlu küfür konusunda olayı tenkit edeceğine, hedef gösteriyor..."

Gördün mü Şenol... Şimdi biz birbirimizi dava edeceğiz. Yani suçlu sahada oynayan Sakaryasporlu futbolcular ve ben kaldık.

Eğer sahada siz futbolcu olarak yumruk yerseniz, hemen yüzünüzü bir daha uzatın, ikinciyi yemek için. Ve mağlup olup gidin...

Şu anda Türkiye'deki anarşi açısından tehlikeli bir no’lu saha İnönü Stadı oldu. Ne enteresan ve üzücüdür ki, İçişleri Bakanı’nın oğlu Beşiktaş yönetiminde bulunuyor. Murat Aksu'nun demesi lazım ki, "Kardeşim benim babam İçişleri Bakanı. Bu yüzden bizim stadımız örnek olmalı" Veya şunu demeli... "Ben bu kadar çirkinliğin içinde bulunamam, istifa ediyorum..."

Serdal
'ın burnunu kıran kim... Güvenlik şirketi elemanı...

Peki, sahada resmi polis var mı? Var...

Vuranı kaçırdılar

Bu eylemi yapan güvenlik görevlisi nasıl kayboluyor. Nereye kaçıyor.

Ben size nasıl kaçtığını söyleyeyim... Hemen üzerindeki resmi kıyafeti çıkarıyorlar, başka bir şey giydirip, sahadan değil, stattan dışarı çıkarıyorlar. Allah'tan Ömer Üründül ve ekibi iyi çalışıyor. Temsilciler hemen olaya el koyuyorlar. Hatta bazı uyanıklar, gariban birini getirip, "Burun kıran bu" diyorlar. Temsilciler, o şahıs ile Serdal'ı yüzleştirince, Serdal "Benim burnumu kıran bu değil" cevabını veriyor.

Temsilciler, yine olayın ucunu bırakmıyorlar. Bu sefer Beşiktaş stadının güvenlik kameralarının olduğu odaya gidip, saat 20.30'a kadar kare kare inceleyerek, çalışıyorlar.

Şimdi artık bitti

Ömer Üründül
, bazı özel maçlara çift gözlemci gönderiyor. Biri sahanın içinde, diğeri de tribünde görev yapıyor. Onun için de koridorlardaki olaylar dahil, hepsi raporlara geçiyor.

Futbol Federasyonu'nu bu konuda tebrik ediyorum. Çünkü, eskiden hakemi de, hakemin gözlemcisini de, hatta temsilciyi de, aynı yerden yollarlardı.

Şimdi artık, eski bitti... Onun için de, bazı şeyler yavaş yavaş meydana çıkmaya başladı.

Şimdi sıra Carew'de

DÖNELİM John Carew'e... Nobre'ye parmak atan Emre Aşık'ı, Tahkim Kurulu kurtarmıştı. Neden? Naklen yayında olmayan, sonradan aktüel kameranın yakaladığı görüntü yüzünden. Sebep de, yayıncı kuruluştaki etkili şahısların istedikleri görüntüyü keyfi olarak veya taraflı olarak oynatıp- oynatmama düşüncesinden.

Bakın arkadaşlar Şansal Büyüka'nın yayın ekiplerine ve yönetmenlere söylediklerini size burada aktarayım. Küfür başladığı an yayındaki sesi kısacaksınız. Rakip takım için açılan mantıksız, ahlaksız, pankartları göstermeyeceksiniz. (Çünkü, yarın bu pankartlara cevap yazılacak ve öteki statlarda asılacak.) Mümkün olduğu kadar, bayan, çocuk ve aile görüntüsü getirin, tahrik edin ki, bu görüntüleri gören çocuklar ve kadınlar "Biz de maça gideceğiz" desinler.

Şansal'ın Maraton programı içinde ekibine söylediği şudur. "Maçta bizim atladığımız hangi görüntü var ise getirin oynatalım."

Anayasa 1 defa delinse ne olur

ASLINDA şu anda ligde şampiyonluk yarışı çok hızlı değil. Düşme de öyle. Ama bakın neler yaşıyoruz.

Peki, neden hep aynı statlarda olaylar çıkıyor da, diğer statlarda çıkmıyor. Neden başarısız olduğu halde, kulüp yönetimleri için tepki konmuyor da, normal gittiği halde bazı yönetimler için seyirciler tepki gösteriyor. O zaman adresler belli. Tahrik yapanlar da, ortamı gerenler de.

Her şey açık ve net...

Ammaaa... ‘Penaltıda ceza alanı bir metre ihlal edilse ne olur kardeşim’ diyen zihniyet ile, kaleci bir metre çıktı diye "İhlal var " diyen zihniyetle, "Anayasa bir defa delinse ne olur" diyen zihniyetin farkı ne?

Anayasanın bir defa delinmesiyle 100 defa delinmesi arasındaki farkı söyler misiniz. Eline, beline on yıl lale devri yaşadık. Yalnız bankalardan deline, deline kaçırılan para 65 milyar dolar. Delenler deldikleriyle kaldılar.

Ben razı değilim, onun için de isyan ediyorum.. Eğer bir şey ihlal ediliyor ise, 10 metre de aynıdır, 30 santim de, 6 santim de...

Bazen 6 santim ihlaller yapıp, öyle işler bitirirsiniz ki, 10 metrelik ihlaller solda sıfır kalır.

NOT-1: Sahanın dışına çıkıp, sivil şahıslara veya resmi şahıslara vurmak, bir futbolcu için suçtur. Oyuna alınmamaları ve ceza heyetine gönderilmeleri gerekir. Güvenlikçiler yakalanamayacağına göre, futbolcuları yakalayın. Hatta onlara ceza da vermeyin, ikişer yıl hapis cezasına çarptırılsınlar. Ben size daha kestirme bir yol söyleyeyim... Bu Sakaryaspor'u olayları başlattığı, çok iyi mücadele ettiği ve güzel futbol oynadığı için küme düşürün. Çünkü İnönü Stadı'nda pırıl pırıl bir taraftar ve ortam var. Onların borozan gazetecileri de var, bazı gazeteleri de var.

NOT-2:
İki hafta önce oynanan Beşiktaş- G.Birliği maçı, oyun kuralları ihlali sebebiyle tekrar edilmeli diyen Erman Toroğlu, TV'de süperdi. O zaman Toroğlu aslandı, kaplandı. Ama şimdi kötü çocuk oldu. Ne yapalım, bizim işimiz bu...

NOT-3: Beşiktaş yönetimi, kendi maçlarını idare eden hakemin haftanın en az notunu aldığından şikayetçiydi. Haklı! çıktılar.. Olmayan bir penaltıyla maçı kazandılar, belki de Sakaryaspor kaybettiği bu puan ile küme düşecek...

Ne dersiniz?

BU uzun yazıyı yazıp, santimlerden, metrelerden bahsedince aklıma şu geldi...

Bir gün Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz ile konuşuyoruz... dedi ki, "Erman hocam, bazen gazeteler 4-5 ton uyuşturucu yakalandı diye yazıyor... Tamam bu önemli bir rakam. Ama benim için daha önemlisi ne biliyor musun, 1 gram uyuşturucu, bir tane hap. Çünkü bu iki tane bir gram, bir yavrunun hayatını mahvetmeye yetiyor..."

Benim için ikincisi daha önemli diyor. Ben de diyorum ki, siz bu doğru söze ne dersiniz?

Gücünüz yetmez

ON gündür teşvik konuşuluyor...

Assolistler, Ersun Yanal ve Cafer... Yani verildiği söylenen paranın bölüşülmesindeki isimler...

Peki niye verenden, parayı gönderenden hiç bahsedilmiyor veya bahsedilmedi. Hadi bahsetsenize, hadi işin köküne insenize...

Gücünüz yetmez, dibine gidemezsiniz.

Ne federasyon olarak, ne de devlet olarak...

Gidin bu işin üstüne, birinciyi meydana çıkarın... Bakın gerisi nasıl çorap söküğü gibi gelecek...

Çünkü bu işi herkes yapıyor...

DUVAR YAZISI

Adalet zenginlerin mahkemelerinde kurulan, fakirlerin cezaevinde çektiği bir kavramdır..
Yazarın Tüm Yazıları